Grup 1982 yılında kuruldu, 1985 yılında dağıldı. Müzik hayatlarına ilk başladıkları yer, New York. Shockabilly'nin Türkçe sözlük karşılığı 'Şok Edici'.
Shockabilly'nin yaptığı müzik net ve kesin bir tanımlama ile kategorize edilemedi. Kırk yıl evvel rockabilly, avangardrock, bluesrock, folkrock, psychedelic gibi, eleştirmenlerin müzikal formasyonuna göre değişen adlandırmalar yapılmıştı. Bunların dışında bir de 'psychobilly' denildi ki, grubun bazı şarkıları için uygun düşüyor.
Shockabilly, 1984 yılında çıkardıkları üçüncü stüdyo albümü Vietnam, dünyada olup bitenlerle ilgilenen dinleyicilerine sevinç ve gurur yaşattı.Grupla aralarındaki o büyülü sevgi bağını daha da güçlendirdi. Bunu açımlamak için biraz gerilere gitme gerekiyor.
1979 yılı gelecek on yılların kaosunu adeta haber veren meşum bir yıldı. Margaret Thatcher İngiltere başbakanı oldu ve hızla icraatlarına başladı. İrlandalı aktivist Bobby Sands'ın cezaevinde arkadaşlarıyla başlattığı açlık grevindeki taleplerine karşı asla taviz vermedi ve Boby hayatını kaybetti. Azılı antikomünist ve 68 düşmanı Thatcher, IRA üyesi Sands'in 1981 senesinde açlık grevinde ölümünün müsebbibi olmaktan ve bu bağlamda yapılan eleştirilerden hiç rahatsızlık duymadı; hiç pişman olmadı.
Bütün dünya bu olanlara hayretle tanık olurken 1979 yılında Thatcher'ı çileden çıkaracak bir siyasi deprem yaşandı. Latin Amerika'nın bir küçük ülkesinde; Nikaragua'da... Aynı yılda Demir Lady ile benzer tıynete sahip, türünün nadide bir örneği ABD başkanı seçildi; Ronald Reagan. Göreve gelir gelmez de komünizme ve 68'e savaş açtı, Nikaragua'yı hedef aldı. ABD'de henüz Vietnam yenilgisinin travması atlatılamamışken intikam hıncıyla o uğursuz maharetlerini politika diye sergilemeye koyuldu.
Üyelerine Sandinista ismi verilen FSLN adlı gerilla örgütünün önderliği, halkın desteğini de arkasına alarak yaptığı devrimle ABD'nin sadık diktatörü Somoza'yı iktidardan uzaklaştırmış ve yönetimi ele almıştı. Tarihe Sandinista devrimi olarak geçen bu beklenmedik gelişme dünyayı da şaşkına çevirdi. Reagan o paranoyak öfke ve kin ile derhal Nikaragua'ya müdahale başlattı; tabii kanıksadığımız yöntemlerle. Önce eski FSLN'li Eden Pastora'yı ve etrafındakileri milyonlarca dolar karşılığında satın aldı. CIA ajanları Nikaragua'ya sızdırıldı ve bir karşı devrim cephesi oluşturulup Sandinistalara karşı iç savaş kışkırtıldı. İronik olan şudur: Eden Pastora, aslında bütün devrim mücadelesi ve süreci içerisinde Sandinista lider kadrosunun ikinci adamı idi ve kahramanlıklarıyla nam salmış, Nikaragua halkı tarafından 'Komutan Sıfır' unvanıyla onore edilmişti. İç savaş sürecinde Kontra adı verilen ve CIA güdümlü bir karşı devrim çetesi olan güruhun cinayetleri, sabotajları, tuzakları onbin Nikaragualının ölümüne neden oldu. Ama karşı devrim uzmanı CIA grubu, milyonlarca dolarlık bütçe ve en modern silahlarla donatılmış kontralar, halk ve Sandinista tarafından yenilgiye uğratıldı.
Devrim sürecinde yaşanan gerilla romantizmi, ABD kuşatmasını püskürterek kazanılan ikinci zafer, iktidarın alınışı ve sonrasında FSLN tarafından uygulamaya konulan politikalar Batı'da çok geniş yankı yarattı. Nikaragua devrimini Avrupa sol entelijansiyası 'Şairler Devrimi' adını vererek coşkuyla destekledi. Nikaragua ve Sandinistalar Türkiye'de de çok sevildi. Birikim Yayınları 1979 yılında yani devrimden hemen sonra 'Nikaragua - Bir Kıvılcım' adlı kitabı yayımladı.
