Suriye ordusunda askerlik yapan ve Türkiye'ye kaçan A.E. İle söyleşimizi sürdürüyoruz.
Söyleşinin 1. bölümü: Suriye ordusu hakkında her şey
- Anlattıklarınıza göre Esad’a karşı Sünniler arasında çok ciddi bir tepki var gibi gözüküyor. Ama Savunma Bakanlığı’nın kalbine düzenlenen saldırıda öldürülen Savunma Bakanı Sünni idi. Hâlen daha Esad rejimini destekleyen ciddi Alevi dışı unsurlar var. Bunlara ne diyorsunuz?
Haklısınız. Bunlar kesinlikle var. Ama zaten bunlar eskiden beri rejimin yanında yer alan insanlar. Ben Suriye’deki tüm Suriyelilerin rejime karşı olduğunu söylemiyorum. Destek verenler de var. Üst kademedeki komutanlar da var bu destekleyenlerin arasında.
- Savunma Bakanlığı’nın kalbini hedef alan saldırıdan biraz daha ayrıntılı konuşalım. Bu saldırının askerler arasındaki yankısı nasıl oldu?
Öncelikle asker olarak söyleyeyim; bu saldırıyı gören de, duyan da şoke oldu. Bir panik başladı askeri bölüklerde. Muhalifler bizim içimize kadar girdi mi, diye sorular sorulmaya başlandı. Herkes, Savunma Bakanı’nı öldürecek güce eriştiler mi, diye soruyordu. Ciddi bir panik başladı. Zaten şu an askerin morali sıfır. Gerek Sünni, gerek Alevi olsun, askerlerin morali sıfır. Korku içinde yaşıyorlar. Muhalifler yolda yakaladıkları askeri öldürebiliyorlar. Asker de bundan korkuyor.
- Bu saldırı sonrasında sizin bölükte nasıl bir değişiklik oldu?
Savunma Bakanı öldürüldükten sonra herkes çok temkinli davranmaya başladı. Askerler arasındaki asıl ayrımcılık o noktada başladı diyebilirim. Sünni askerlere bir güvensizlik başladı. Hatta ilk günlerde Sünni askerlere silah vermediler. Tüm askeri birliklerdeki komutanlar Sünni askerlerden korkuyor. İçerde ayaklanma olur, bölüğü ele geçirmeye çalışırlar diye. Sürekli gözetim altındalar…
- Suriye ordusunda giderek artan kayıplar var. Bu kayıplar sizde nasıl bir etki yaratıyordu? Bir yanda sivillerin öldürülmesi, bir yanda muhaliflerin askerleri öldürmesi gibi haberler geliyordu sanırım.
Bu bir yandan zaten psikolojik bir mücadele. Askerin morali düşüyor. Onu korku sarıyor başta. Askerin moralini bozan farklı durumlar da var. Gördüğüm duyduğum birçok olay oldu. Asker kayıpları çoğaldı. Çatışma bölgelerinde onlarca asker ölüyor. O bölük komutanları o cesetleri oradan alıp ailelerine göndermiyor. Daha sonra o cesetler muhaliflerin eline geçiyor. Bunun çok örneği var, gördüğümüz ve duyduğumuz. Suriye ordusu bunu artık umursamıyor. Öyle bir duruma geldik ki, insanlık diye bir şey kalmadı. Ölü sayısı çoğaldığından büyük bir yılgınlık var. Ayrıca medyaya yansımayan bir durum da var. 100 asker ölürse “5 asker öldü” deniliyor. Çok sayıda asker ölüyor. Ölen asker de öldüğü ile kalıyor.
- Siz, olayların bu noktaya gelmesinde sorumlu olarak kimi görüyorsunuz?
