Yönetim hataları olmasa bu kadar yıkıcı olacağı şüpheli "asrın felaketi," deprem diplomasisinin devreye girmesine neden oldu.
Yunanistan'la gerilim, yerini dostluk mesajlarına bıraktı. Ermenistan'la 35 yıldır kapalı olan sınır kapıları insani yardım için açıldı. Diplomatik ilişkiler kesik olmasına karşın, Ermenistan bakanı ile görüşmeler, deprem bölgesinde değil Ankara'da yapıldı. Daha ilk günden çok hızlı ve etkin bir yardım eli uzatan İsrail'e hiçbir güçlük çıkartılmadı; Filistin konusunda son dönemlerin en sert gelişmeleri yaşanırken, Ankara sessiz.
Türkiye'nin çok hevesli olmasına karşın, normalleşmeyi ağırdan alan Mısır ise, deprem diplomasisinde de ağırdan almayı tercih etti.
Aslında Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı depremin ikinci günü telefonla aradı. Mısır da insani yardım gönderenlerin kervanına katıldı; hatta söylediklerine göre yardım taşıyan gemilerin Süveyş kanalından öncelikli geçişi sağlandı. Ancak Es-Sisi'nin bakanını göndeme kararını vermesi üç hafta aldı. Öğrendiğime göre, Mısır Dışişleri Bakanı Sameh Shoukry Ankara'da görüşmek yerine deprem bölgesinde bir araya gelmeyi tercih etti. Her ne kadar Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ilişkilerde yeni bir sayfa açtık dese de, Kahire'den gelen sinyaller, yine çok fazla acele edilmeyeceği yönünde.
Sadece Türkiye değil, Suriye'yi de vuran depremin Ankara - Şam hattında da hareketlilik yaratması beklenirdi. Belki perde arkasında gizli bazı temaslar vardır, ancak görünürde deprem diplomasisinden eser yok.
Aslında, deprem, Şam merkezli diplomasiyi hareketlendirdi. Depremin ilk gününden itibaren Beşar Esad, telefon üstüne telefon alırken, ziyaretçi akınına da uğradı. Mısır dışişleri bakanı Türkiye'den önce Suriye'ye gitti; önceside Ürdün ve Emirlikler dışişleri bakanları da Şam'a gitmişti.
Arap ülkelerinin bir kısmı zaten Esad'ın gidici olmayacağını kabullenip, normalleşme arayışına girmişlerdi. Şimdi depremi fırsat bilip, Suriye'nin tecridine son verecek adımları sıklaştırma arayışındalar.
Bu diplomatik hareketlilik Esad'ın elini Türkiye'ye karşı daha da güçlendirmiş olabilir.
Çünkü zaten depremden önce başlayan ilk diyalog denemelerinde de Şam elini yüksekten açtı. Hatırlayalım, istihbarat başkanlarının temasları ve ardından Kremlin'in arabuluculuk önerisi ile Türkiye, Rusya ve Suriye savunma bakanları 28 Aralık'ta Moskova'da bir araya gelmişti.
Bir yetkilinin "açılış peşrevleri" olarak nitelendirdiği görüşmelerde, Suriye tarafının, "Askerleri çıkarın, muhalefete desteğe son verin" talepleri "ciddiye bile" alınmamış.
Ankara'da depremden önce Esad için "Saddam Hüseyin" benzetmesi yapılıyordu. "Uçurumun kıyısında ama hâlâ büyük lider pozlarında."
Ülkesinde taş taş üstünde kalmamış, halkının çoğunluğu açlıktan kırılırken, masaya çok güçlüymüş gibi oturan bir kişilik var.
Her hâlükârda, Ankara - Şam hattındaki bu hareketsizlik ya şaşırtıcı ya da yanıltıcı zira perde arkasında bazı temasların gizlice yapılıyor olması ihtimalini dışlamıyorum.
Sonuçta Rusya, Ukrayna savaşının kendisini diplomatik olarak yıpratmadan önce, eli güçlüyken zaman kaybetmeden Ankara ile Şam'ı bir araya getirmek ister. Bir de tabii başkalarının da devreye girmesini tercih etmez.
Özellikle Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Suriye'nin tecritine son verilmesine çalışanların başında geliyor. ABD'den sonra Türkiye ve Suriye'ye en fazla maddi yardımı yapan, kurduğu hava köprüsüyle her iki ülkeye tonlarca insani yardım gönderen BAE Ankara ile Şam arasında arabuluculuğa soyunabilir.
Deprem; Orta Doğu'da özellikle Şam merkezli bir diplomatik hareketlilik başlatmışken bunun Ankara - Şam hattına etkisinin olmaması düşünülemez. Bugün yarın çıkar kokusu.
Barçın Yinanç kimdir? Barçın Yinanç, 1968 yılında doğdu, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü bitirdi. 1990'da stajyer olarak başladığı Milliyet Ankara Bürosu'nda 10 yılı aşkın bir süre diplomasi muhabirliği yaptı. Ardından televizyon haberciliğine geçerek önce TV8, sonra CNN Türk Ankara Bürosu'nda çalıştı. Türkiye-ABD, Türkiye-AB ilişkilerinin yanı sıra Kafkaslar'dan Ortadoğu'ya, geniş bir coğrafyada Türk dış politikasıyla ilgili gelişmeleri takip etti. Çok sayıda yabancı hükümet yetkilisiyle söyleşiler yaptı, BM, NATO ve AB gibi uluslararası kuruluşların zirvelerini, perde arkası gelişmeleri yerinden haberleştirdi. 2004 yılında İstanbul'a yerleşti, CNN Türk ve Referans gazetesinin ardından İngilizce yayımlanan Hürriyet Daily News'da (HDN) çalışmaya başladı. Haber koordinatörü, yorum sayfası editörü olarak çeşitli görevler aldı; 2010'dan başlayarak on yıl boyunca gazetenin pazartesi söyleşilerini gerçekleştirdi. Bu süre boyunca dış politika analizlerini yazmaya devam etti. Pek çok uluslararası düşünce kuruluşunun toplantılarına konuşmacı, kolaylaştırıcı olarak katılıyor, yabancı yayın organlarının yayınları için yorumlar yapıyor. AtlatmaHaber adlı podcast serisini hazırlayan Yinanç Diplomasi Muhabirleri Derneği, Uluslararası Kayak Kayan Gazeteciler Derneği (Ski Club of International Journalist) ve Dış Politikada Kadınlar platformunun üyesi. Son yayını; Women, Peace and Security Agenda in Turkey and Women in Diplomacy: How to Integrate the WPS Agenda in Turkish Foreign Policy (Türkiye'de Kadın, Barış ve Güvenlik Ajandası-Diplomaside Kadın: Türk Dış Politikası'na Kadın, Barış ve Güvenlik Ajandası nasıl dahil edilir) başlığını taşıyor. Aralık 2020'de itibaren T24'te yazan Barçın Yinanç, T24 ekranında da, her hafta Metin Kaan Kurtuluş'la birlikte "Dış Politika ile İçli Dışlı" adlı programı yapıyor. |