6 yaşında bir kız çocuğuna babasının en yakın arkadaşı; üstelik babasının - annesinin rızası ile filan değil, düpedüz teşviki ile tecavüz etmiş Midem bulanıyor… Rahmetli anneannem "Suratının rabbi yessir'i silinmiş!" derdi. Hakikaten öyleler...
Tam bunu konuşurken, iyice tuhaf bir şey daha yaşandı. Ekrem İmamoğlu'nu birileri içeri atma teşebbüsünde bulundu. Bu konu yazıldı çizildi, bana söyleyecek pek söz kalmadı.
Ancak, bazı İmamoğlu sevenler sağda solda "Artık kimse Cumhurbaşkanlığında İmamoğlu'nu tutamaz" dediler; ona takıldım. "Yahu ne dediğinizin farkında mısınız" demeye kalmadı, ülkenin en büyük işçi sendikası başkanı birkaç gün sonra işçilerin normal maaşı haline gelmiş olan asgari ücret konusunda en yapılamayacak şeyi yapıp rakam söyledi. Sonra burası kırmızı çizgi, mor işaret filan dedi ama bir defa ağızdan rakam çıktı...
Sizlere pek de tatlı olmayan bu konulardan söz edeceğim.
6 yaşındaki çocuk için yazılan yazıldı, söylenen söylendi; ancak ben olaya daha farklı bir açıdan bakıyorum. Dini açı... Çünkü kim ne derse desin, kimi hapis etsin, kimi lanetlesin; bu iş sürüp gidecek. En temel önlemi almak gerek; bunun için de kararlı bir hükümet lazım.
TV'de bu konu tartışılırken; iktidar muhalifi biri konuşmasında, "Bunlar iktidarın radikal dinciliği hoş görmesinden oluyor!" demeğe kalkınca İktidar yanlısı konuşmacı esti gürledi.
Nasıl böyle bir şey söylermiş, AKP'liler arasında böyle düşünen kimse yokmuş filan.
Yahu, gayet tabii yoktur; 6 yaşında çocuğun peşine ancak şizofrenik tipler gider. Ancak partinizin yandaşlarının özellikle son zamanlarda giderek "din adına" saçmaladıklarını göremiyor musunuz acaba? Yarattığınız bir "atmosfer" var.
TV'de saçlı sakallı bir adam ciddiyet ile anlatıyor: "Yıldırım şeytan kamçısından çıkar, gök gürültüsü ise meleklerin bulutları sürüklerken çıkan sestir!.." Sene 2022, bu lafları huşu içinde dinleyen on binlerce seçmen var!
Bir siyasetçi "kızın rızasından" bahsediyor. Başvuru yapılalı iki yıl geçmiş; "Savcılık hemen harekete geçmiştir!" diyor. "Nasıl hemen?" Akıllı bir muhabir konuyu yakalamasa kaynayıp gidecek. Damat, kaynata bir tarikatın üyesi, biri başkan... Dinimizde yeri varmış!
Ülke tarikat çöplüğüne dönmüş. Ne demek "tarikat"? Allah'a giden yol.
Bizim yüce Allah ile bir tek direkt ilişkimiz var: Kitabımız Kuran. Burada Allah bize "İmamı dinle veya tarikat şeyhini dinle!" demiyor. "Oku oku oku" diyor. Büyük Atatürk parasını cebinden verip Kuran'ı Türkçeleştirdi. Okuyan var mı ? Yok.
Bu manada derde girip okuyup anlamak yerine git tarikat şeyhine o sana anlatsın. Hatta ona da gerek yok; günahlarını da halletsin (!) 500 yıl evvelki Papalık gibi; oralarda da cennet arsası, kapının anahtarı filan gibi alışverişler oluyordur herhalde? Öyle ya, bunların hepsi baba-oğul değil!..
Aslında bu olaylar olmasa idi "taksi" yazacaktım. Ekrem Başkan'ın mücadelesine belki bir faydası olur diye. Bir de baktık adamcağızı içeri atıyorlar.
Benim başıma 30 yıl evvel gelmişti. Yakın dost bildiğim birisi beni dolandırdı. Ben de "Bu kadar yıllık dostluğun içine s..çtın" diye mektup yazdım. Beni mahkemeye verdi. Mektubu delil olarak gösterdi. Hakaret suçum tespit edilmiş oldu. 6 ay ceza yedim. Paraya çevirdiler, ödedim, bitti.
