Bir şeyin varlığı ya da geleceği konusunda herhangi bir tahmin yaptığınız zaman aslında dört sonuç oluşabilir. Ya siz olacak dersiniz ve olur (doğru pozitif), ya siz olmaz dersiniz ve olmaz (doğru negatif), ya siz olacak dersiniz ve olmaz (yanlış negatif), ya da siz olmayacak dersiniz ve olur (yanlış pozitif). Durum ne olursa olsun, doğru pozitif ve doğru negatifler, yani sizin olayları doğru bildiğiniz haller sizin ana başarınızı belirler. Siz olacak ve olmayacak şeyleri doğru tahmin edemiyorsanız gerisini düşünmeye bile gerek yoktur.
Burada “doğru bilmenin” derecesi önem kazanır. Mesela “yarın yağışlı olacak” dediğinizde %80 ihtimalle doğru tahminde bulunuyorsanız veya “yarın yağışlı olmayacak” dediğinizde %80 ihtimalle hava yağışlı değilse başarılı bir tahmin yaptığınız söylenebilir mi? Bu aslında zor bir soru ve yukarıda verdiğim iki örnek her ne kadar simetrik görünse de simetrik örnekler değiller. Açıklayayım: “Yarın hava yağışlı olacak” dendiğinde ne yaparsınız? Eğer açık havada yapılacak işleriniz varsa ertelemeyi düşünürsünüz ve yanınızda şemsiyeyle dolaşırsınız. Ya yağmurlu dendiği halde yağmur yağmazsa ne olur? Planlarınızı ertelediğiniz veya tüm gün elinizde şemsiye taşıdığınız için bozulursunuz, belki bir iki gün söylenirsiniz, ama sonra bu olay unutulur gider.
“Yarın hava yağışlı olmayacak” dendiğinde ne yaparsınız? Piknik planlarınıza devam edersiniz ve yanınıza şemsiye almayı düşünmezsiniz. Ama ya yağacak olursa ne olur? Piknik sırasında sırılsıklam olup herkesi davet ettiğinize mi yanarsınız hava durumuna güvenip arkadaşlarınıza mahcup olduğunuza mı? Ne olursa olsun bu hatayı iki günde unutmanız kolay değildir.
Bu problemde yanlış pozitif tahmin (yağmur yağması) yanlış negatif tahminden (yağmur yağmaması) çok daha kötü sonuç doğurabilir. O zaman tahmini yapacak olan kişi sizce ne yapmalı? Ben olsam, her gün yağmurlu dememem için fazla bir nedenim olmayabilir. Ama o zaman da başka bir sonuçla karşılaşıyoruz, o da çocukluktan beri okuduğumuz yalancı çoban sendromu. Hani şu köyü kandırmak için “kurtlar sürüyü yedi” türü bir yalan söyleyip, sonra başka bir gün o olay gerçekleştiğinde kimseyi inandıramayan çoban olayı. Yani hava tahmini yapacak kişi uzun vadede yağış beklentisini abartırsa bir müddet sonra onu dinleyen insanlar bu tahmine inanmamaya başlar. Dolayısıyla yağış tahminlerini abartılı aktarmak çözüm olmadığı gibi doğru da değildir.
Hava tahmini konusunda iki tarafa da önemli bir görev düşüyor. Tahmini yapan kişiler bunu en iyi şekilde yapmak zorundalar. Bizler de bu tahminlerin sadece birer tahmin olduğunu ve hata payı olduğunu bilmek zorundayız.
Esas problemimiz de burada başlıyor. En azından benim görüşüme göre hatalı tahmin yapan kişi ve kurumlar hatalı tahmin yaptıklarını belirterek bu hatalı tahminlere yol açan sebepleri bütün noktalarıyla tespit etmeli daha sonra aynı hatayı tekrarlamayacakları yönünde bir açıklama yapmalıdır. Bu bir suçun kabulü falan değil, sadece tahminde neden yanılmış olunduğunun bir açıklaması olur. Böylece bir dahaki sefere hem o kişi ve kurumlara hem de tahminlerine olan güvenim artar. Ne yazık ki ülkemizde bu sık yapılmadığı için türlü tahminlere olan güvenimiz de tam olamıyor.
Bu yazıyı yazmamın esas sebebine gelirsek: Osmanlı zamanında sonra 1940'larda İstanbul'da bir hortum görülmüş ve Haziran ayının sonuna kadar da İstanbul'un Marmara kıyılarında başka bir hortum kaydedilmemiş (benim bildiğim ve meteorologların söylediği kadarıyla). Ancak İstanbul çevresinde son iki ayda iki hortum olayıyla karşılaştık ve tüm gözler bir kez daha meteorologlara çevrildi. “Efendim, koca meteorologlar nasıl olur da bu hortum olaylarını önceden tahmin edemezler?” Öncelikle bu hortum olayları bizim coğrafyamıza ABD'nin orta ve güney eyaletlerinde olduğu gibi sık görülen olaylar değildir. Bu sebeple de ne bunları önceden tahmin edecek- ki bu tahmin günler öncesinde değil ancak dakikalar öncesinde yapılabilir- teknik donanım, ne de deneyim ülkemizde mevcuttur. Eleştirilerimizi bunu bilerek yapmak zorundayız.
Ancak ülkemizde buna alternatif olarak ne yapılıyor? Son bir aydır her şiddetli fırtına uyarısında, aynı zamanda bir hortum beklentisi de ortaya konuyor. Peki kaç hortum uyarısı yapıldı ve kaçı doğru çıktı? Benim saydığım kadarıyla iki hortum oldu, ikisinde de bir uyarı yapılmadı, yani iki yanlış pozitif tahmin. Sonra iki hortum uyarısı yapıldı ve ikisinde de hortum olmadı, yani iki yanlış negatif tahmin. Her şiddetli fırtına sırasında bir hortum uyarısı yapabilirsiniz ve eminim sonunda tahmininiz tutar ama bu sizi yalancı çoban sendromundan kurtarmaz. Bu sebeple tahmin yapamayacağımızı bile bile hortum uyarısı yapmanın bir gereği bulunmamaktadır.
Daha da acısı, hadi diyelim uyarı yaptınız ve gerçekten hortum oldu, millet ne yapacak? Kimseye hortum sırasında neler yapılması gerektiği konusunda bir eğitim verdik mi şimdiye kadar? Hani şiddetli bir kar yağışı sırasında evden çıkmamamız ve mutlaka arabada kar lastiği takılı olması gerektiğini biliyoruz ama hortum olduğunda ne yapacağız?