Dünyada Suudi muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın, Prens Bin Salman'ın emriyle öldürülmesi büyük gündem oldu ama onun kadar gündem olamayan başka bir gazeteci ve hatta başka muhalifler de var gibi gözüküyor.
Turki Bin Abdul Aziz Al-Jasser, Suudi Arabistan'da yaşayan ve muhalif olan bir gazeteciydi. Muhalif söylemleri için, Twitter üzerinde "Kaskool" isimli bir hesap kullanıyordu. Sonra 15 Mart 2018'de tutuklandığı ve cezaevinde işkence altında öldürüldüğü kaydedildi[1].
Bu konuda TheNewKhalij. News isimli haber portalinden yayınlanan haberde, Twitter’in Dubai ofisinden gazetecinin yakalanmasına yol açan bilgilerin verildiği yazıldı [2]. Arkasından haber batı basınında yayıldı. Al-Jasser’in bu şekilde öldüğüne dair haberlerin ardından, #TwitterKilledTurkiAlJasser hashtagi kullanılmaya başlandı. Twitter Suudi Arabistan gibi insan hakları konusunda sabıkası olan bir ülkeye kullanıcı bilgilerini verdiği iddialarıyla protesto edildi[3].
Biri Amerikan vatandaşı olan iki eski Twitter çalışanı Suudi Arabistanlı hakkında 5 Kasım’da Kaliforniya'da dava açıldı [4]. Davanın konusu "Suudi Arabistan hükümeti lehine casusluk." Ahmed Abouammo ve Ali Alzabarah adındaki iki Twitter çalışanının, 2014 itibariyle Suudi Arabistan hesabına çalışmaya başladıkları kaydediliyor.
Suudi Arabistan Kraliyet Mahkemesi’nin eski danışmanı Suud El-Qahtani’nin bir ‘siber casusluk çemberi’ kurduğu ve Dubai Twitter bürosunun içinde bir bağlantısı olduğu ortaya çıkmıştı. O dönem “Twitter köstebeği” olarak adlandırılan bağlantının Al-Jasser hakkında bilgi verdiği ve bu yılın başlarında tutuklanmasına yol açtığı iddia ediliyordu [1].
Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın ölümündeki rolünden ötürü görevden alınan Saud al-Qahtani, 2017’de –zaten az sayıda olan– tweetinde, sahte isimlerin muhalifleri korumayacağı konusunda uyarmış ve sosyal medyada aktivistlerin maskesini kaldırmak için kullandığı ‘üç yöntem’ olduğunu söylemişti. Saud al-Qahtani ‘Takma adınız #blacklist’ten sizi koruyor mu?’ sorduktan sonra,
‘Yok hayır.
demişti. Saud al-Qahtani dolayısıyla bu iki kişinin de, Prens Mohammed bin Salman ile yakın ilişkiler içinde olduğu not ediliyor.
Haklarında dava açılan Amerikan vatandaşı olan Ahmed Abouammo ve Suudi vatandaşı olan Ali Alzabarah binlerce Suudi muhalif Twitter kullanıcısının gizledikleri kimlikleri ortaya çıkarmakla suçlanıyor. İddianamede Alzabarah’ın 6.000’den fazla Twitter hesabına ait özel verilere eriştiği notu var. Bu hesaplar arasında, Suudi Arabistan kolluk kuvvetlerinin Twitter’a acil durum açıklaması talep ettiği en az 33 kullanıcının bulunduğu kaydediliyor [5].
Abouammo ve Alzabarah’ın Twitter kullanıcıları hakkında yasa dışı olarak eriştikleri bilgiler arasında pek çok kişisel bilgi var. e-Posta adresleri, kullanılan cihazlar, tarayıcı bilgileri bunların başında geliyor. Ayrıca kullanıcı tarafından sağlanan biyografik bilgiler, doğum günleri ve hesaplarla ilişkilendirilen IP adresleri gibi bir kullanıcının yerini bilmek için kullanılabilecek diğer bilgiler ve telefon numaraları bulunuyor.
İddianamede, Amerikan vatandaşı olan Abouammo yabancı bir ajan olarak hareket etmekle suçlanıyor. Abouammo’nun federal soruşturmayı engellemek için Federal Soruşturma Bürosu’na (FBI) sahte kayıtlar verdiği belirtiliyor. Twitter kullanıcıları hakkında casusluk yapmanın yanı sıra Abouammo, sosyal medya platformundan bazı bilgileri silmek, bazı kullanıcıların kimliklerini kaldırmak ve Suudi hükümet yetkililerinin talebi üzerine Twitter hesaplarını kapatmakla suçlanıyor.
FBI’dan yapılan açıklamaya göre, Suudi yetkililer şahsi ihtiyaçları için sahte faturalarla örtbas etmeye çalıştığı çalışmaları için Abouammo’ya 300.000 $ ‘ı ödedi. Ayrıca 20.000 $ değerinde lüks bir Hublot saat hediye etti.
Bu iki eski Twitter çalışanıyla birlikte, ABD Adalet Bakanlığı, Suudi sosyal medya şirketi başkanı olan Suudi vatandaşı Ahmed al Mutairi’yi davaya dahil etti. Kraliyet ailesine bağları ile suçladı. Mutairi, iki Twitter çalışanı ile Suudi hükümet yetkilileri arasında aracı olmakla suçlanıyor.
