Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın maske satışlarını yasaklayıp, herkese bedava maske dağıtılacağını açıklamasından sonra yaşadıklarımız, iktidarın salgın hastalığın getirdiği sorunlarla mücadele için yeterli çapa sahip olmadığını gösteren bir örnek oldu.
Maskeleri önce PTT’nin dağıtacağını açıklamışlardı ki PTT’nin böyle bir işin altından kalkabilecek organizasyona sahip olmadığı ortaya çıktı.
Sonra aklı başında insanların önerisine geldiler ve maskelerin eczaneler eliyle, vatandaşlara gönderilecek mesajlar ile dağıtılmasına karar verdiler.
Şimdi önceki gün yandaş gazetelerde yayımlanan haberi okuyalım:
Sağlık Bakanlığı’nın, eczaneler aracılığıyla ücretsiz maske dağıtımı İstanbul ve Ankara’da başladı. İstanbul’a 3 milyon, Ankara’ya 1 milyon maske gönderildi. Kocaeli ve Sakarya’ya da maskeler ulaşmaya başladı. Maskeler en geç Cuma gününe kadar 30 büyükşehir ve Zonguldak’a ulaşmış olacak. (Benim notum: Buralarda hafta sonu sokağa çıkma yasağı uygulanacağına göre dağıtım için ekstradan iki gün daha kazanılmış oluyor.)
İstanbul’un nüfusu yaklaşık 16 milyon.
Sokağa çıkmaları yasak olduğu için maskeye ihtiyaç duymayacak olan 20 yaş altı ve 65 yaş üstü nüfusun toplamı yaklaşık 2 milyon 200 bin.
Yani yuvarlak hesap 14 milyon kişinin maskeye ihtiyacı var.
10 gün için 5 maske dağıtılacağı açıklanmıştı. Yani yuvarlak hesapla, 10 gün için ihtiyaç duyulan maske sayısı sadece İstanbul’da 70 milyon adet!
Bilim Kurulu üyelerine bakılırsa her maske bir kere kullanılmalı. Ve yine aynı kurulun üyeleri bize söylediler ki yaygın olarak kullanılan maskeler 2 – 3 saat sonra değiştirilmeli. Ama hadi bunu bilmezden gelelim, hepimizin aptal olduğunu varsayıp, 10 günde beş maske ile idare edebileceğimizi düşünelim.
İstanbul’un yaklaşık yarısı evinde kalabiliyor. Çalışmaya gitmek zorunda olanlar 6 milyon kişi civarında. Her gün maske onlara gerekli aslında. Aile dayanışmasıyla bu sorunun çözüldüğünü ve ekstra maskeye ihtiyaç duyulmayacağını da varsayalım.
Ve şu anda İstanbul’a ulaşan maske 3 milyon adet. 5’er adetten 600 bin kişiye dağıtılacak demek. İstanbul’da maske bekleyen 13 milyondan fazla insan ne yapacak?
Diğer kentlerdeki durumun da İstanbul’un küçük kopyaları olacağını hesaplamak zor değil. Ki üstelik Bakanlık şu anda sadece 30 büyükşehir ve Zonguldak’a maske ulaştırmaktan söz ediyor.
Türkiye’nin geri kalanında salgın yok mu? Var elbette. Aynı şekilde maskeye de ihtiyaç var.
Hükümetin bununla ilgili bir hazırlığı oldu mu? Olmadığı açıkça görülüyor.
Askeri dikimevleri ve bazı özel teşebbüs fabrikaları bu iş için çalışıyorlar ama üretim yetişse bile dağıtımın düzenli yapılamadığı, bu sistemle maske sıkıntısı olacağı şimdiden ortada.
Cumhurbaşkanı, 18 Mart’ta sözünü verdiği "65 yaşını geçenlere kolonya ve maske" sözünü bile aradan bir ay geçmesine rağmen tutabilmiş değil.
Ama salgın başladığında, Türkiye’nin kaç adet maskeye ihtiyaç duyabileceğini hesaplayıp, maske ihracatını durdurmayı da akıl edemediler.
Anlamsız bir megalomaniye kapılıp, yurtdışına bol keseden maske yardımı yapmaktan da geri kalmadılar.
Onun için umudunuzu Erdoğan’ın ne zaman dağıtabileceği belli olmayan bedava maskelerine bağlamayın ve evinizde kendi kullanımınız için maske yapmayı öğrenmeye çalışın derim.