Suriye’de olaylar ilk başladığında insanlar elinde zeytin dalı ile gösterilere çıkıyordu. Özgürlük ve haklarını talep ediyordu. Rejim buna şiddetle karşılık verdi. Rejim, Suriye halkı 42 yıldır korku içinde zaten yaşıyor bu sert müdahaleye tepki göstermez, diyordu. Rejimin gücü çok fazlaydı, istihbarat servisi çok güçlüydü. Nasıl olsa bu olayları bastırırız diye bir anlayış vardı rejimde. Sonradan bu göstericilere rejim alenen ateş açtı. Daha sonra bu şiddet kademeli şekilde yükseldi. İnsanlar ufak ufak silahlanmaya başladı. Birkaç bin kişi gösteriye çıkıyordu. Göstericilere ateş atılma ihtimaline karşı, göstericilerin etrafında silahlı insanlar oluyordu başlarda. Daha sonra iki taraf silahlı çatışmalara başladı ve sonunda işler çığırından çıktı. Bütün sorumluluk bence rejimin. Şiddeti başlatan ve insanları öldürmeye başlayan onlar. Suriye’de ölümün dışında çok sayıda insan kayıp. Operasyonların yapıldığı bölgelerde genç gördükleri herkesi gözaltına alıyorlar. Kimse bu insanların nereye götürüldüğünü bilmiyor. Aldığımız haberle göre, bu gözaltına alınanların askeri hapishanelere götürülüyor. Hatta orada toplu idamlar gerçekleştiriyor.
- Bunlar çok ciddi iddialar…
Size şunu anlatayım örneğin, Benim yakın bir arkadaşım Facebook’ta yazdığı bir cümle yüzünden gözaltına alındı. 17 gün gözaltında tutuldu. Orada çeşitli işkenceler görmüş; özellikle elektrik şoku gibi. Şu an arkadaşımın ayakları tutmuyor, sakat kaldı. Bunun gibi binlerce, hatta belki de yüz binlerce hikâye var Suriye’de.
- Sizin bu olaylar sırasında vurulma durumunuz da söz konusu. Özgür Suriye Ordusu tarafından vuruldunuz. Bir yanda onların karşısındasınız, ama diğer yanda asker olmanıza karşın rejimi desteklemiyorsunuz. Bu nasıl bir ikilem? Sizce Suriye denkleminde bir taraf seçmek gerekiyor mu?
Maalesef olaylar şu an o noktaya geldi. İki taraftan birini seçmek durumundasınız. Üçüncü bir seçenek yok. Mecburi askerliği yapıyor bile olsanız o noktada bir seçim yapmalısınız. Ya rejimin yanında yer alacaksın ve halka karşı savaşacaksın ya da muhaliflere katılacaksın.
- Siz şu an sizi vuran grubun tarafında mısınız?
Evet, kesinlikle. Halk şu an o tarafta. Zulme maruz kalan insanlar onlar. Ben askeri üniforma taşıdığım için vuruldum. Bu açıdan bakınca gayet normal duruyor. Dediğim gibi bir taraf seçmek zorundasınız.
- Suriye ordusundan ayrıldınız ve Özgür Suriye Ordusu’na mı katıldınız?
Hayır, katılmadım.
- Neden?
Kişisel sebepler yüzünden. Ben savaşçı olarak doğmadım. Benim silahım kalem, kelimeler ya da görüşlerim olur. Savaş bana göre bir şey değil. Muhaliflere katılma durumunda bile insanları öldürmek zorundasınız. Ben askeriyenin içinden gelen biri olarak size çok sayıda masum askerin de öldüğünü rahatlıkla söyleyebilirim. Suriye’de taraf seçme zorunluluğunda kaldığım için Suriye’yi terk etmek zorunda kaldım.
- Suriye’de Özgür Suriye Ordusu’nun da zulüm yaptığı iddia ediliyor...
Evet, ben de böyle durumlara şahit oldum.
- Nasıl?
Sivil kıyafetle, dolmuş ile gidiyordum. Şam’ın merkezinde Özgür Suriye Ordusu yolu kapattı. Önümüzdeki araçlarda 10 dakikalık kimlik kontrolü yaptı. 10 dakika içinde 16 tane askeri boğazlarını keserek öldürdüler.
- Bu 16 asker resmi kıyafetli miydi?
Hayır, sivil giyimliydi. Bölüklerinden evlerine gidiyordu. Sünni-Alevi olmasına bakmaksızın öldürüldüler. Asker isen rejimin tarafındasın ve halkını öldürüyorsun, bunun için de ölmeyi hak ediyorsun, diye düşünüyorlar. Suriye’deki şu anki genel kanı bu.
- Özgür Suriye Ordusu’na taraf olduğunuzu söylediniz az önce. Anlattıklarınıza bakılırsa bu durumda siz de masum insanları öldürenlerin tarafında mı yer almış oluyorsunuz?
