Pazartesi sabahı Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan tarafından 2011 yılının geneline ait ihracat verileri açıklandı...
Pazartesi sabahı Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan tarafından 2011 yılının geneline ait ihracat verileri açıklandı. Buna göre ihracat yıl genelinde yüzde 18.2 artışla 134.6 milyar dolara ulaşmış oldu.Açıklanan bu veri, TÜİK tarafından açıklanan 11 aylık resmi ihracat ile Aralık ayı için Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından açıklanan resmi olmayan ihracat toplamından oluşuyor. İlk 11 ayda 122.5 milyar doların üzerine son ayda ulaşılan 12.1 milyar dolar ihracat, böylece tüm yılların üzerine çıkmış bir ihracat toplamını gösteriyor. Ancak, 31 Aralık Salı sabahı açıklanacak resmi TÜİK verisi ile dün açıklanandan az da olsa daha yüksek bir ihracatla yılı kapatmamız mümkün. Ama bu konuda detaya girmeden önce izninizle başka bir konuya değinmem gerekiyor.İhracat rekor kırdı ama ithalat da kırdıPazartesi sabahki açıklamadan itibaren bazı yazarlar “İhracat rekor kırdı ama, ithalat da rekor kırdı. Neden ondan bahsedilmiyor” diyorlar. Bunu sormakta haklılar. Fakat onların da göz ardı ettiği birkaç nokta var.Birincisi, Pazartesi sadece Aralık ayı geçici ihracat verileri açıklandı. Ama ortada bir ithalat verisi yok. İkincisi, ihracatta rekor kırılıp kırılmayacağı Aralık ayı verisi ile belli olacaktı. İthalatın rekor kırması ise bir sürpriz değil; aylar öncesinden belli olan bir gerçek. Zaten bu nedenle aylardır cari açığı azaltmaya yönelik tedbirler alınıyor. Üçüncüsü bir konudaki olumlu gelişmeyi, başka bir konudaki olumsuz gelişme ile eşleştirmek her zaman doğru olmayabilir. Yani ithalatımız daha fazla arttı diye, ihracat artışına sırtımızı dönemeyiz. Kaldı ki, yüzde 18.2 ihracat artışı, ihracatımızın yarıya yakını yaptığımız AB ve dörtte birini yaptığımız değişim içindeki Arap ülkelerindeki sorunları dikkate aldığımızda çok iyi bir oran.Yüzde 18.2 iyi bir oran mı?Rekoru bir kenara (yarına) bırakalım. İhracatta yüzde 18.2’lik artışa Türkiye için iyi bir oran diyebilmemizin birkaç nedeni var.Birincisi AB ekonomisindeki sorunlar. Türkiye’deki 50 binden fazla ihracatçının en büyük pazarı Avrupa Birliği ülkeleri.İhracatımızın yaklaşık yüzde 46.6’sını AB ülkelerine yapıyoruz. AB ekonomisinin 2011 büyüme tahmini yüzde 1.6. AB ekonomisinin büyük bir bölümünü oluşturan Euro Bölgesindeki 17 ülkenin 2011 büyüme tahmini ise yüzde 1.5. Yani Türkiye’nin muhtemel büyüme oranın beşte birinden daha az. Zayıf büyüme ve kriz gerilimi, tüketicilerin satınalma davranışlarını olumsuz yönde etkiliyor. (Buna verilebilecek en iyi örnek hazır giyim ve tekstil ürünleri.) Bu da ilgili ülkelerin ithalatının zayıf seyretmesine neden oluyor. İkincisi, sorunlar nedeniyle euronun dolara karşı değerinin düşmesi. Türkiye dış ticaret verilerini dolar ile açıklıyor. Oysa, ihracatının neredeyse yarısını Euro ile yapıyor. Paritedeki düşüş ise dolar bazında ihracatın azalması anlamına geliyor. Üçüncüsü, bazı Arap ülkelerinde yaşanan sorunlar. Mısır, Tunus, Libya, Suriye gibi ülkelerdeki sorunlar birkaç ay boyunca bu ülkelere yapılan ihracatı olumsuz etkiledi. Daha sonradan çoğu toparlanmış olsa da ilgili ülkelere olabileceğinden daha az ihracat yapıldı.Dördüncüsü, Türkiye bu oranı mevcut pazarlarına mevcut ürünlerini satarak yakalamadı. Kasım itibarıyla resmi olarak 74 ülkeye, kesinleşmemiş Aralık verisi ile 100 ülkeye ihracat rekoru kırıldı. Bu 100 ülkenin içinde gelişmiş ülke sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Tamamına yakını yükselen pazarlar, Afrika ülkeleri ve ada devletlerinden oluşuyor. Zira bu yıl sadece genel toplamda değil, G.Amerika, Sahraaltı Afrika, Uzak-Doğu bölgelerine de rekor kırıldı. Özetle, bence elimizde iyi bir artış oranı var ve bununla mutlu olmalıyız. Mevcut şartlarda bundan daha kötüsü de olabilirdi. Bu, ithalattaki artış oranını önemsiz bulduğum anlamına gelmiyor. Ay sonunda açıklandığında onu da konuşacağız. Yarın devamında görüşmek üzere