Geçenlerde TRT’de maç ararken bir sohbet programı ile çarpıştım.
İki erkek konuşmacı vardı. Biri, gençten bir adamdı, diğerine (ve Türk halkına) meleklerin gece meleği ve gündüz meleği olarak ikiye ayrıldığını anlatıyordu. Güneş batınca nöbet değişimi oluyormuş. Bu arada kargaşa ve boşluklar meydana geldiği için “çok dikkatli” olmak gerekiyormuş.
Bir an bir komedi programına rast geldiğimi düşündüm, ama sohbetçilerin yüzünde ölümüne bir ciddiyet vardı. Kâinatın sadece kendilerinde olan sırlarını tartışıyor gibiydiler.
Hızla kanaldan uzaklaştım, ama işittiğim bu saçmalık aklımdan çıkmadı ve beni alttan alttan öfkelendirip durdu. Müslüman geçinen rejimin, böyle şarlatanların düşüncelerini yaymalarına mikrofon tutması midemi bulandırdı.
Osmanlı’da da olduğu gibi bu dönemde de dinin Kuran dışına çıkartılmış, kirletilmiş versiyonu revaçta
Söylemeye gerek yok belki, ama gene de söyleyeyim: Kuran’da, görüntü olarak nasıl oldukları dahil olmak üzere, meleklerle ilgili birçok ayrıntı var. Ama gece ve gündüz melekleri olarak ikiye ayrıldıklarına dair bir şey yok.
Eğer böyle bir görev bölümü olsaydı Tanrı, bunun insanlara duyurulmasını herhâlde TRT’deki gevezeye bırakmazdı.
Osmanlı’nın gericilerin eline düştüğü ve çağın gerisinde kaldığı yüzyıllarda da böyle martavallar söyleniyor ve dinleniyor olmalıydı.
Sultanlar çağ ile at başı gitmeyi becerememiş, imparatorluğun geriliğin yükü altında çürüyüp çökmesine izin vermişlerdi. “Kuran dininin” dejenere edilmesinde bu batışın büyük rolü vardı.
Erdoğan ve AKP döneminde de benzer bir çürüme ve olası batış yaşanıyor.
Osmanlı’da da olduğu gibi bu dönemde de dinin Kuran dışına çıkartılmış, kirletilmiş versiyonu revaçta.
Ve AKP Türkiyesi, Osmanlı günlerini hatırlatan bir biçimde çağın gerisine düşüyor.
Biz meleklerin nöbet değişimi ile uğraşırken Batı bizimle arayı açacak buluşlar ve inovasyonlar peşinde.
Yapay zeka (AI), genetik, otomotivde elektrikli ve sürücüsüz araçlara geçiş, petrolün düşüşe geçişi, enerji üretiminde güneş ve rüzgâr enerjisinin süratle artması...
Düşünce ve ifade özgürlüğünün yarattığı engin entelektüel tartışmalar...
Kadın erkek eşitliği ve cinsel özgürlük. Şeffaflık. Hesap verme zorunluğu. Yansız yargı.
Erdoğan ve AKP Türkiyesi bunların çok uzağında.
Türkiye’de dünya çapında önemi olan hiçbir çalışma yapılmıyor.
Batı’da kuluçka olan üniversiteler, Türkiye’de, kahramanca çağdaş kalmaya çalışan birkaçı hariç, birer morg.
Biz meleklerin nöbet değişimi ile uğraşırken Batı bizimle arayı açacak buluşlar ve inovasyonlar peşinde
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana neredeyse yüz yıl geçti ama “muasır medeniyet” hâlâ ufukta görünmüyor.
Ankara sorunları halletmek bir yana, sorunun ne olduğunun farkında bile değil.
Robot çağında “dindar nesil” yaratmaya para harcıyor.
Dünya bilim ve teknolojide yeni bir paradigmaya geçerken meleklerin nöbet saatini tartışıyor.
Türkiye, kaynaklarını ve insanlarını öğüte öğüte, hiçbir yere doğru ilerlemeye devam ediyor.