Son 3-4 yılın en “afili” kelimelerinden ikisi “İnovasyon” ve "Girişim". Türkçesi bir türlü oluşturulamadığı için İngilizcesinden modifiye edilmiş olarak kullandığımız "İnovasyon" kelimesi “yaratıcılık”, “vizyon”, “değişiklik” ile “girişim” gibi bir çok kelimenin ara yüzü gibi düşünülebilir. Ama temelde "ticarileşmiş buluş" veya "ticarileşmiş yenilik" demektir. Girişimciliği de içeriyor gibi alabiliriz.
Kelimeler böyle afili olunca, son dönemde isminde "girişimcilik" ve/veya "inovasyon" yer alan çok sayıda etkinlik görüyoruz. Ama "hangileri girişimciliği ve/veya inovasyonu destekliyor" derseniz, çok sayıda yok. Bunu bir kaç haftadan bu yana gelen "Robotlar Savaş Çıkarabilir mi?", "Kafa Naklı Yapan Adam", "Bitcoin ve Paranın Geleceği" gibi sansasyonel başlıklar içeren bültenlere baktığımda da düşündüm.
Aslında sorum şuydu; "bu başlıklar insanları çekmek için mi, içerik boşluğunu örtmek için mi?"... Maalesef çoğu zaman 2cisi daha çok var.. Neden mi? TİM'in İnovasyon ve Girişimcilik Haftası örneği ile anlatalım..
57’nci hükümet (DSP-ANAP-MHP) döneminde 2001 yılında çıkarılan “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu [1]” ülkemizde ARGE-İnovasyon konularında bir kıvılcım çaktı. AKP döneminde 2008’de çıkarılan ARGE kanunu [2] ise, konuyu biraz daha hızlandırdı. Ama hala emekleme dönemindeyiz.
Emekleme döneminde olmamızı, TÜİK'in açıkladığını yıllık ARGE raporundan da görebiliyoruz. Hala yüzde 1'lerin altındayız[3]. Ama bu rakam elimizde olmasa da, yine de durumu hissedebileceğiz. Dediğim gibi, Türkiye İhracatçılar Meclisinin (TİM) etkinliğinde de bunların nasıl kelimeden öteye gitmediği gözüküyor.
ARGE ve Teknoloji Geliştirme üzerine kanunlar, yönetmelikler, merkezler vs var ama acaba inovasyon ve girişimciliğin içinde neler olduğunu anlayabilmiş miyiz? Ya da gerektiği kadar çalışıyor muyuz?
Ben bunu TİM'in İnovasyon ve Girişimcilik Haftasında göremedim.
TİM’in 2012’de başlattığı bu “hafta” güzel bir düşünce. Seçilen sansasyonel konular da, --eğer diğer konular yerindeyse-- insanları çekmek için iyidir. Bunlar farkındalığı arttırmak/yaratmak anlamında gerekli. Ama yetmez... 5ci yılında bu “hafta”nın artık 2ci faza geçmesi gerekmiyor mu?
2'nci faz nedir derseniz.. Artık tribünlere oynamak yerine, kendi kitlesine oynaması, "önceki İnovasyon haftaları"nın sonuçlarını sunması gerekmiyor mu? Bunlar programın sonunda 3 kişiye İnovalig ödülü, 5 kişiye girişimcilik ödülü vererek olmaz.
Haftanın programına ya da fuar alanına bakıldığında, üye profili ile kopuk bir görüntü var. Dev 3-5 firmanın, bilmemkaç yıldan bu yana sundukları bazı ürünler (mesela kahve makinası, robot kol) dışında yeni bir şey pek yok.
İnovasyon haftası gibi iddialı bir başlık düşünüldüğünde, TİM'in üyesi olan firmaların inovasyona başlamalarını, inovasyonun kolaylaştırılmasını, geliştirilmesini sağlayacak bir şeylerin olduğu ya da sunulduğu bir etkinlik görmeliydik. Özellikle de bu kadar yıldan sonra.
TİM'in etkinlik sayfasında 26 İhracatçı Birliği ve 67 bin üye firmadan bahsediliyor [4]. İnovasyon ve Girişimcilik dediğimiz de, bazen ve illa hiç görülmemiş teknolojiler yaratmak olmayabilir. Satışta yapacağınız bir yenilik, üretimde verimliliği arttıracak bir kademe "inovasyon" altında yer alabiliyor. Bunlar da bu inovasyon haftasında "gelişme" olarak sunulabilir. Üstelik KOBİ üyelerinize de heyecan vermiş olursunuz.
TİM’in İnovasyon Haftasının, bu bir kaç sansasyonel konu ve konuşmacısı dışında kalan programına baktığımızda, 58 konuşmacının kaç tanesinin Meclisin üye profilinin inovasyona yönelmesi ya da artmasına katkıda bulunabileceğini bilemedik. Üyeler de böyle düşünüyorlar sanırım, çünkü benim ziyaret ettiğim saatlerde katılımcılar daha ziyade “genç” ve “öğrenci” profiliydi [5]. Muhtemelen "özel proje alanı" olarak tanımlanan alandaki güneş arabalarını görmeye gelmişlerdi. TİM’in haftasına kendi üye firmalarının ne kadarı ziyaretçi olarak katıldı, doğrusu öğrenmek isterim (ben tanıdığım bir kaç kişiye sordum, gitmediklerini ve gitmeyeceklerini söylediler).