Bunları onaylamak mümkün değil. Bu insanlık dışı bir olay. Özgür Suriye Ordusu da, muhalifler de ciddi hatalar yapıyor. Ama bir yandan düşününce diyorum ki; bu insanların başına neler geldi ki artık bu noktaya geldiler, bu derece insanlıktan çıktılar. Ama tekrar söylemek istiyorum. Sebebi ne olursa olsun bunu kabul etmek mümkün değil.
- Suriye’deki çatışmalarda en çok masumlar etkileniyor. Türkiye gibi bölge ülkelerine mülteci göçü var. Şam’da da evlerini terk eden çok insan var mı?
Şam’ın kırsalındaki insanların yüzde 70’i, hatta yüzde 80’i göç etti. İnsanlar Şam merkezindeki okullarda, hatta parklarda yatıyorlar.
- Neden böyle bir göç oldu?
Şam’ın merkezi kırsalından daha güvenli. Kırsalda operasyonlar devam ediyor. Ürdün ve Lübnan olmak üzere Şam’dan yurtdışına gidenler var. Farklı şehirlere de çok göç oldu. İltica amaçlı kaçışlar medyada yankı buluyor. Ama Suriye’de maddi durumu daha iyi olan orta ve üst sınıflar da pasaportunu alarak ülkeyi terk etti.
- Ekonomi ve sosyal hayat anlamında soruyorum; Şam’da hayat durdu mu?
Büyük ölçüde durmuş durumda. Can güvenliğinizin olmadığı bir yerde diğer faaliyetlerin olması nasıl mümkün ki zaten?
- Temel ihtiyaç malzemelerine ulaşmada sıkıntı yaşanıyor mu?
Şam’da her şeye ulaşılıyor. Lazkiye ya da Tartus’ta da durum daha iyi. Fakat Suriye’nin genelinde ciddi sıkıntılar var. Homs, İdlip, Hama, Der-ül Zor ve Halep gibi kentlerde yakıt, benzin ve hatta tüp bulmak bile zor. Ama gıda maddelerinde sıkıntı pek yok. İnsanlar kendi tükettiği şeyleri bahçelerinde üretiyor.
- Neden bu saydığınız şehirlerde sıkıntı var?
Bu şehirlerin neredeyse devlet kontrolünden çıktığını söylemek mümkün. Devlet artık o şehirlerde yok. Devlet kurumu yok. Devlet de bu şehirlere desteğini kesti.
- Bu şehirlerde Suriye ordusu tamamen geri mi çekildi?
Bazı bölgelerde Suriye ordusu çekildi. Askerler genelde şehir merkezinde değiller, şehirlerin etrafındalar. Şehir merkezi muhaliflerin elinde. Uzaktan bombalarla şehirlere saldırıyorlar.
- Suriye ordusunun tam kapasite ile savaşmadığını söylemiştiniz. Hatta idari birliklerin kışladan çıkmadığını... Bu bölgelerin kontrolünü tekrar kazanmak için idari birlikler harekete geçmiyor mu?
Hayır. Rejimin ne düşündüğünü tam olarak bilmiyorum. Belki dediğim gibi askere güvensizlik var. Ayrıca coğrafi koşulları da düşünün. Bu bölgelerin bir kısmı çölün tam ortasında.
- Halep ile Şam’ı kıyaslarsanız Halep’te durum nasıl?
Halep’te hemen hemen şehir merkezinde hiç insan yok. Halep şehir merkezinde normalde 3-4 milyon insan yaşıyordu. Ama şu an tam bir hayalet şehir gibi. Sokaklarda Özgür Suriye Ordusu’nun askerleri var. Gece gündüz farklı mahalle ve bölgelerde çatışmalar devam ediyor. Halep’teki insanların çoğu kentin kuzeyindeki kırsal bölgelerle Türkiye sınırına yakın köylere kaçmış durumdalar.
- Bu kaçtıkları yerler güvenli mi? Bu bölgede çatışmalar olmuyor mu?
O bölgelerde artık herkes silahlandı. Mesela Türkmenler de silahlandı. Köylere dışarıdan gelen silahlı kişileri sokmuyorlar.
- Bunu sadece Türkmenler mi yapıyor?
