Sana son mektubumda internetten epeydir araştırdığım bir konuda, Türk ve...
Sevgili Hakan, Sana son mektubumda internetten epeydir araştırdığım bir konuda, Türk ve Rus kadınlarının karşılaştırılması hakkında neler yazıldığını, kendi yorumumu katmadan aktarmıştım. Şimdi birkaç alıntı daha yaparak konuyu tamamlayalım. Önce ilginç bir yorumdan geniş bir bölüm aktarayım:“Rus kadınları eğitimli deniyor. Evet eğitimliler. Ama erkekleri de eğitimli, bu hiç dile getirilmiyor nedense. Çünkü, devlet el atmıştı eski rejimde eğitim işine. Bundan sonra ne olacak, hep beraber göreceğiz. Ama bu eğitimin diploması ‘nedense’ pek çok ülkede (bizimki de dahil) geçersiz. Bu nedenledir ki pek çoğu ülkemizde (maalesef) ya revülerde, ya da ‘o, tarihin en eski mesleğinde’ boy göstermekteler.
Ülkemizde ise eğitim düzeyi son derece düşük. Kız çocuklarının okutulması gereksiz görülüyor. Kaç kişinin evine ciddi bir günlük gazete giriyor, sorarım size? En basitinden teknoloji, mesela bilgisayar, ‘en çok hangi amaçla kullanılıyor’? Teknolojiden çok, onun ‘eğlencelerinden yararlanma’ eğiliminde değil mi çoğu insanımız? Kadın veya erkek diye ayırmadan... İnsan olarak ele alırsak eğer, - ki bizim ülkemizde nedense bu ayırımcılık inanılmaz boyutlardadır - toplumsal baskılar hayatımızı yönlendirmez mi hep?İki ülke kadınını kıyaslayan bazı erkeklerimize ‘önce - özellikle ülkelerindeki - kadına, bakış açılarını, beklentilerini sorgulamalarını’ öneririm. Evlenirken eli erkek eline değmemiş eş isteyen ve her şeyi kendileri öğreten (!) erkeklerimizin...” * * * Birbirinden farklı iki görüşle devam edelim: “Türk kızları eleştiriye gelemez. Kötü bir şey söylediğiniz zaman ‘Git daha iyisini bul’ der. Rus kızları ise eleştiriyi dinler ve acaba yanlış bir şey mi yapıyorum diye düşünür. Bir Rus kızına Türk kızını göstererek ‘Bak ne kadar güzel bir hanım, değil mi?’ dediğinizde, gerçekten bakar ‘Evet, gözleri çok güzelmiş’ gibi bir özgüven dolu cevap verir. Ancak bir Türk kızına Rus kızını göstererek ‘Bak ne kadar güzel, değil mi?’ deyince ‘Git onunla gez o zaman, ne geziyorsun yanımda, ayrıca bunlar gecelik 100 dolar’ gibi bir cevap verir.” “Son zamanlarda kocaların hemen hemen hepsi Rus kadınların peşinde. Onları zor zapt ediyoruz. Özellikle çalışmayan kadınlarımız bu konuda çok mağdur durumda. Evlilikleri pamuk ipliğine bağlı. Kocalar, boşanıp genç Rus kadınlarıyla evlenince de onların maymunları oluyorlar. Çünkü Rus kadınlar, çilekeş Türk kadınları gibi değiller. İyi günde kötü günde onların yanında değiller. Sürekli, 'daha zenginini bulabilir miyim?' diye arayış içindeler.” * * * Türkiye’den bir forum sayfasında, Rusya’ya ve kadınlarına yönelik beklenmedik bir tarihsel analizde bakın neler yazıyor: “İkinci Dünya Savaşı ve iç savaşlarda kaybedilen onca erkek, Rusya’da erkek nüfusunda ciddi azalmalara neden olmuştur. Tabii insanın elindekinin kıymetini bilmemesi sebebiyle Rus erkekleri ciddi oranda hatun fazlalığı yüzünden gereken değeri vermemiştir Rus hatunlarına. Bunun sonucu olarak Rus kızları arasında kıyasıya bir rekabet baş göstermiştir. Kendine bakımından tutun da, güzel sanatlarından, her türlü sporuna kadar kendini geliştirme çabası içerisindedirler.” The Economist dergisi, Türkiye ile Rusya arasındaki enerji anlaşmalarını değerlendirirken birdenbire “bizim konumuz”a giriveriyor: “Her yıl milyonlarca Rus turisti Türk sahillerine akıyor. Antalya’da birçoğu Türk ile evli kadınlar olmak üzere 15 bin Rus yaşıyor, Rusça gazete yayımlanıyor ve Ortodoks kilisesi talep ediliyor. Türkiye’deki ‘Rus hayat kadınları’ ile ilgili ‘Balalayka’ filmini yöneten
Ali Özgentürk ‘Rus kadınları, aşık Türk erkekleri eğitti’ ifadesini kullanıyor.” * * * Bu konularda teoriyle uğraşmaktansa pratik öğütler verme misyonunu üstlenenler de var:
