Yazının başlığından hareketle okuyucuların aklına “bir kişi hem hak sahibi, hem de emekli aylığından nasıl yasaklı olabilir? şeklinde bir soru gelebilir.
Hemen belirtelim ki, sosyal güvenlikte bu durum az bilen konular arasında yer almaktadır.
Bu soruya cevap vermeden önce sosyal güvenlik mevzuatında kimlerin sigortalılın veya emeklilin hak sahibi sayıldığını ve hangi durumlarda gelir ve aylık bağlandığını hatırlamakta yarar var.
Sosyal güvenlikte sigortalının veya gelir ve aylık almakta olan emeklinin ölümü halinde gelir veya aylık bağlanmasına veya toptan ödeme yapılmasına hak kazanan eş, çocuk, ana ve babası hak sahibi sayılmakta ve kanunda öngörülen şartları taşımaları halinde de kendilerine gelir ve/veya aylık bağlanmaktadır.
Normal durum bu olamakla birlikte, bazı durumlarda gerekli şartları taşıyor olsalar bile sigortalılın veya emeklinin ölümünden sonra geride kalan eş, çocuk, ana ve babasına gelir ve/veya aylık bağlanması yasaklanmıştır.
Buna göre, ölen sigortalının hak sahiplerinin (eş, çocuk, anne ve baba);
-Kendisinden aylık bağlanacak sigortalıyı veya gelir ya da aylık bağlanmış olan sigortalıyı kasten öldürmesi veya öldürmeye teşebbüs etmesi veya sürekli iş göremez hale veya malûl duruma getirmesi,
-Kendisinden aylık bağlanacak sigortalıya veya gelir ya da aylık bağlanmamış olan sigortalıya veya hak sahibine karşı ağır bir suç işlemesi veya
-Bunlara karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemesi nedeniyle ölüme bağlı bir tasarrufla mirasçılıktan çıkarılması,
Durumunda, bu kişilere SGK tarafından gelir veya aylık bağlanmamaktadır.
Ancak, SGK’nın bu kişilere gelir veya aylık bağlamaması için ortada yukarıda belirtilen durumlara ilişkin kesinleşmiş yargı kararının olması gerekmektedir.
Örneğin; SGK’dan emekli aylığı almakta olan A şahsını karısının kasten öldürdüğü ve bu durumun kesinleşmiş mahkeme kararı ile de sabit olduğu anlaşılmış ise, geride kalan karısına dul aylığı bağlanmayacaktır.
Örneğin; Herhangi bir işyerinde çalışmakta olan B şahsının oğlu tarafından kasten malul (çalışma gücünü en az %60 kaybetmiş) duruma getirildiği kesinleşmiş yargı ile sabit olduğu ve SGK tarafından da B şahsına malullük aylığı bağlanmış ise, B şahsının daha sonra malullük aylığı almakta iken ölmesi durumunda kendisini daha önce mallul duruma getiren oğluna haksahibi olarak gerekli şartları taşıyor olsa bile yetim aylığı bağlanmayacaktır.
Örneğin; SGK’dan emekli aylığı alan ve sağlık sorunları nedeniyle yatalak hale gelmiş C şahsının kocası tarafından evden dışarı atılmış ve daha sonra da C şahsının aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmediğinden bahisle kocasını mirasçılıktan çıkarmış ise, C şahsının ölümü durumunda geride kalan kocasına SGK tarafından dul aylığı bağlanmayacaktır.
2008 yılından önce, Emekli Sandığı mevzuatında olmasına rağmen, SSK ve Bağ-Kur mevzuatında yukarıda belirtilen durumlarda haksahiplerine aylık bağlanmasını engelleyecek bir düzenleme bulunmaması nedeniyle, hem sigortalıya veya emekliye kasıtlı davranışı ile zarar verip, hem de onundan haksahibi sıfatıyla aylık alması toplumsal vicdan açısından izahı güç durumlar yaratmaktaydı.
Bu nedenle, 2008 yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortasına Kanunu’nda yapılan düzenleme ile yukarıda belirtilen olumsuz durumlarda haksahiplerine aylık bağlanmasının yasaklanması olumlu bir düzenleme olarak değerlendirilmektedir.