Başbakan Tayyip Erdoğan'ın AKP iktidarının “ustalık dönemi”ne ilişkin yol haritası olarak sunduğu seçim beyannamesi, ekonomik hedef ve vaatler açısından ayrıntılı, ancak siyasi konularda kekeme bir metin olarak dikkat çekiyor. Erdoğan'ın, Kürt sorunu konusunda “ustalık döneminde” bir siyasetçi profili verdiğini söylemek mümkün değil. Diğer yandan üniversite sınavlarında yaşanan rezalete artık alıştığımız “kadroculuk” ezberiyle sahip çıkan Erdoğan'ın, kendisini Türkiye'de her aileyi ilgilendiren bir skandala değinemeyecek duruma getirmesi, “seçim beyannamesinde söylenmeyenler” faslında önem taşıyor.Erdoğan'ın beş ana başlığını “İleri Demokrasi”, “Büyük Ekonomi”, “Güçlü Toplum”, “Yaşanabilir Çevre Marka Şehirler” ve “Lider Türkiye” diye sıraladığı seçim beyannamesine ilişkin 1,5 saatlik konuşmasına ilişkin notları şöyle sıralayabiliriz:- Geçmişin kapsamlı bir ekonomik eleştirisini yapan Erdoğan, seçim beyannamesinden çok bir kalkınma planı gibi hazırlanan metinde 2023'e kadar uzanan bir dizi ekonomik hedefi sıraladı. Özellikle CHP ile yarış havasını gizlemeye gerek görmeyen Erdoğan'ın tutumu, siyasetin vatandaşların sosyal refahını artırma üzerindeki rekabetini gözlemlemek açısından iyimserlik aşılıyordu.- CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, partisi açısından önemli bir politika değişikliği anlamına da gelen 2B planını, Erdoğan'ın seçim beyannamesi konuşmasından hemen önce açıklamasındaki zamanlamayı... Ve Erdoğan'ın seçim beyannamesinde CHP'nin “Aile Sigortası” projesinden izler taşıyan Aile Sosyal Destek Programı'na (ASDEP) yer vermesini bu bağlamda not edelim.- Erdoğan, “dışardan değil Silivri'den aday bulmak durumunda kaldığını” öne sürdüğü CHP'yi eleştirirken, Ergenekon sanığı milletvekili adayları meselesini seçim kampanyasında sık kullanacağının işaretini verdi.
Karşılığını aldığı sosyal konut vaadine devam
- Erdoğan, toplu konut ve sağlık politikasına, AKP'nin üçüncü genel seçimde de birinci parti adayı görülmesindeki önemli faktörler olarak özel bir yer ayırdı. 50'şer binlik iki parti halinde toplam 100 bin sosyal konutun “peşinatsız ve faizsiz, ayda 100 lira taksitle” yoksullara dağıtılacağını açıklaması, yoksul çiftlere peşinatsız-25 yıl vadeli konut sözü, 480 bin olan TOKİ'nin konut sayısının 1 milyona çıkarılacağını açıklaması somut vaatler arasındaydı. İnsanların barınma ihtiyaçlarını, hâlâ asgari koşulları sağlayan sağlıklı konutlarda karşılayamadığının farkında olanlar, AKP'nin sosyal konut vaadinin önemini teslim edecektir. - Erdoğan'ın, “dev şehir hastaneleri, 120 bin olan doktor sayısının 2023'e kadar 200 bine çıkarılacağı” sözleri de AKP'nin sağlık alanında karşılık gören çabalarını sürdüreceğini gösteriyor.- İŞ-KUR'a kayıtlı işsizlerle birebir temas kuracak meslek danışmanları, uzmanlaşmış meslek edindirme projesi işsizlere ne kadar umut verir bilmiyorum, ancak işsizliğin AKP'yi giderek en sıkıştıracak meselelerden biri olduğu açık.
