Krakow, 26 Şubat 2018
PYD’nin eski eş başkanı Salih Müslim, birkaç yıl önceki sohbetlerimizde şunları söylemişti: Suriye Kürdistanı’nda savaş varken, Türkiye’de barış, Türklerle Kürtler arasında barış kapımızı çalamaz. (...) Tarihten ders almak yok mu? Şimdi 20 yıl daha mı bekleyeceğiz? Yeterince kan ve gözyaşı dökülmedi mi?
Karlı soğuk bir güne daha başlarken geliyor Anadolu Ajansı'nın haberi:
Terör örgütü PYD/PKK’nın kırmızı bültenle aranan eski eş başkanı Salih Müslim, Çekya’nın başkenti Prag’da yakalandı.
Salih Müslim'i düşünüyorum. Brüksel'de, 2013 yılı Aralık ayındaki bir Kürt konferansı sırasında tanışmıştım. PYD'nin başındaydı. Sonra da 2014'ün Nisan ayında Irak Kürdistanı'nın Süleymaniye kentinde buluşmuş, uzun bir görüşme yapmıştım. Kürdistan Günlükleri isimli kitabımda vardır bu sohbetler. Brüksel'den T24'e yazdığım 6 Aralık 2013 tarihli yazımın girişini okuyorum:
Avrupa Parlamentosu çatısı altında bu yıl onuncusu yapılan Kürt Konferansı’nda konuşmaları, tartışmaları izliyorum. “Türkiye, Kürtler ve İmralı Barış Süreci” başlığını taşıyor konferans. Dikkatimi çekiyor. 1990’larda Irak Kürtleriydi uluslararası sahneye çıkan. 2000’lerde Türkiye Kürtleri, adı resmen konmamış olsa da, PKK ile birlikte uluslararası platformlarda yerini aldı. Anlaşılan o ki, şimdi de tarih sahnesine çıkma sırası Suriye Kürtleri'ne gelmiş durumda. Bunun içindir ki Salih Müslim, PYD lideri, konferansın en ilgi çeken figürlerinden biri. Şaşırtıcı değil. PYD'nin lideri ağır ağır sahneye çıkıyor. Suriye’deki kanlı iç savaşla birlikte 3 milyon Kürt'ün yaşamakta olduğu Rojava gerçeği, yani Suriye Kürdistanı da, bölgeye dönük stratejik hesaplarda yerini almış durumda. Rojava’yı yok sayarak, bölgede barış ve istikrar artık çok zor. Ve Salih Müslim, Rojava’nın en güçlü, toplumsal tabanı en geniş örgütü olan PYD’nin (Demokratik Birlik Partisi'nin) lideri olarak ağır ağır sahneye çıkıyor.
Rojava’yı yok sayarak, bölgede barış ve istikrar artık çok zor
"Rojava’yı yok sayarak, bölgede barış ve istikrar artık çok zor" cümlesinin altını beş yıl sonra bir daha çiziyorum. Bugün de aynı kanıdayım. Türkçesi çok iyiydi Salih Müslim'in. İstanbul Teknik Üniversitesi’nin kimya bölümünden mezundu. İstanbul’da, Beşiktaş’ta geçirdiği yılları anlatmaktan keyif alıyordu. Yine 2013 Aralık ayındaki yazımdan:
Kürdistan’ın öteki parçalarında Kürtlerin tarih sahnesine çıkması nasıl önlenemediyse, Suriye Kürtleri için de böyle olacağını, ‘Rojava gerçeği’ ile onun içindeki ‘PYD gerçeği’nin kaçınılmaz olarak kabullenileceğini söylüyor. PKK gibi PYD’nin de halkın içinde olduğunu, Suriye Kürtlerinin içinde kök saldığını belirtiyor. PKK saflarındaki Suriyeli Kürtler'in bilinen varlığı nedeniyle, PKK ile PYD arasında örülen bağları da elbette inkâr etmiyor. Hayatın gerçeği olan bu durumu değiştirmenin mümkün olamayacağını, açık olmasa da, belirtmekten geri kalmıyor. Bu arada, Ankara’nın ‘Rojava gerçeği’ni tıpkı Suriye politikasındaki hatalarında yaptığı gibi yerli yerine oturtamadığına inanıyor. Suriye’de, Esad’ın ‘Muhaberatı’nın elinde kendi yaşadığı işkenceleri, karısının yaşadığı işkenceleri dinliyorum. Yaşanan acıların, tıpkı PKK gibi PYD’yi de güçlendirip kitle tabanını genişlettiğini düşünüyor. Nasıl yeni bir Orta Doğu kurulmaktaysa, nasıl Irak artık eski Irak olamayacaksa, Suriye’nin de eski Suriye olamayacağını, bu nedenle Suriye Kürtlerinin de kendi haklarına, kendi statülerine şimdiden sahip çıkmaları ve bu konuda yazılı güvence elde etmeleri gerektiğini belirtiyor Salih Müslim.
Suriye Kürdistanı'nda savaş varken...
Brüksel'den yazdığım 6 Aralık 2013 tarihli yazım şöyle noktalanmış: "Suriye Kürdistanı’nda savaş varken, Türkiye’de barış, Türklerle Kürtler arasında barış kapımızı çalamaz." Bugün de farklı düşünmüyorum. Salih Müslim, 2014 yılı Nisan ayındaki Süleymaniye sohbetimizde, Türkiye’nin 20 yıl boyunca Kuzey Irak diyerek, Irak’ın Kuzeyi diyerek, Kürt ve Kürdistan sözcüklerini bile ağzına almayarak, Talabani ve Barzani’yi muhatap kabul etmeyerek Irak Kürdistanı konusunda tarihi bir yanlış yaptığını söylemiş, Erdoğan'a şu mesajı göndermişti:
Türkiye şimdi bu vahim hatayı Suriye Kürdistanı’nda, yani Rojava’da tekrarlayacak mı? Tarihten ders almak yok mu? Şimdi 20 yıl daha mı bekleyeceğiz? Yeterince kan ve gözyaşı dökülmedi mi?
Müslim'in öngörüsü çıktı, Türkiye Rojava'da!
Suriye Kürdistanı’nda savaş varken, Türklerle Kürtler arasında barışın kapımızı çalması çok uzak ihtimal
Salih Müslim'e dört yıl önce Süleymaniye'de, Türkiye Rojava'ya askeri müdahale yapabilir mi, diye de sormuştum. Böyle bir çılgınlığa ihtimal vermediğini söylemişti. Bölge ülkelerinin, İran'ın, Rusya'nın, Çin'in karşı çıkacağını belirtmişti. “NATO bile yeşil ışık yakmaz Türkiye’ye” demişti. Ama sonra bir an susup düşündükten sonra Putin, Ukrayna ve Kırım örneğinin bazen aklına takıldığını söylemişti. Erdoğan'ın bu örnekten cesaret alarak Putin'leşmesi ihtimaline şöyle bir değinmişti. Dört yıl önceki öngörüsü çıktı Salih Müslim'in. Türkiye Rojava'da! Kendisi de, Ankara'nın gözünde artık Öcalan gibi bir terörist başı... Bugün de dört yıl önceki gibi düşünüyorum: Suriye Kürdistanı’nda savaş varken, Türkiye’de barışın, Türklerle Kürtler arasında barışın kapımızı çalması çok uzak ihtimaldir.
Yarın: Yine Krakow'dan...