Yahu adamcağıza bir siyasetçi "ahmak" demiş o da iade etmiş. Bir tek asmadıkları kaldı. Her tarafı siyaset kokan bir karar.
Benim takıldığım, bazı 6'lı Masa taraftarlarının sevinç çığlıları atıp "Bu olay Ekrem Başkanı kesin Cumhurbaşkanı yapar!" demeleri. Yahu muhterem bu 6'lı Masa ve yandaşları; ne yapmaya çalışıyoruz? Ekrem Bey cumhurbaşkanı olsun diye mi yoksa tekrar demokrasi gelsin diye mi uğraşıyoruz?
6'lı Masa bileşenleri aylardır çalıştılar. "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" diye bir çağdaş bir yönetim şekli geliştirdiler. Bunun için bir uygulama planı yaptılar.
Buna göre 2023'te seçilecek cumhurbaşkanı kendisine verilmiş olan icra yetkilerini belirli bir sistem içinde parlamento 'ya devredecek. 7 yıl içinde, alışılmış diğer ülke cumhurbaşkanları gibi "Temsili Cumhurbaşkanlığı'na" dönecek. Bir daha da seçilemeyecek.
Şimdi biz bundan sonraki 10 yıllarda ülke yönetimine damga vurması beklenen 50 yaşında bir siyasetçiyi 7 yılda hiçbir işe yaramadan eve yollayacağız öyle mi? Ülkedeki bütün bu birleşmenin mimarı olan ve kurulan sisteme en çok uyan Kemal Kılıçdaroğlu'nu da evine yollayacağız. Bu akıl mı, reva mı, ne bu? Biz millet olarak resmin tamamını, filmin devamını pek hayal edemiyoruz galiba.
Aylardır televizyonlarda, açık oturumlarda güya aklı başında muhalifler bunu söylüyor. Hele bu mahkeme komedisinden sonra koro halinde söylenir oldu.
Bir başka "Tuhaf" şey (Ahmaklık dersem beni de içeri atabilirler!) Türkiye'nin en önemli sendikası olan Türk-İş'in Başkanı Ergün Atalay toplantılar ve pazarlık başlamadan bir süre önce, 7 bin 785 TL'nin üstünü konuşacağız, demesi.
Ticarette yazılı olmayan kurallar vardır. Baştan fiyat söylemezsin. Üstelik Başkan'ın söylediği fiyat hiç enteresan değil. Karşı taraf 7 bin 800 TL dese ne yapacak Başkan? İstenenin üstünde mi? Üstünde!
Merakımdan araştırma yaptım. Tam bir yıl evvel bir süper market ve pazar karışımı bir alışveriş listesi elime geçti. 219 TL harcamışım. Aynı süper marketten ve pazardan aynı listeyi tekrar aldım. 460 TL verdim. Yani kabaca iki misli. Üstelik bunlar hepsi gıda ve temizlik malzemesi; yani lüks bir şey yok.
Buradan bakarak asgari ücretin en az iki misli yani 11 bin TL olması lazım. Üstelik; unutulmasın, zamlar fiyatlar katlandıktan sonra yapılıyor. Yani işçi kardeşlerimiz bugün alacakları zam ile yaz sonundaki kredi kartlarını ancak ödeyecek.
Bir miktar "sefil olmadan yaşasınlar" istiyorsan 15 bin 000 TL vereceksin. O da eğer eşlerin ikisi de çalışıyor ve Cumhurbaşkanı'nı dinleyip 3 çocuk yapmadılar ise.
Bize "ne çokmuş!" gibi geliyor değil mi?
Oysa mesela Almanya'da 1621 Euro. Yani 32 bin TL. En yüksek Lüksemburg, 2257 Euro; yani 44 bin 598 TL. Borçla yaşayan fukara Yunanistan da bile 774 Euro; yani 15 bin 300 TL.
4 kişilik bir ailenin gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı (yoksulluk sınırı) ise 25 bin 365 TL dir. Açlık sınırı ise 7 bin TL civarında.
Ancak, iktidar seçim yatırımı diye kesenin ağzını iyice açacak olsa dahi, görünürde benim umduğum rakam olamayacak. Başkan'ı zor günler bekliyor…