Fuar alanına baktığımda, bu düşüncem daha fazla pekişti. Bu alanda, her türlü inovasyon etkinliğinde sürekli gördüğümüz Arçelik, Vestel gibi firmalar dışında, SAP ve alibaba.com gibi satıcı firmalar ve çok bilinen Üniversitelerin teknokent standları vardı. Ha bir de, Shell-Eco ve Güneş Arabaları yarışmalarına katılan arabalar sergileniyordu. Ama dediğimiz gibi TİM'in KOBİ üyelerinin en basitinden de olsa inovasyon çalışmaları ya da başarı hikayeleri yer almıyordu.
Gözlerimiz, 4 kat içinde, örneğin TİM üyesi KOBİ firmaların proje ve başarı hikayelerine ayrılmış 1 kat aradı. Programın içine yerleştirilmiş bu tür "başarı hikayesi" benzeri konuşmalar var mı diye baktık. Yani birileri acaba verimliliğini ya da satışlarını arttırma yolunda “inovasyon” olarak tanımlanabilecek bir şeyler anlatabilir mi?
Ya da dev firmaların, Ekosistemini oluşturan inovasyoncu KOBİ firmalarla birlikte bir sergileme yapıp, yapmadıklarına baktık.
Biliyorsunuz, devir KOBİ devri; çünkü bilindiği gibi, 1990 sonrasında ortaya çıkan bir gerçek, ülkelerin ekonomilerinin ve istihdamlarının az sayıdaki dev firmadan daha fazla KOBİ’ler üzerinde yükseliyor olması.
Anlayacağınız TİM "mış gibi" gözüken bir inovasyon ve girişimcilik haftası gerçekleştirdi. Tek yararı, devlet büyüklerimizi görmek, konuşmak, dinlemek oldu.
TİM’in Sabancı Üniversitesi ile gerçekleştirdiği bir Inosuit, Inovalig, Inovatim gibi inisiyatifleri olduğunu biliyoruz ama bu inisiyatiflerin sonuçlarının bu etkinlikte yeterince sergilendiği de söylenemez. Ödül enflasyonuna boğulmuş ülkemizde tek başına ödüller, plaketler vermek asla yeterli değil. Hatta yapılan işin kıymetini zaman zaman gölgeleme ihtimali bile taşıyor ödüle odaklanmak.
Etkinlikte bir kat sırf ödül alanlara ayrılsaydı, biz de gezip, okuyup, dinleyip ne olduklarını, neden başarılı olduklarını anlasaydık, kuru kuruya alkışlamaktan daha anlamlı bir domino etkisi yaratabilirdi, başarılı olduğu söylenen bu şirket ve projeler. Kısacası amaç halka İlişkiler, imaj, kabuk değil gerçekten inovasyon, içerik, bilgi paylaşımı olduğunda törenlerde daha büyük çoşkuyla katılan doğru hedef kitledeki kalabalıkları görebiliriz.
Hatta bırakın üyeleri, mesela neden TİM kendisi inovasyon yapmaz? TİM gibi 60-70 bin üyesi olan bir grubun e-İhracat sitesi yok da, alibaba.com'dan mı medet umuyorlar? alibaba.com yabancı ülkelerin alıcıları bir şey ithal etmek istese, acaba önce Çinli firma mı gösterir, Türk firma mı? Sadece e-Ticaret için bir site yapsalar bile, TİM için büyük bir başarı, "dev bir inovasyon" olurdu. Onun yerine Alibaba.com'da 10 bin üye sayısını 15 bine çekmeye çalışıyorlar [6].
Programın içinde ismi “Pitching” olan bir etkinlik var. Buraya katılan girişimci firmalar olduğunu görüyoruz. TİM’in ya da başka herhangi bir grubun ülkenin girişimci envanterine katkıda bulunması fikrinin çok hoş olduğunu düşünmekle birlikte, bu konuda da keşke üyelere yönelik “uzmanlık”lara dikkat edilse diye düşünmeden edemiyoruz.
Bunu söylerken, bir notumuz da, "nezaketsizlik" üzerine. Twitter'dan gördüğümüz kadarıyla Özyeğin Üniversitesinde kurduğu "Girişimci Merkezi" ile girişimciliğin öncülerinden olan Prof.Dr.Erhan Erkut'un jüri üyeliği, son anda "iş adamı olmadığı" gibi abuk bir nedenle sonlandırılmış. Bu da son derece tuhaf ve etkinliği düzenleyenlerin pek de profesyonel olmadığını gösteriyor. Prof.Dr.Erkut'un tweet'i şu şekilde;
Inovasyon/Girisimcilik haftasi pitching final jurisinden son anda cikarildim. Hayretler icerisindeyim. Keske bastan soyleselerdi de 3 gunumu bu ise kapatmasaydim.
— Erhan Erkut (@ErhanErkut) December 9, 2017