Meşhur yerli ve milli otomobilimiz TOGG için yazdığım kritiklere aylardır cevap alamıyorum. Dünyaya rezil oluyoruz. Sual sormaya hala devam ediyorum; TOGG yönetimi beni davet edip neyi nasıl yaptıklarını göstereceklerdi... Çıt yok. Sanayi Bakanlığı çok meşgul olmalı ki kimse sorularıma cevap vermiyor. Ben de bakıyorum ne ile meşguller diye; hiçbir şey göremiyorum. Sanayimizin 20 yıldır -dünyaya nazaran- sürat ile geriye gittiği kesin, istenirse uzun uzun sayılar ile anlatırım. İHA’larımız olmasa tam rezil olacağız..
Aslında, 40-50 yıldır yazı yazar; tüm hükümetleri, yapılan ve yapılmayan işlerden dolayı tenkit ederim. Rahmetli Demirel aile dostumuzdu, “Lütfen yazmaya devam edin!” demişti. Şimdilerde yazarlar o günleri mumla arıyorlar..
Ve sonunda beklenen deprem oldu…
Şimdiki “Cumhurbaşkanlığı hükümetinin” başarılı sayılan Sağlık Bakanı, depremden bir ay sonra “Deprem uyarıcı oldu!” deyip, ileride deprem karşısında neler yapacaklarını anlatmaya başladığı vakit şaşırdım; beyefendi uyarılmanız için 50 bin kişinin ölmesi mi gerekti?
Aynı hükümetin İçişleri Bakanı (depremden sorumlu olan devlet kuruluşu AFAD’ın patronu) deprem olmadan birkaç ay önce, tam 40 dakika gözümüzün içine bakarak, ezcümle “81 ilimizde deprem esnasında ne yapacağımızı konuştuk; planlar yaptık, üniversitelere, bilen kişilere sorduk, eğitimler verdik; bugün her şeyi biliyoruz; ve hazırız!" diye doğru olmayan bir şeyler anlattığı vakit bir tenkit yazısı yazmıştım.
Sivil bir yardım derneği olan “Ahbap”; “Cumhurbaşkanı'nın yüksek himayesi altında görev yapan” Kızılay derneğinden tanesi şu kadar bin liraya çadır satın alıp depremzedelere dağıtınca nevrim döndü. Üstüne üstlük, hükümetin başı zat TV’ye çıkıp, “Kış vardı, yollar bozuktu, birkaç gün geç kaldık; af ederseniz helallik istiyorum!” deyince ne düşüneceğimi şaşırdım; aradan birkaç gün geçti; epey düşündüm. Mühendis kafası ile olayları alt alta koyunca tek bir “anlaşılabilir” tablo çıkıyor... Şöyle;
Siyasi bir partiye mensup 'A grubu' diyeceğimiz 20 kişilik bir insan topluluğu, yaklaşık 20 yıldır hazinemizi, sosyal ve gündelik hayatımızı, sanayimizi, ticaretimizi, milli savunmamızı, global ilişkilerimizi; kısaca ülke ve milletimizi yönetiyorlar.
En temel problem olan ekonomik hayatımızda vardıkları noktada; 2000 yılında yaklaşık 26 milyar dolar olan dış ticaret açığımız, 2022 yılında 107 milyara yükselmiş.
Biz Tarım ve Sanayi ürünü satarız; demek ki 20 yıldır çalışan Tarım ve Sanayi Bakanları asla görevlerini başarı ile yapamamışlar, hatta açığı 4 kat artırıp “mesleki hezimete” uğramışlar.
Dış ticaret açığını kapatması beklenen turizm; 2000 yılında 7 milyar dolarken, 2022'de 46 milyara çıkmış. Burada uzmanlar; bu artışın hükümetlerin sektörel kararları ile değil, başta Atatürk olmak üzere Atalarımızın bize miras bıraktıkları bu dünyanın en güzel memleketinin marifeti olduğunu söylüyorlar. Buna rağmen Turizm Bakanlarının başarılı olduğunu söylemeliyiz.
Ancak, resmin bir de “kıyaslama” kısmına bakınca, her bakımdan kendimizi kıyaslamayı sevdiğimiz, Akdeniz’in öbür ucundaki İspanya 68 milyar dolar, İstanbul’un yarısı kadar olan komşumuz Yunanistan ise 17 milyar dolar turizm geliri üretiyor.
