CHP’nin "İkinci Yüzyıla Çağrı" programına telekonferans sistemi ile katılan Jeremy Rifkin, hem iktidar hem de muhalif kanattan eleştiri yağmuruna tutuldu. Sırf bu yüzden, toplantıda gündeme getirilen çok önemli konular görmezden gelindi.
Eski bir özlü söz vardır:
"Zarfa değil mazrufa bakılır."
Telekonferans yöntemiyle katılanlar öncelikle bu özlü sözü yadsıdılar. Mazrufu görmezden gelip, zarfı yıpratmaya çalıştılar.
Günümüzün, dijital dönüşüm çağı olduğunu da yok saydılar. Oysa en çok övündükleri konuların başında, ülkemizin dijital dönüşüm konusunda yaptığı atılımlar gelmektedir.
***
Pandemi döneminde neredeyse tüm iş dünyası, çalışanları evlerine yollayıp, her türlü iletişimi telekonferans yöntemleri ile yürütmedi mi?
Aynı dönemde tüm okullar kapatılıp, dersler ve sınavlar telekonferans yöntemleri ile yapılmadı mı?
Devlet kurumları arasındaki iletişim telekonferans yöntemleri ile yürütülmedi mi?
Daha da ileri gidelim: Cumhurbaşkanı Erdoğan,
Bu örnekleri alt alta yazmaya kalsak koca ciltli bir kitap olur.
***
Uluslararası ilişkilerde de çok sık kullanılan bu teknolojiyi Merkel, Macron, B.Jhonson, Putin, Trump gibi liderle görüşmelerde kullanmadık mı? Üstelik medya kuruluşları, bu teknoloji ile yapılmış görüşmeleri, teknolojik ilerlememizin önemli göstergelerinden biri olarak lanse etmedi mi?
Tüm bu görüşmelerin, toplantıların, hitapların abes, kusur ve ayıp olduğunu iddia edebilir miyiz?
Elbette hayır!
Tam tersine, çağımızın bize sağladığı teknolojik imkanları kullanmamak abes, ayıp ve kusurdur.
Bir yandan Endüstri 4.0’dan, Toplum 5.0’dan, dijital dönüşümden bahsedecek ve gelecek hedeflerimizin başına koyacaksınız, bir yandan da bu teknolojiyi kullandı diye çok değerli bir insanı yerin dibine sokacaksınız. Bundan faydalanıp, Türkiye’nin geleceği ile ilgili yapılan çalışmaları, analizleri ve önerileri de yok sayacaksınız…
Bu tavır, yazımın başında da söylediğim gibi, mazrufa değil, zarfa bakmaktır.
Dar bakış açısıdır.
Art niyettir…