18-19 Şubat 2023 tarihlerinde Addis Ababa'da (Etiyopya) düzenlenen 36. Zirve vesilesiyle, Afrika Birliğinin dönem başkanlığı, Komorlar'a teslim edildi. Hint Okyanusunda, Madagaskar'ın yukarılarında ve Mozambik'in kuzey kıyılarının açıklarında bulunan, 3 adadan müteşekkil, 850 bin nüfuslu, küçük, Müslüman ülkenin, Afrika kıtasının köklü sorunlarına çözümler getirmek üzere gerekli altyapıya, kapasiteye ve hazırlığa sahip olmadığı biliniyor.
36. Zirve, önceki örneklerine benzer biçimde, basınımızda yine kendisine yer bulamadı. Dönem başkanlığını Senegal'den devralan Komorlar Devlet Başkanı Azali Assoumani, önceliğin, kıtanın kanayan yaraları Doğu Kongo ve Libya'ya verileceğini, "Afrika Kıtasal Serbest Bölge Alanı" anlaşmasının yaygın tarzda uygulamaya konulması için özel çaba harcanacağını duyurdu. Askeri darbeler neticesinde demokrasiden uzaklaşan Sudan, Mali, Gine (Konakri) ve Burkina Faso'nun, Afrika Birliği nezdinde askıya alınan üyelikleri, yapılan kulis çalışmalarına rağmen bu zirvede de gündeme alınmadı.
Geçtiğimiz yılki zirveye katılan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, bu seneki zirveye de iştirak etti. Guterres, Afrika Birliğinin barış ve güvenlik faaliyetlerinin uluslararası toplum (BM Güvenlik Konseyi) tarafından desteklenmesi ve finanse edilmesi, Afrika ülkelerine sağlanan borç ve kredilerin daha uygun şartlarla temin edilmesi/borçların silinmesi, çevre, iklim ve enerji konularında Afrika'ya daha fazla anlayış gösterilmesi yönündeki görüşlerini tekrarladı. BM Genel Sekreterinin, çeşitli platformlarda, Afrika yanlısı görüşler açıkladığını, ancak temennilerinin genellikle kağıt üzerinde kaldığını biliyoruz. Bu seneki zirveye, Antonio Guterres dışında 3 üst düzey yetkili daha katıldı: Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel, Frankofoni Teşkilatı (Fransızca konuşan ülkelerin oluşturduğu kuruluş) Başkanı Louise Mushikiwabo (Ruanda eski Dışişleri Bakanı) ve Uluslararası Ceza Mahkemesi başsavcısı Karim Han (İngiltere).
Zirvenin ilk oturumunda, İsrail yine dikkatleri çekti, ilginç bir gelişme yaşandı. Liderlerin konuşmalarını dinlemek üzere salonda koltuğuna ilişmiş üst düzey İsrailli bayan yetkili (İsrail Dışişleri Bakanlığı Afrika Genel Müdürü yardımcısı imiş), korumalar eşliğinde salondan çıkarıldı. İsrail'in Afrika Birliğine gözlemci üye olması tartışması geçen seneki zirve sırasında da karşımıza çıkmış idi. Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Musa Faki'nin inisiyatifiyle, kuruluşa gözlemci üye kabul edilen İsrail'in, bu statüsü, Güney Afrika ve Cezayir'in şiddetli itirazları neticesinde iptal edilmiş ve konu alt komiteye havale edilmişti. İsrail'in, son yıllarda, bir yandan, yeni yeni Afrika ülkeleri ile verimli ikili ilişkiler tesis ettiğini, diğer yandan, yukarıdaki iki güçlü sol geleneğe sahip devletin muhalefetini bir türlü aşamadığını izlemeye devam ediyoruz.
Zirve vesilesiyle, kıtanın özlü sorunlarının çözümü yönünde Afrika Birliğinin, nasıl katkı yapabileceğinden bahsedelim. Kıtanın bazı çatışma bölgelerinde konuşlandırılan BM Barış Gücü misyonlarının senelerdir arzu edilen sonuçları alamadan görevlerini sürdürdükleri biliniyor. Bu misyonlara (Güney Sudan, Doğu Kongo, Merkezi Afrika Cumhuriyeti, Mali, Batı Sahra, Darfur-Sudan) tahsis edilen büyük bütçelere (milyar dolar mertebesinde) rağmen, barış ve asayişin sağlanamamasının faturası da tüm kıtaya kesilir. Halbuki başarısızlığın özü BM Güvenlik Konseyine ait olsa gerektir. Örneğin, Doğu Kongo'da konuşlanmış Barış Gücü MONUSCO'nun, yapısı ve görev talimatı nedeniyle, bölgedeki silahlı gruplarla (özellikle M23 ile) baş etmesi mümkün değildir. Sivil hedeflere saldırılar olduğunda, halk sokaklara çıkıp MONUSCO'yu protesto eder, BM askerinin bir işe yaramadığını dile getirir. Bu koşullarda, barışın tesisi amacıyla, bölgesel örgüt EAC (Doğu Afrika Topluluğu) önderliğinde, üye ülkeler Doğu Kongo'ya asker yollarlar. Afrika Birliği, EAC ülkeleri askerlerinin masraflarını nereden karşılayacak? Kısıtlı bütçe imkanları ile, 30 yıllık geçmişi olan Doğu Kongo sorununu Afrika Birliği nasıl çözsün? BM Güvenlik Konseyi, sokağın protesto ettiği MONUSCO'nun görev süresini uzatır, halkın ümit bağladığı EAC askerleriyle ilgilenmez.