Hayır, hemen hemen her köy silahlanmış durumda. Kendi güvenliklerini sağlamaya çalışıyorlar.
- Kürtler de değil mi?
Evet, Kürtler de aynı şekilde.
- Türk medyasında çıkan “Kürt gruplar kendi bağımsızlıklarını ilan ediyor” odaklı haberler de aynı mantığa mı dayanıyor?
Evet, onlar da. Şu an içeride dönen bir savaş var. Herkes bir şekilde kendini korumak için silahlandı.
- Kürtler Özgür Suriye Ordusu ile beraber hareket ediyor mu?
Kürtler ayaklanma başladığında Özgür Suriye Ordusu ile hareket ediyordu, özellikle Kamışlı bölgesindeki Kürtler. Ama son aylarda Halep’in Kürtleri tarafsız durmaya çalışıyor. Ama bu tarafsızlık rejime destek vermek anlamına geliyor. Mesela Halep’te Kürtlerin yaşadığı iki mahalle var. Oradaki Kürtler tamamen silahlandı ve rejim bunlara müsamaha gösterdi. Bu bölgelere Özgür Suriye Ordusu’nun üyelerini sokmuyorlar.
- Kürtlerle Özgür Suriye Ordusu çatışıyor mu?
Şu an için bir sıkıntı olmadı. Kürtlerin kontrolündeki bölgelere Suriye ordusu girebiliyor. Halep merkezdeki Kürtlerden bahsediyorum. Halep ve etrafında çok sayıda Kürt yaşıyor. Mesela Halep kırsalında Efrim bölgesi var. Bu bölgedeki Kürtler de silahlandı. O bölgeye Kürt olmayan kimseyi sokmuyor. Buna devlet biraz destek veriyor.
- Bunun Türkmen ve Arap köylerinin silahlanmasından farkı ne?
Diğer köylerde, başkalarını sokmama gibi bir durum yok. Kürtler, başta muhalifler ile birlikteydiler ve şu an rejime destek verir tutum aldılar. Özgür Suriye Ordusu ile Kürtler arasında yakın zamanda çatışmalar olabileceğini düşünüyorum.
- Tam olarak ne demek istiyorsunuz “halk silahlandı” derken?
Şu an Suriye’de herkesin yastığının altında bir silah var.
- Nereden geliyor bu silahlar?
İçerden ya da bazen de dışarıdan. Basında Türkiye’den gelen silah desteğiyle ilgili iddiaları soruyorsunuz sanırım. Benim ailemin yaşadığı köy Türkiye sınırına oldukça yakın. Bizim köye kimse Türkiye’den gelip de silah dağıtmadı.
- Sizce bu silahlar nasıl temin edildi?
Suriye’de eskiden beri var olan silah tüccarları var. Bunlar bir şekilde ülkeye silahları sokuyor. Para karşılığında bu silahları satın alıyorsunuz.
- Silahların maliyeti nasıl?
Kaleşnikof’un fiyatı şu an 2 bin dolar. Pompalı tüfeğin fiyatı 200 ile 500 dolar arası. Normal tabanca 2 ila 3 bin dolar arasında değişiyor.
- İnsanlar yastık altındaki paralarını silahlara mı yatırdı?
Aynen o şekilde oldu. İnsanlar için birinci olarak can güvenliği geriyor. Herkes elindeki avucundaki ile silah alıyor.
- Köyünüzde kontrolün köylülerde olduğunuzu söylediniz. Gece nöbet tutan silahlı köylüler mi var?
Evet, gece nöbet tutanlar köyün sakinleri, özellikle de gençler. Köyün girişinde ve çıkışında nöbet tutuluyor. Sadece bu bizim köyde değil. Hemen hemen o bölgelerdeki tüm köylerde nöbet tutuluyor.
- Şehirler arasında rahat bir şekilde seyahat etmek mümkün mü? Hayat nasıl akıyor?
Durum değişiyor. Mesela İdlib’e bakınca durum oldukça ilginç. Bazı bölgelerde Suriye ordusunun, bazı bölgelerde Özgür Suriye Ordusu’nun kontrol noktaları var. Bazen iki tarafın kontrol noktaları çok yakın olabiliyor. Hatta bazen bu mesafe 1 kilometreye kadar inebiliyor. Yolculuk yaparken Suriye ordusunun kontrol noktasından geçtikten 1 kilometre sonra Özgür Suriye Ordu’sunun kontrol noktasını görüyorsunuz.
