31 Aralık 1972… Bir uçak Nikaragua'nın Managua şehrine gitmek için hazırlanıyor. İçinde gönüllüler ve yardım malzemeleri var. Gönüllülerin amacı, gittikleri yerdeki acıları hafifletebilmek. Oradakilerin dertlerine derman olabilmek. Olduğu kadar… Çünkü yaşanan trajedi, etkileri kolay kolay silinebilecek cinsten değil…
Managua'da yeryüzü insanları gafil avlamış; evleri, yolları yıkıp geçmişti. Belki bir dakika bile sürmemişti her şeyi ters yüz eden bu sarsıntı. Sonrası ise hayatta kalma mücadelesi, elem ve keder… Acıları dindirmek pek mümkün olmayabilir ama kalanların hayata tutunabilmesi için belki bir şeyler yapılabilir.
Ünlü beyzbol oyuncusu Roberto Clemente'nin de niyeti tam olarak buydu. İnsanlara yardım elini uzatmak için uçak dolusu malzemeler göndermiş, hatta kendisi de yola koyulmuştu.
Bir yılbaşı arifesinde, Managua'ya doğru…
Yedi çocuktan en küçüğü… Porto Riko'nun Barrio San Anton şehrinde doğan Roberto'nun hayata adım atarken bile etrafı kalabalıktı. Büyüdüğünde beyzbol sahalarını dolduran seyircilerin önünde yabancılık çekmemesinin sebebi belki de buydu. Babası, belediyede görevli bir işçi başıydı. Şeker kamışı tarlalarından sorumluydu. Hasattan, mahsullerin satışına her aşamada çalışıyordu. Ama yine de kıt kanaat geçiniyorlardı. Bu nedenle, Roberto da küçük yaşlardan itibaren elini taşın altına sokmak zorunda kalıyordu. Tarlada çalışıp ürün topluyor, sonra da ürünlerin kamyonlara yüklenmesinde yardım ediyordu.
Roberto, okul yıllarındayken atletizmde büyük umutlar vaat ediyordu. Ancak onun gönlünde beyzbol vardı. Zaten yetenekleri de beyzbola gayet elverişliydi. Julio Vizcarrondo Coronado Lisesi'ne başladığı sene dikkatleri çekmişti. 16 yaşına geldiğindeyse Porto Riko amatör liginde oynamaya başlamıştı. İki yıl sonra ise profesyonel olarak beyzbol sahalarına adım atacaktı. 1952-1954 yılları arasında Porto Riko'da oynarken ABD'nin Brooklyn Dodgers takımın ilgisini çekmiş ve bir sözleşme imzalamıştı. Ardından ise Dodgers'ın alt lig takımlarından Montreal Royals'da oynamaya başladı. Ancak onu gözüne kestiren başka bir takım daha vardı: Pittsburgh Pirates.
Pirates, Roberto'yu Porto Riko günlerinden beri takip ediyordu. 1954'ün Kasım ayında yapılacak olan seçmelerle de Roberto'yu takımlarına katmak niyetindeydiler. Hatta Pirates antrenörü Clyde Sukeforth, Royals'ın maçlarına gidip Roberto'yu izliyordu. Bir maçın ardından Royals'ın antrenörüne gidip Roberto'yu kastederek şöyle diyecekti:
"Bizim çocuğa iyi bak, sakatlanmasına izin verme!"
Roberto, 1955'te girdiği Pirates kulübünün kapısından bir daha dışarı çıkmadı. Kariyerinin tamamını Pittsburgh'da geçirmesine rağmen ilk zamanlarda büyük zorluklar yaşadığı bir gerçek. Fakat bu durum Roberto'nun uyum sorunundan ziyade beyzbol dünyasındaki ayrımcılıktan ileri geliyordu.
Roberto, siyahi bir Latin Amerikalı olması nedeniyle henüz ırk bariyerinin tam anlamıyla etkisini yitirmediği dönemin sıkıntılarıyla yüzleşiyordu. Gazeteler onun aksanıyla dalga geçiyor, yanlış söylediği kelimeleri ya da yanlış kurduğu cümleleri sayfalarına taşırken mübalağadan kaçınmıyorlardı. Roberto bu yayınlardan rahatsızlık duysa da gereken cevabı sahada verecekti.
"Şuna kesinlikle inanıyorum: Tanrı benim beyzbol oynamamı istiyor. Ben beyzbolcu olmak için doğdum."
Roberto'nun bu sözlerinin gerçeklik payı olabilir. MLB'de geçirdiği 18 yıl buna dair emareler gösteriyor. Pirates formasıyla biri 1960'ta diğeri 1971'de olmak üzere iki kez şampiyonluk yaşadı. 1971'deki finalde en değerli oyuncu ödülünün de sahibi olmuştu. Kariyeri boyunca tam 15 kez All-Star takımına seçildi. Belki Pittsburgh gibi görece küçük bir şehirde olması nedeniyle çok fazla göz önünde olmadı ve bunun eksikliğini de yaşadı ancak o bu oyunun gelmiş geçmiş en iyilerinden biriydi. Aynı zamanda en iyi kalplilerinden de…
"Roberto Clemente hem müthiş bir oyuncu hem de harika bir insandı. Çocukları da çok severdi. Oyuncular benim gibi kulüpte çalışan çocuklara, "Hey sen! Hey çocuk! Şunu yap! Bunu götür!" şeklinde hitap ederlerdi. Ama Clemente, her zaman bize ismimizle hitap ederdi. Herkesten önce kulübe gelirdi. Sessiz sakindi. Alçak gönüllüydü. Bize davranış şeklinden ne kadar iyi yürekli biri olduğu anlaşılıyordu."
Görüldüğü üzere, altmışlı yıllarda kulüpte sopa taşıyan çocuklardan biri olan Woody Hanson'un hatıralarında özel bir yeri var Roberto'nun. Ondan bahseden herkes ağız birliği etmişçesine aynı şeyi söylüyor: O, iyi yürekli bir insandı. 1972'nin Aralık ayında Nikaragua'nın Managua şehrindeki depremin ardından da iyi yüreği bir kez daha kendini gösterecekti.
Depremin ardından hemen bölgeyi ziyaret etti. Sonra da Porto Riko'ya dönüp vakit kaybetmeden yardım malzemeleriyle dolu uçaklar organize etmeye başladı. Fakat bir sorun vardı. Nikaragua'ya giden ilk üç uçaktaki malzemeler depremzedelere ulaştırılmamıştı. Roberto, duruma el koymaya karar verdi. Dördüncü uçakla birlikte o da gidecekti.
Yılbaşı arifesinde, Managua'ya…
Planlanan yolculuk sık sık arızalanan kargo tipi bir uçakla yapılacaktı. Dahası uçakta yeterli personel yoktu ve kapasitesinin üzerinde yükü vardı. Bu haliyle kanatlı bir ölüm makinesinden farksızdı. Kalkıştan kısa bir süre sonra ise motor arızası nedeniyle Atlantik Okyanusu'na düşecekti. İyiler yine erken ölecekti…
1991 yılında, bir çöp konteynırında fotoğraf negatifleri bulundu. Daha sonra Clemente Müzesi tarafından satın alınan bu negatiflerde Roberto, bir beyzbol topunu yakalarken görülüyor. Fakat fotoğrafın başka bir detayı daha var. Clemente'nin arkasındaki bulutlar sanki birer melek kanadına dönüşüyor. Belki de bize Roberto'nun aslında nereye gittiğini işaret ediyor…