Analitik düşünmeyi bırakmak mı lazım yoksa afaki bir hukuka mı bakmak lazım, artık bilemez oldum.
Malum Türk Hava Yolları ile palaspandıras Kuzey Kıbrıs Ercan Havalimanı'ndan İstanbul'a organize bir operasyon ile getirtildiğim ve ölümle burun buruna bırakıldığım linç girişimi davası hala sürüyor.
Aradan neredeyse 3 yıl geçmiş. TGS ve THY'den çıt yok! İki buçuk yıl sonra HDP'li bir vekilin TBMM'de verdiği soru önergesi üzerine alelusul dava açılmış. Suçlama hafif yaralamaymış!..
Havalimanı polisleri korumaya alınarak sanık olmaktan çıkarılmış. İlk duruşmadan sonra duruşma zaten 3-5 ay sonraya atılmış. Tabii cezasızlık da!..
Sanıklar ortada yok, davalı avukatı da.
Yargıç mazeret bildirip izin almış. Nöbetçi yargıçlar da dolu. Zaten klasörler dolusu dosyalara nöbetçi hakim nasıl baksın değil mi?! Ne bilecek? Neyi okuyacak da nasıl yargılayacak? Hem bir de "Adaletin kılıcı" kellesinde uçacak!
Her neyse, yağmur çamur İstanbul trafiği demeden saat 09.30'da 26. Asliye Ceza Mahkemesi önüne, Bakırköy Adliyesi'ne vaktinde ulaşıyoruz. Avukatlarım Emre Yıldırım, Ömer Kavili ve Efgan Bolaç da hazır. Bekliyoruz.
Ne gelen var ne de giden… Vakit ilerleyince "Kalem"e inip yeni duruşma tarihi talep ediyoruz. Şaaak 25 Şubat!..
Mahkemenin talep ettiği sanıkların HTC telefon kaydı ve DHMİ sorumluluğundaki Atatürk Havalimanı 12 Y güvenlik kamera kayıtları da gelmemiş. Ve de THY, nasılsa o malum uçuşun yolcu listesini yollamış. Kıssadan hisse, kedi pisliğini örtmek için kurnaz kedi epey cebelleşmiş!..
Vazgeçer miyim? Hayır! Yıllarca sürer mi sürer. Çoğu Rizeli olan sanıklar kararın hükmünün açıklanması ile yırtar mı yırtar.
Devran döner mi umurumda değil, ama sonunda ne mi olur?
AİHM'ne doğru bir kez daha bir dava yolunu bulur. Türkiye Cumhuriyeti okkalı bir tazminat ve kara bir lekeyi alnının ortasına yine oturtur.
Derdim saldırganlar değil. Zararımın ve zedelenen sağlığımın da peşinde değilim. Uluslararası bir havalimanında canavarca hisler ve hakaretler ile polis gözetiminde bir insanı linç ederek öldürmek isteyenlerle hesap görmek istemekteyim ki bir daha başka bir insana bu vahşet uygulanmasın.
Ve de en tepeden en alta adeta bir çete zihniyeti ile bunu tasarlayan ve uygulayanlar toplum önünde teşhir edilsin.
Ne dersiniz? Hayal mi görüyorum?..