- İki taraf da öyle durumlarda sivillere saldırmıyor o zaman?
Yok, hayır. Bazen Suriye ordusu kontrol noktasında olayların olduğu illerden geliyorsanız ve gençseniz gözaltına alınmanız için yeterli olabiliyor. İsim listelerine bakıyorlar.
- İki taraf arasında 1 kilometre sınır farkı var ve taraflar birbirine saldırmıyor mu?
Bahsettiğim yerlerdeki çatışmalar gece oluyor. Gündüz bir nevi ateşkes ilan ediliyor gibi. Herkes birbirinin mevzisini biliyor, ama gündüz çatışma olmuyor.
- Yani Özgür Suriye Ordusu fiili olarak bazı bölgelerin kontrolünü ele geçirmiş durumda mı?
Evet, büyük ölçüde Dara, İdlip, Der-ül Zor, Halep gibi il merkezleri ve bunun etrafındaki kırsal alanlar da var.
- Şam’dan çıkıp Halep’ten Türkiye’ye kaçarak geldiniz. Halep’ten sonra tüm kontrol Özgür Suriye Ordusu’nda mı?
Evet, orada neredeyse Suriye askeri yok. Hatta orada Suriye devleti yok. Oradan nerdeyse iki-üç ay öncesinde çekildiler. Oraya sadece havadan operasyon yapıyorlar.
- Özgür Suriye Ordusu kontrol ettiği bölgelerde idari yönetim merkezleri kuruyor mu?
Özgür Suriye Ordusu yeni yeni organize olmaya çalışıyor. Her köy ya da kasabada Özgür Suriye Ordusu’ndan üyeler mevcut. Hatta bizim köyün merkezindeki belediye binasında üç temsilcileri var. Köy ve kasabalarda çıkan kavga-hırsızlık gibi adli olaylara müdahale ediyorlar. Hatta kuzey bölgelerinde hapishane ve mahkemeleri var.
- Sınır kapısında da kontrol onlarda…
Benim bildiğim üç kapının kontrolü onlarda. Suriye vatandaşı pasaport ile Türkiye’ye geçmeye çalıştığında pasaportlara damga bile basıyorlar.
- Hemen hemen Suriye’nin farklı birçok noktasında Özgür Suriye Ordusu’nun kontrolü olduğunu söylediniz. Bu birimler arasında iletişim var mı? Özgür Suriye Ordusu’nun merkezi bir yapılanması var mı?
Esad rejiminden kaçan üst rütbeli askerlerden oluşan Özgür Suriye Ordusu’nun merkezi bir yapılanması var. Ama ülke genelinde bölüm bölüm farklı şehirlerde oluşumlar var. Bunların koordinasyonu şu an sağlanmaya çalışılıyor. Mesela Halep’in kuzeyinde Liva Tevhid diye bir bölük var. Bunlar küçük bölüklerin birleşmesiyle oluştu. Sayılarının bini geçtiği söyleniyor. İdlib tarafında Liva Ahrar-ı Şam diye bir bölük var. Homs’ta Ketibetül Faruk diye bir grup var. Şam’da da Liva Ahrar-ı Şam birliği var.
- Bunlar birbirinden bağımsız fraksiyonlar mı?
Şehirler arası koordinasyonda sorun var. Ama aynı şehirlerde bulunan birlikler birbiriyle koordineli şekilde çalışıyorlar.
- Siz ordudan kaçtıktan sonra Özgür Suriye Ordusu size nasıl davrandı?
Kaçtıktan sonra önce Özgür Suriye Ordusu’na gidip kaçışımı haber verdim. Onlardan kötü bir muamele görmedim. Tekrar geri dönüp dönmeyeceğimi sordular önce. Hayır, dedikten sonra onlara katılıp katılmayacağımı da sordular. Şu an düşünmediğimi söyledim. Fakat ben gelmeden önce aileme üstü kapalı “Oğlun niye gelmedi, kaçmadı” diye soruyorlarmış. Ailem de “kaçma imkânı olmadığı için kaçamadığımı” söylemiş.
B İ T T İ