Diyarbakır
Bu referandum sürecinde her türlü rezilliği gördük. Evet propagandası, kampanyaları, bez dövizleri, pankartları iktidar eliyle tüm ülkeyi sarıp sarmalamışken, HAYIR diyenler gözaltına alındı, darp edildi, işten atıldılar. “Hain”, “terörist”, “darbeci” ilan edildiler. Yalan, iftira, tehditler dolu bir “Evet” kampanyası yürüttü iktidar. Yandaş medya, TV kanalları, gazeteler, yandaş sivil toplum örgütleri, oda ve borsaların, rektörlerin çoğunluğu iktidara çalıştı. Ellerindeki tüm bu fütursuz güç ve yaptıkları baskılara rağmen yine de HAYIR çok güçlü, ve bunu anlamakta zorlanıyorlar.
O zaman onlara kısaca anlatalım, neden HAYIR diyoruz:
Neden HAYIR diyoruz?
Bir kişi, bir parti ya da bir zümrenin egemenliği kabul etmiyoruz!
Kanunların, tüzüklerin, şehirlerin, bütçenin, adaletin, evimizin anahtarının tek bir kişiye devredilmesini istemiyoruz!
Özgür olunmayan bir ortamda anayasa değişikliği yapılmasını uygun görmüyoruz!
Denetlenemez bir iktidar istemiyoruz!
Zaten olmayan adalet daha da kötüleşsin, tek bir kişinin insafına kalsın istemiyoruz!
Yargı, yasama ve yürütmenin elinde toplandığı bir devlet başkanı istemiyoruz!
Uyguladığınız zulmü kabul etmiyoruz! Yüz binlerce insan yargısız olarak cezaevine atıldı, on binlerce insan sorgusuz sualsiz olarak işten atıldı, onlarca insan bu zulme dayanamayıp intihar etti. Bunları onaylamıyoruz!
Binlerce sivil toplum örgütünün kapatılmasını, basın medya kuruluşlarının üzerindeki baskıyı kınıyoruz! Gazetecilerin cezaevinde olmasını kabul etmiyoruz!
Üniversitelerimizin içinin boşaltılmasını reddediyoruz! KHK’lar ile işten attığınız hocalarımızın yanında olduğumuzu duyuruyoruz!
“Çocuk istismarcısı, hırsız, terörist” laflarınızı kabul etmiyoruz, iade ediyoruz!
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, partisi ve hükümet üyelerinin kullandığı dil ve üslup insanlar arasında nefret yaratıyor. Bu üslubu toplumun geleceği açısından tehlikeli buluyoruz. Cumhurbaşkanı sigara içenden haz etmiyor, “affedersiniz Ermeni” diyor, LGBT’lere etmediği hakareti bırakmıyor, kadın bedenini diline doluyor. Neyi yapıp yapmamamız; neyi sevip, neden nefret etmemize bile karar vermeye çalışıyor. Üstelik bu kararlar, gün ve gün çıkarlarına ve ruh haline göre değişebiliyor. Bugün Rusya’yı sevin, yarın Amerika’yı… şeklinde olabiliyor.
Bedenimizden, evimizden, ailemizden, kararlarımızdan, zevklerimizden elinizi çekin istiyoruz! Size êdî bes ê diyoruz!
Bir Kürt olarak “hayır” nedenlerim daha fazla…
Bir Kürt olarak “hayır” nedenlerim çok daha fazla:
Şehirlerimiz yıkılıp yakıldı. Cenazeler aylarca yerlerde bırakıldı. Mezarlıklarımıza bile saygı gösterilmedi. Dağlarımız, ormanlarımız yakıldı. Biz size niye EVET diyelim!
10 yaşında, bir buzlukta bekletilen Cemile varken gözümüzün önünde…
1 hafta cenazesi yerde kalan Taybet Ana varken…
3 aylıkken öldürülen Miray bebek varken…
Rozerin, Tahir Abi, Memo, Mehmet Tunç, Rohat, Helin varken, niye EVET diyelim!
Evsiz kalan yüz binlerce insanımız, ölen binlerce evladımız, moloza dönüştürülen şehirlerimiz varken niye EVET diyelim!
Cizre’de insanlar yakılmışken, onca insanın yakıldığı bodrumların üzerine “aşk bodrumda yaşanır” yazılmışken, hâlâ teşhis edilemeyen cenazeler varken, niye EVET diyelim!
Yatak odalarımıza kadar girilip, duvarlarımız ırkçı, faşist, cinsiyetçi sloganlarla doldurulmuşken, burada yazamayacağım kadar her türlü rezillik sergilenmişken, niye EVET diyelim!
Sınırda öldürülen onlarca gencimiz, “öfkeli çocuklar” dediğiniz, politikalarınızla desteklediğiniz İŞİD canileri tarafından katledilen on binlerce insan, pazarlarda satılan binlerce Ezidi kadın varken, niye EVET diyelim! Sınırı kapatıldığı için Kobane’de ölen binlerce evladımız varken, biz size niye EVET diyelim!
13 milletvekilimiz, 85 belediye başkanımız zindanda. Tüm kentlerimize kayyumlar atandı. On binlerce asker ve özel timlerle şehirlerimizde ablukaya alındı. Dilimiz, kültürümüzle ilgili kurumlar yasaklandı. Kamulaştırılma adı altında şehirlerimiz gasp edildi. Şehirlerimizde, köylerimizde hâlâ sokağa çıkma yasakları devam ediyorken, Kürtler size niye EVET desinler!
Vatandaşlık haklarımızın her veçhesi gasp edilmiş durumda.
Seçtiğimiz vekiller içeride. Seçtiğimiz belediye başkanları içeride. Yerlerine kayyum atandı. Toplumsal yaşamın vazgeçilmezi olan sivil toplum kuruluşlarımız kapatıldı. Şehirlerimizin her tarafı özel tim, polis, askerle donatıldı. Tek bir toplantı düzenlememiz bile yasak. Şehirlerimize, evlerimize kamulaştırılma adı altında el konuldu. Tüm siyasi ve toplumsal yaşamımız kısıtlanmış durumda.
İşte bu nedenlerle, ben, bir “terörist” olarak, “hain” olarak bu politikaları yürütenlere HAYIR diyorum!
NA! NA! NA!