İnsanlık bence çok eskilerden beri tarihsel olarak iki cenaha bölünmüş vaziyettedir. Biri egemenler, yani, Sezar cenahı, diğeri mütegallibe karşısında ezilenlerin, sömürülenlerin yer aldığı Spartaküs cenahı. Tanımlamamı somutlamak icap ederse: Thatcher, Reagan Eden Pastora ve Kontralar Sezar cenahındalar. Boby Sands, FSLN ve Sandinistalar… Tabii bir de Shockabilly Spartaküs cenahının mensuplarıdır.
Spartaküs cenahı için Vietnam savaşı ve kazanılan zafer bir gurur vesilesidir. Aynı gönenç ve onur Nikaragua – Sandinista devrimiyle de yaşanmıştır.
Shockabilly üçlüsünün Vietnam albümünde söz ve bestesi kendilerine ait olan bir şarkı yer aldı. Bu dokunaklı ve etkileyici parçanın adı Nicaragua idi. And dağlarının otantik müziklerini anımsatan davulun ritmik vuruşlarla melodiye kattığı duygu, elektro gitarın ürpertici sert solosu, solistin buğulu, melankolik sesi, söyleyiş tarzı, şarkıda anlatılan Nikaragua gerçekliğinin müzikal panoraması hissini veriyor.Bu şarkıyı ilk dinlediğimde mükemmel bulmuştum. Otuz dokuz yıl sonra hâlâ aynı kanıdayım.
İnsan bu deneysel-avangard rock grubunu yıllar sonra dinleyince de ilk zamanlardaki hissettiği duyguları yaşıyor. Yalnızca üç yıl içinde yaptıklarıyla bir kuyruklu yıldız gibi rock semalarından geçip gittiklerini ve arkalarında sadece dört stüdyo albümü bıraktıkları düşünülünce hüzün yaşanıyor.
Grup üyeleri ve seslendirdikleri enstrümanlar şunlar:
Kendi bestelerinin yanı sıra, Beatles, John Lennon, Syd Barret, T-Rex – Marc Bolan, John Lee Hooker, Simon and Garfunkel, Byrds, Jimi Hendrix, Willie Nelson coverları da yaptılar. Çok da başarılı oldular.
Davul ve elektro gitarın blues, psychedelic, folk alt yapısı üzerindeki sarsıcı akorları, deneysel ataklar, vokalin bazen öfkeli, şizofrenik ve halüsinasyonik çığlıkları bazen de adeta bir masal anlatır gibi sakinliği, dinginliği grubun şoke edici alamet-i farikası oldu.
Shockabilly'nin müziğinin terkibinde Doors, T-Rex, Beatles, Led Zeppelin, Pink Floyd, John Lennon, Bob Dylan, John Lee Hooker farklı dozajlarda içerimlenmiş. Ama buna sentez diyemeyiz. Bir mirasın tamamen özümsenerek oluşturulan füzyonla özgünleşmenin yaratılması, demek daha uygun düşüyor.
Eleştirmenler, Shockabilly için, kesinlikle benzersizler, değerlendirmesini yapmışlardı. Geçen upuzun yıllar gösterdi ki bir benzerleri hiç olmadı. Vietnam zaferi ve Nikaragua devrimi gibi Shockabilly'de geçmişin sisleri arasında ancak arayanın bulabileceği bir define olarak kaldı. Son kırk yılı o zaferin, o devrimin ve o müziğin özlemi ve yinelenmesi beklentisiyle geçirdik. Oysa biliyorduk ki 'Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz.' Uzun seneler devam eden kaosun yaşattığı kaybedenlerin melankolisi, Vietnam zaferinin ve Nikaragua devriminin gururuyla ve bir de Shockabilly'nin müziği ile savuşturuldu.
Asıllarına neredeyse hiç benzemeyen coverları ve "How can you kill me, i'm allready" - "Beni nasıl öldürebilirsin, ben zaten ölüyüm" gibi şarkılarıyla insanı tuhaf alemlere götüren üçlünün stüdyo albümlerinin kapak görselleri ve çıkış tarihleri aşağıda. Shockabilly'nin hiçbir albümü Türkiye'de çıkmadı, raflarında farklı türleri bulunduran müzik marketlerde de bulundurulmadı. Muhtemelen bilinmediğinden ve soran olmadığındandır. Ama bu yazıdan sonra Shockabilly merak edilirse YouTube'da dinlenebilir.