Abouammo, FBI tarafından Seattle’da Salı günü Seattle’da tutuklanmasından sonra ABD’de gözaltında tutuluyor. Diğer iki şüphelinin ise Suudi Arabistan’da olduğuna inanılıyor.
Dava açılan iki eski Twitter çalışanından Ahmed Abouammo’nun Mayıs 2015 ve Suudi vatandaşı olan Ali Alzabarah’ın Aralık 2015’te Twitter’dan ayrıldığı bildiriliyor. Abouammo Twitter’da Ağustos 2013’te “güvenlik mühendisi” olarak işe alınmış.
Twitter, şirketin bu soruşturmada işbirliği yaptığını ve hassas hesap bilgilerine “sınırlı sayıda eğitimli ve denetimli çalışan grubuyla” erişimi sınırladığını belirtmiş. Ama geçen yıl aynı konudaki tartışmalara cevaben, çalışanların kullanıcı bilgilerine ulaşmadığını iddia ediyordu. Twitter Kamu Politikası Sözcüsü yaptığı açıklamada şöyle diyordu [5]:
“Dünyanın dört bir yanındaki halkın konuşmasının sağlığını geliştirmek için çalışan ekiplerimiz var. Son suçlamalar yanlıştır. Hassas hesap bilgisine erişimi, kapsamlı güvenlik ve gizlilik eğitimi alan küçük bir grup çalışanla ciddi şekilde sınırlıyoruz. Başka hiçbir personel, nerede çalıştıklarına bakılmaksızın bu bilgiye erişme yetkisine sahip değildir. Hizmetimizi kullananları eşitlik, bireysel özgürlükler ve insan haklarını savunmak için korumayı taahhüt ediyoruz. Gizlilik korumalarını ve genel güvenliği güçlendirmek için adımlar atmaya devam edeceğiz.”
Yani anlayacağınız Twitter’ın o cafcaflı “Şeffaflık raporları” o kadar gerçek değil. "Filan hükümet şu kadar talepte bulunuyor, biz bu kadarını veriyoruz" diyen o raporlar sadece ALGI'ya yönelik. Biz de eskiden bakardık ama artık ciddiye almıyoruz [6].
Zaten ilk dikkati çeken nokta, şeffaflık raporunda Amerikan hükümetine de az bilgi verildiği şeklindeydi. Ama Snowden bize bunun böyle olmadığını, NSA'in elinin büyük internet firmalarının sunucularının içine heran istediği gibi daldırıldığını göstermişti [7].
Bu olayın gösterdiği özetle şu; Twitter bir kişiyi işe alırken acaba gerekli özeni gösteriyor mu? Hadi bu konuda dikkatliydi ve adam düzgün gözüküyordu diyelim. Peki bu adam 6.000 tane Suudi'nin hesabını altüst ederken fark etmemişler mi? Sunucularında yeterli önlem yok muydu?
Bugün dünyadaki çok sayıda kullanıcı, özellikle de demokrasinin zayıf olduğu bölgelerde, takma isimli hesaplarla, kişisel bilgilerinin verilmediğini düşünerek özgür mesajlar yazıyor. Twitter işlettiği bilgilerin ciddiyetinden habersiz mi? Özensiz mi? Ya da daha kötü bir sual; Twitter aslında "tuzak mı kuruyor?" Akla hemen gelen sorular bunlar.
Çünkü eğer Al-Jasser gerçekten Twitter mesajları nedeniyle işkence ile öldürülmüşse, o zaman sadece iki eski çalışan değil, Twitter dolaylı da olsa burada sorumlu durumunda.
Google başta olmak üzere, Twitter, Facebook, Whatsapp gibi sosyal medya araçları, kullanıcılarının “muhalif” mesajlarını yayınlayabildikleri, içlerini dökebildikleri ortamlar. Ama gördüğünüz gibi bu ortamlar bilinçli ya da beceriksizlik sonucunda tehlike saçıyor. Her zaman söylediğimiz bir cümle ile bitirelim; "İnternette gizlilik diye bir şey yok!!!"
Bu firmalar da size "özgür dünya", "özgür fikirler" gibi bazı duyulması güzel sözler söyleseler de, hepsinin asıl amacı sizin özgürlüğünüzden önce kendi kazanacakları para. Bunu unutmayın! [8]
[1] Suudilerin öldürdüğü gazetecinin bilgilerini Twitter mı verdi? [2] وفاة صحافي سعودي تحت التعذيب خلال احتجازه [3] Turki al-Jasser [4] ABD'deki Dava Dosyası [5] 2 Eski Twitter Çalışanı Suudi Arabistan Hükümeti İçin Casusluk Yapmış [6] Twitter 11ci Şeffaflık Raporunu Yayınladı; 2 Yılda 1 Milyon Hesap Terör Nedeniyle Kapatılmış [7] ABD’de FBI ve NSA, 9 İnternet Firmalarının Sunucularından İnsanlar Hakkında Bilgi Topluyormuş[8] Netflix, Twitter, Google, Facebook sansüre karşı durur mu?