Afrika Birliği zirvelerinde, liderler, barış ve güvenlik konularında iddialı konuşmalar yaparlar. Ancak, işin özüne baktığımızda, bu iddialı hedeflerin yerine getirilmesini sağlayacak bütçeler ortada yoktur. Çok sayıda üye, Afrika Birliği bütçesine ödemesi gereken zorunlu katkı payını dahi ödeyemez. Bütçe açıkları batılı ülkelerin yardımlarıyla kapatılır. Toplamı 650 milyon dolar civarında olan bütçenin yarısından fazlası yabancı katkıdır. Barış ve Güvenlik Komitesine tahsis edilen fon sadece 300 milyon dolar civarında son derece yetersiz bir meblağdır. Fakirliğin gözü kör olsun.
Yegane sorun parasal kaynak yetersizliği değildir tabiatıyla. Koltuk kavgaları da pek yaygındır. Dönem başkanlığını üstlenecek ülkeden başlayın, Birliğin en prestijli organı, Barış ve Güvenlik Konseyi üyeliklerinin (15) seçimine kadar, üyeler arasında mutabakata varılmasında hayli zor süreçler söz konusudur; boş makamların doldurulmasında hep çekişme yaşanır. 2024 yılında, dönem başkanlığı sırası Kuzey Afrika'ya geçiyor, iki rakip ülke - Fas ve Cezayir - bu prestijli göreve talip oldular. Bakalım düşman kardeşlerin yarışı ne şekilde tamamlanacak. Afrika Birliği, bünyesindeki görev dağılımı itibariyle, 5 bölgeye bölünmüştür: Kuzey, Güney, Doğu, Batı ve Orta Afrika şeklinde. Seçimler ve atamalar bu 5 bölge arasında rotasyon esasına dayanmaktadır.
Afrika Birliği, kıtanın uluslararası toplum nezdinde daha güçlü biçimde temsil edilmesini teminen gayretlerini sürdürmektedir. Bu çerçevede G20 nezdinde Afrika'ya daimi temsil imkanı sağlanması olumlu bir gelişme teşkil etmiştir. BM Güvenlik Konseyi reform çalışmaları bünyesinde, Afrika kıtasının daimi üyelere (P5) dahil edilmesi yönündeki faaliyetlerin, en üst seviyede devam ettiğini izliyoruz.
Libya'daki belirsizlik, Doğu Kongo sorunu ile birlikte, Afrika Birliğinin öncelikli konusu olmaya devam etmektedir. Bu konuda yetkilendirilen üst düzey komite, başkent Trablus'da, ülkenin doğusu ve batısını bir araya getirecek bir ulusal uzlaşma konferansı düzenlenmesi amacıyla çalışmalarını sürdürmektedir. Konferansın amacı, serbest ve adil seçimlerin yapılmasını sağlayacak hukuki ve sosyal zeminin tesisine yardımcı olmaktır. Afrika Birliği, Libya meselesinde, uluslararası toplumun, kıta ülkelerini göz ardı etmesinden rahatsızlık duymakta ve bu hususu yüksek sesle dillendirmektedir.
Zirve vesilesiyle durumu özetlersek, geri bırakılmış kıtaya dönük ilginin 2022 yılında arttığını söyleyebiliriz, bu gelişme sevindiricidir. Ukrayna savaşının patlak vermesi üzerine, Batılı başkentler, Afrika'yı, Rusya'yı kınayan cenahta görmek istediler, ancak kıta bu beklentileri karşılamadı. Eritre ve Mali, son BM Genel Kurul kararında, Rusya'yı desteklerken, 15 civarında Afrika ülkesi Rusya'yı kınamaktan kaçındı. Yıl boyunca, başta ABD olmak üzere, Batılı ülkeler ihmal ettikleri kıtayı, Rusya ve Çin'in etki alanından çıkarmak üzere gayretlerini arttırdılar. Putin Rusya'sı, 2017 yılında ayak bastığı Merkezi Afrika Cumhuriyetinden sonra, 2022 yılı içinde, Mali'ye iyice yerleşti. Halen hedefinde Burkina Faso var. Fransız askerlerinin anılan 3 ülkeden ayrılmak zorunda kalmaları, yerlerinin Wagner tarafından doldurulması, Batı bloku açısından ciddi bir yenilgi teşkil ediyor. Özellikle Fransa, batı Afrika'da kaybettiği itibar ve zeminin etkisiyle Afrika politikasını gözden geçiriyor. Bakalım bölgedeki cunta yönetimleri döneminde nükseden Rusya aşkı, 2024 yılı içinde yapılacak seçimler sonucunda görevi devralacak sivil hükümetler döneminde sona erecek mi.
Hasan Servet Öktem kimdir? Hasan Servet Öktem 1953 yılında Düzce’de doğdu. Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni (Mülkiye) bitirdi. 1977 yılında “meslek memuru” olarak Dışişleri Bakanlığı’na girdi. Stuttgart, Tahran, Cenevre (BM) ve Ottawa'da görev yaptı. Belgrad (2003-2008) ve Havana’da (2012-2016) büyükelçi olarak Türkiye’yi temsil etti. Merkezde, Dışişleri Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığı, Uzakdoğu-Afrika Genel Müdürlüğü, İkili Siyasi İlişkiler Genel Müdürlüğü, görevlerinde bulundu. Yaklaşık 41 yıl çalıştığı Dışişleri Bakanlığı’ndan 2018 yılında emekliye ayrıldı. T24’te 2018 yılından itibaren, ağırlıklı olarak Afrika ve Latin Amerika'daki gelişmeleri yorumlayan yazılar yazıyor. |