“Bir Rus’la tanışabilmeniz için Antalya’ya kadar gidip discoların önünde sabahlamanıza gerek yok. (...) bir site var. Üyelerin resimlerini görebiliyor ve ona göre beğendiğiniz kişi ile sohbet edebiliyorsunuz. Biraz konuştuktan sonra baktınız kafanız uyuşuyor, arkadaşlık teklifi yolluyorsunuz ve hoooop... Üye olduğunuz ilk birkaç gün bilgisayarın başından kalkamıyorsunuz.” (Bu arada uluslararası ve Rus sosyal paylaşım sitelerinde bir gezinirseniz neredeyse her bir güzel Rus kadının anketinde birçok Türk delikanlısının fotoğraf ve mektuplarından izler bulabilirsiniz. Kadınların kimisi onlarla mektuplaşır, kimisi sanal ortamda arkadaş olmakta ya da en azından sadece arkadaşlık başvurusunu onaylamakta mahsur görmez, cinsel içerikli iletilerden rahatsız olan bazılarıysa bu konuyu bir şikayet halinde bazen kendi sayfasına bazen de Rus medyasına yansıtır.) * * * Bir sitede “Rus ve Ukraynalı bir kadınla evlenen Türk erkeği” başlığıyla açılan bölüme gelen yorumlardan birkaçı: “İşinin hayli zor olduğunu düşündüğüm Türk erkeği. Malumunuz olduğu üzere, arkadaş toplantılarında, dost sohbetlerinde, ailece gerçekleştirilen ziyaretlerde; nerede laf Ruslar’a, Rusya'ya, Ukrayna'ya, Moldova'ya falan gelse, hemen herkesin, bilhassa erkeklerin suratında pis bir sırıtma hasıl olur. Düşününüz, bir Rus ya da Ukraynalı kadın ile evlenmişsiniz ve bir mekâna gidiyorsunuz, hanımınızı da ortamdaki insanlara tanıştırmak lazım geliyor. Siz anlıyorsunuz, adamların kafasından o an içinde geçen milyonlarca şeyi. Biliyorsunuz o adamlar topluluğunun geçmişte içinde bulundukları ortamlarda dinlediklerini. Rus, Ukrayna ve Moldova kadınlarının başrol oynadıkları filmleri. Düşünün o an içerisinde bulunacağınız psikolojik atmosferi.”“Eğer eşi gayet sarışın ve renkli gözlü, yani bire bir ‘Rus’ ise ve Türkiye'de Antalya dışında bir yerde yaşamaya çalışırlarsa, muhtemelen 2 ay içinde katil olacak erkektir. Zira yurdumuzdaki Ruslar’a bakış açısı sabittir ve muhtemelen de değişmesi imkânsızdır.” “Soyumuzun güzelleşmesi için adım atan, ülkesini seven vatan evladıdır.” * * * Ve bir “uzman” yorumu: “Türk erkekleri, sözünü geçirebilecekleri güzel kadınlarla evlenmek istiyor. Bu gücü de Rus kadınlarda buluyor. Rus kadınlara rahat bir yaşam sunup, bunun karşılığında da sözlerini geçiriyorlar. Yani karşılıklı bir çıkar ilişkisi söz konusu. Bunu Batılı bir kadında gerçekleştiremezler. Çünkü Batılı kadınların ekonomik durumu iyi.” Yorumlar, görüşler, eleştiriler, kıyaslamalar, irili-ufaklı yargılar, yüceltmeler, kınamalar sürüp gidiyor... Ben geçen sefer de şimdi de bilerek alıntıları kimden yazdığımı belirtmedim (ancak istenirse internetten bunları bulmak çok kolay). Düzeyli ve de - bol miktarda - düzeysiz analizden bir bölümü tanınmış isimlere ait (hem geçen hafta hem de bu hafta verdiğim örnekler arasında böyle “ilginç” yorumlar vardı). Örneğin, tanınmış bir ekonomist, köşe yazarı, profesör, Rusya’da 500 bin hayat kadını olduğunu “saptadıktan” sonra, bunun yüzde 10’unun Türkiye’de olduğunu “bildirip” her birinin ayda ortalama 1000 doları memleketine göndermesi hesabı üzerinden “ayda 50 milyon dolar, yılda 600 milyon dolar Nataşalar’a ödüyoruz” diyebiliyor. Daha beter yorumlar da yok değil. Geçen hafta yaptığım alıntılara olumlu ve olumsuz çeşitli tepkiler geldi. Destekleyenler de vardı, kızanlar da. Ama şunu hatırlatayım, ben bu mektupların yayımlanması kararı alırken elimden geldiğince Türkiye’de yaşayan bir yabancının burada olup bitenlere ayna tutması, bazen de kendi ülkesiyle kıyaslaması gibi basit bir amaç belirlemiştim. Aynadan yansıyana kızmak yerine, gerçeklere bakıp onlar üzerinde düşünmek daha doğru olmaz mı? Gerçeklerin kızgınlık değil, huzur verdiği bir gelecek dileğiyle. Nataşa