(Dip not 1: Eğer bir gün, meselâ 7,5 yıla hüküm giydiğim Cumhuriyet davası Yargıtay aşamalarından filan geçtikten sonra Anayasa Mahkemesi'nin önüne gelecekse bunu şimdiden reddediyorum. Avukatlarım ısrar ederlerse yine reddediyorum.)
(Dip not 2: Cumhuriyet gazetesinin yayın çizgisini değiştirme 'suçu"ndan hakkımda verilen hüküm ya da bundan sonra herhangi bir yazımdan dolayı açılacak herhangi davada giyeceğim bir hüküm kesinleşirse ya yatarım ya kaçarım. Ama asla ve asla Anayasa Mahkemesi'nin kapısına gidip adalet dilenmem.)
* * *
Türkiye ve (Avrupa) sivil toplum kuruluş ve çevrelerinin saygın kişileri arasında adı ön sıralarda yer alan Osman Kavala bundan 583 gün önce 18 Ekim 2017'de gözaltına alındı. İstanbul Emniyet'inin gözaltı hücrelerinde 14 gün kaldıktan sonra 1 Kasım 2017 günü kimilerince "mahkeme", daha çok sayıda kimilerince "Yargı erkinin tutuklama aygıtı" olarak nitelenen sulh ceza mahkemelerinden birinde tutuklandı ve tek başına bir hücrede kalmak üzere Silivri Cezaevi’ne kondu.
Tastamam 503 gün sonra (Durun bir kontrol edeyim... Ettim. Evet tastamam 503 gün) sonra nihayet bir iddianame yazılabildi ve İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nce bu iddianamedeki "iddialar" ciddi bulunmuş olacak ki kabul edildi. Osman Kavala ve aynı iddianameye sıkıştırılan sanıklar daha 2011'den beri, daha sonra "gezi olayları" diye anılacak eylemleri yönlendirmek, 2013'de olaylar patlayınca da eyleme parasal destek sağlayıp koordine etmekle suçlanıyorlardı.
Bu iddiaları ciddi bulan Ağır Ceza Mahkemesi duruşmanın ciddi bulduğu günden tastamam 112 gün sonra, 24 Haziran 2019'da başlamasına karar verdi.
Yani Osman Kavala gözaltına alındıktan tastamam 615 gün (Durun, bir yanlışlık olmasın, bir daha hesaplayacağım... Hesapladım... Evet 615 gün) sonra nihayet mahkemenin karşısına çıkacak ve kendini savunma olanağı bulacak.
Tastamam 615 gün sonra...
* * *
Ve dün, yani Osman Kavala'nın "içeri alınmasından" tastamam 583 gün sonra yüksek yargının en yükseği kabul edilen Anayasa Mahkemesi (AYM) önüne gelen bir başvuruyu ele aldı.
Başvuruyu Osman Kavala yapmıştı ve yüksek yargının en tepesinden "...Tutuklama tedbirinin hukuki olmaması, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması ve tutukluluk incelemelerinin hakim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması nedenleriyle" anayasal güvence altında olan (olduğu söylenen) kişisel hürriyet ve güvenlik hakkının ihlal edildiğinin tesbitini istiyordu.
Mahkemenin raportörü bir hak ihlali olduğunu kabul etmiş ve bu yöndeki raporunu AYM'nin yüksek yargıçlarının önüne koymuştu.
Dün AYM yargıçları o rapor ışığında dosyayı incelediler ve...
...Ve "içeri tıkılması"ndan tastamam 503 gün sonra hakkında bir iddianame düzenlenebilen...
...Ve "içeri tıkılması"ndan tastamam 583 gün sonra dün...
...Ve "içeri tıkılması"ndan tastamam 615 gün sonra yargıç karşısına çıkabilecek olan Osman Kavala'nın bir hak ihlaline uğramadığına karar verdi, hüküm kesti...
* * *
Ey okur, bu Tırmık burada biter.
Bence en başa dön ve iki "dip not"u bir kez daha oku…