İstanbul'a iki yeni şehir- Erdoğan'ın özellikle İstanbul'a odaklanması, bu şehrin yeni dağılımla milletvekili sayısının 85'e çıkması karşısında bir ölçüde anlaşılır bir tercih. Ancak, dünyanın en büyük şehirleri arasında bulunan İstanbul'u daha fazla çekim merkezi haline getirebilecek “Avrupa ve Anadolu yakalarında iki yeni şehir kurmayı” vaat etmesini aynı anlayışla karşılamak mümkün değil. Erdoğan'ın “çılgın projesi”nin de İstanbul'da kurmayı hayal ettiği bu yeni şehirlerle ilgili olduğu anlaşılıyor.- Başbakan'ın, bence, İstanbul konusunda konuyla ilgilenenlerin önemli bir bölümünde soru işareti yaratan vaadi de, Haydarpaşa ve Galataport projesini bu dönemde gerçekleştirecekleri sözü oldu. Yargıdan dönen bu projelerin elde kalan İstanbul'un selameti açısından yeniden gözden geçirilmesini umut edelim.ÖSYM rezaletini es geçmek zorunda kaldı- Erdoğan, 81 ilin de birkaç yıl içinde okul öncesi eğitim kapsamına alınacağını, zorunlu temel eğitimin böylece 13 yıla çıkarılacağını, meslek liselerinin toplam içindeki payının yüzde 65'e ulaştıralacağını vurguladığı eğitim bölümünde üniversite sınavları meselesine girmedi. ÖSYM rezaletini henüz ÖSYM yönetimi gerçeği saklarken sahiplenen Erdoğan, bütün liderliğini biçimlendiren pragmatizmini bu tür meselelerde unutuyor ve demiri “Kasımpaşa”ya atıyor. Sahip çıktığı rezalet Türkiye'de neredeyse her aileyi ilgilendirse de Erdoğan “Pardon” demeyi bilmiyor. 12 Haziran seçimlerinde AKP oylarında öngörülmeyen bir düşüş olursa, birinciliği bu meseleye verebilirsiniz.- 2023'e kadar uzanan bir iddia ortaya koyan Erdoğan'ın konuşmasında dış politika şöyle bir geçti. Yine de, Strasbourg'daki tuhaf konuşmasından sonra Başbakan'dan AKP'nin stratejik hedefinin “AB'ye tam üyelik” olduğunu duymak iyi geldi.
Anayasa ve Kürt sorununu kısa kesti
- Erdoğan'ın konuşmasındaki en cılız bölümleri, Türkiye'nin geleceğini tayin edecek iki ana - meselenin oluşturması ilginçti; yeni anayasa ve Kürt sorunu. Başbakan, yeni anayasanın birey odaklı olacağını, kısa ve öz bir metinle halkın dilini yakalayacağını söylemekle yetindi. Çalışmalarda sivil toplum kuruluşlarının hazırlıklarının da dikkate alınacağını söyleyen Erdoğan, bu sözleriyle, yüzde 10 barajı nedeniyle temsil kabiliyeti sakatlanan parlamentonun yeni anayasa yapmasının sorunlu olacağı eleştirilerine bir karşılık vermeye çalıştı.- Kürt sorununa gelince... Erdoğan, seçim beyannamesini AKP'nin “ustalık dönemi”nin belgesi olarak sundu. Ancak Kürt sorunu karşısındaki kekemelik, Türk siyasetinin bu meselede hâlâ “çıraklık” aşamasında kaldığını gösteriyor. “Özgürlük ve kardeşlik temelinde, özgürlük-güvenlik dengesini gözeterek çözüm”den başka bir şey söylemedi Başbakan. Kürt meselesindeki iddiasız ve muhafazakâr tutumu, Erdoğan'ın Güneydoğu adaylarını belirlerken de düşük profili tercih ettiği yorumlarını teyit ediyor.- Erdoğan'ın neden böyle davrandığı konusunda iki olasılık var. Ya Başbakan, bugüne kadar kan dökülmesi dışında sonuç vermeyen politikaları yineleyerek farklı sonuç alma hayali kuruyor... Ya da milliyetçi seçmene hitap etmenin (belki de MHP'yi baraj sınırının altına itmenin) Kürt sorununu fazla telaffuz etmemekten geçtiğini düşünüyor. Tek başına anayasa yapabilecek çoğunlukla parlamentoya girip yerel yönetim reformunu da içeren bir dizi “yeni” projeyle Kürt sorununa çözüm aramayı planlıyor.Bir olasılık daha var; Erdoğan, saydığı birçok projeyi bloke edebilecek Kürt sorununu birkaç milyon oydan ibaret sanıyor!