Diğer bir deyim ile, biz adam başına turizmden yılda 541 dolar kazanırken; İspanya bin 446 dolar, Yunanistan ise bin 700 dolar kazanıyor.
İşin ekonomi, maliye, para vs bölümüne gelince durum vahim; sonunda sayılar ile değil, gözler ve duygular ile davranmayı seven son Maliye Bakanımız döneminde (şimdilerde) dolar 20 Türk Lirası oldu. Oysa, 2005’de akıllı bir davranış ile 6 sıfır atıp, yeni 1 Türk Lirası'nı (birden biraz fazla) 1 dolar üzerinden hesap edilebilir duruma getirmiştik. Kısaca 20 yılda değil; 17 yılda ülke varlıklarının 20 katı bir değeri kaybetmiş olduk.
Dış ilişkilerimize bakınca dünya basının önemli bir bölümü bizim Cumhurbaşkanımızı, karakter olarak Ukrayna’ya saldıran Putin’e benzetmek küstahlığını gösteriyor.
“One minüt” diye başlayan çıkışın faturası epey pahalı oldu. Keşke 'Dünya 5’ten büyük'te ısrar etseydik. Dünya halkları ve hükümetleri, deprem için dahi maddi yardım gönderirken hükümete değil, sivil topluma göndermeyi tercih ediyor. 1999 Gölcük Depremi'nde 52 ülke maddi yardımda bulunmuş, dünyanın en güçlü adamı Bill Clinton İzmit’te çadır kente kadar gelip bir yavrumuza burnunu sıktırmıştı.
Bütün bu resmi yaşayarak gören bir “aksakal” olarak, bahsi geçen zatlardan herhangi birisi ben olsa idim, derhal istifa ederdim. Ancak tabii ben siyasetçi değilim, baştan kendimi böyle bir mesuliyet altına koymaz, başaramayacağım işlere bulaşmazdım..
Sakın yanlış anlaşılmasın bu zatların herhangi birinin kötü niyetli olduğu ya da başarısızlıkları isteyerek yaptıkları kanaatinde değilim. Hepsi düzgün T.C. vatandaşlarıdır. Hatta Sn. Cumhurbaşkanı ülke yönetimine soyunmuş “liderlik” vasfı en yüksek zatlardan biridir. Ancak bilgileri yeterli değil. Üstelik “tuhaf” tek adam rejiminde ısrar ediyorlar.
Yine “mühendisliğe” dönersek, eğer biz 22 yıl öncesine dönüp, ülkemizin herhangi bir şehrinde, sokaktan yüksekokul mezunu, medeni görünüşlü (siyasi bir partiye mensup olmayan) B grubu diyeceğimiz 20 kişilik bir insan topluluğu seçip, bunları Bakanlar Kurulu yapsa idik, bundan daha başarısız olmazlardı. 20 yılda yapılanları incelediğiniz vakit, sadece yol, bina vs gibi sadece para harcayarak yapılan işler olduğunu görürsünüz. Bir dostum “Boğaz'ın altından geçtiler daha ne istiyorsun” dedi! O geçiş, Osmanlı tarafından 500 yıl önce planlanmış, hatta 1800'lerde projesi bile çizilmişti.. Boğaz'ın altından geçen de Koreliler; ana para Avrupa Yatırım Bankası'ndan gelmiş, bizimkiler “hınk” demiştir.
Bugün, 6 siyasi partiye mensup, C grubu diyeceğimiz bir insan topluluğu seçimde seçilecekmiş gibi görünüyor. Üstelik bu grup Türk siyaset tarihinde ilk defa kamuoyu önünde kavga etmeden, fikirlerini dayatarak, ancak görüşerek bir neticeye vardılar. Kim ne derse desin; büyük bir başarı ve örnek. İnşallah herkes hep böyle yapar. Benim anladığım böylece 100 yılın sonunda sahici demokratik davranışı öğrenmiş ve uygulamış olduk.
A grubunu denedik; olmadı.
B grubu fiktif bir topluluk zaten. Uygulaması yok.
Matematikte 'Statistics and Probability' (Olasılık ve istatistik) bilimine göre; C grubu, A grubundan daha başarılı olacaktır.
Bu bakımdan; ülkeyi seviyorlarsa A grubunun istifa etmesi çok yerinde olacaktır. İki ay kazanılır; belki de millet onları iyi anar….