AKP Genel Başkanı, "Türkiye’yi 4 sütun üzerinden yükseltme sözü" verdiğini söyledikten sonra bu 4 sütunun ne olduğunu da açıkladı: Eğitim, sağlık, adalet, emniyet!
AKP, 18 yıldır iktidarda. Ve gördüğünüz gibi Türkiye’yi yükselteceğini söyledikleri dört sütun, sütundan daha çok yere kazılmış çukur gibi duruyor!
Eğitim yerlerde sürünüyor. Türkiye’de çocuklarımıza doğru dürüst bir yabancı dil öğretemediğimiz gibi kendi dilimizi bile öğretemiyoruz. Matematik, fizik, kimyayı ise hiç sormayın. PISA testleri, eğitimin halini her yıl gözümüze sokuyor, AKP’nin derdi hâlâ bütün okulları imam hatibe dönüştürmek. Oysa geleneksel olarak AKP’ye oy verenlerin bile böyle bir talebi kalmadı.
Adalet, Diyojen olup, elimizde fenerle gezintiye çıksak, hayaletine bile rastlayamayacağımız bir kavram artık.
Önce Fethullahçılar ile el ele vererek, zaten bin tane sorunu olan adalet sistemini çökerttiler. Sonra da MHP ile el ele vererek partili bir yargı yarattılar.
Adalet sisteminde 18 yılda yarattıkları tahribatı düzeltmek için kaç 10 yıl gerekecek, kimse kestiremiyor.
Emniyete gelince: Sınırlarımız kevgir gibi, isteyen istediği yerden girip, çıkıyor. Suç işlemeyi alışkanlık haline getirmiş adi suçluları da sokaklara salıverdiler, kimse güvende değil. Polis, iktidarın adeta paramiliter gücü gibi davranıyor. Anayasa’yı hukuku, mahkeme kararlarını bile takmıyor.
Sağlık sistemini tepeden tırnağa "özelleştirmeye" yönelik politikaları ile ilgili eleştirilerimi muhafaza ederek, günün şartları nedeniyle bu konuda bir şey söylemeyeceğim.
Gördüğünüz gibi Türkiye’nin üzerinde yükseleceği 4 sütun bu durumda.
Yükselmeyi bırakın, kafa üstü yere çakılacakmışız gibi bir görüntü veriyor!
Cumhurbaşkanı’nın başlattığı "Biz bize yeteriz" kampanyasında toplanan yardımların 1,7 milyar lira civarında olduğunu gazetelerdeki haberlerden öğrendim.
Cumhurbaşkanı, bu kampanyayı 30 Mart gecesi saat 21.00 civarında başlatmıştı.
Önemli bölümü kamu kuruluşlarının bağışlarından da oluşsa, 15 günde 1 milyar 700 milyon lira toplayabilmek ciddi bir rakam.
Ama hâlâ paranın hangi amaçla, nereye harcanacağı konusunda bir bilgiye sahip değiliz.
Mesela, bu kampanya çerçevesinde dağıtılacak maskelerin finansmanı bu kampanyada toplanan parayla mı karşılanacak, genel bütçeden mi, bilmiyoruz.
Bu kampanya, bugün itibariyle Cumhuriyet tarihinin en başarılı yardım toplama kampanyası.
Ve bu başarısına layık olarak yönetilmeli.
Onun için de şeffaflık şart.
İdare, vakit geçirmeden bu paranın nasıl ve nereye kullanılacağını açıklamalı.
Kimler yararlanabilecek, daha önce genel bütçeden sosyal yardım alanlar da bu havuzdan yararlanabilecek mi, yoksa bu kampanyada toplanan para sadece salgın nedeniyle işini, gelirini kaybedenler için mi kullanılacak?
Yardımlar nakit mi aynî mi olacak? Aynî yardım olacak ise mubayaa nasıl yapılacak gibi bir çok soru yanıtlanmayı bekliyor.
15 Temmuz Şehit ve Gazileri için toplanan para hala dağıtılamadı.
Beşiktaş’taki terör saldırısında şehit ya da gazi olan polisler için toplanan paranın akıbeti de meçhul.
Bu yardım kampanyasında toplanan paraların akıbeti de aynı olmasın!
Biz, bize yeteriz güzel slogan da biz kimlerin, hangi ihtiyacına yetebildik, onu da öğrensek iyi olur.