Putin’in Ukrayna’ya yaptıklarını doğrulayacak hiç bir hukuki, ahlaki, meşru gerekçe yoktur.
Neymiş? Ukrayna aslında Rusya’ymış. SSCB zamanında bile Ukrayna ayrı bir BM üyesiydi. Ukrayna tarih içine ayrı bir ülke olarak oluşmuş, ne yapalım! Bugün bağımsız egemen bir ülke; sınırları, uluslararası hukuk çok açık, o rıza göstermeden, durup dururken, sırf bir komşusu istedi diye değiştirilemez.
Neymiş? Ukrayna’da yaşayan Ruslar zulüm görüyormuş. Çok tehlikeli bir bahane. O zaman zulüm durumu görülürse biz de gidip Batı Trakya’yı işgal edelim (!). Yunanlılar da Gökçeada’yı, Bozcaada’yı özerklik uygulanmıyor diye işgal etsin (!). Irak Kürdistan’ı da Türkiye’deki kardeşlerini kurtarmaya çalışsın (!). Böyle bir zihniyet olabilir mi? Böyle bir zihniyet, Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’ı işgalini doğru bulacak marazi bir zihniyettir. Ülkelerin, komşu ülkelerde kendi çoğunluklarının uzantısı olarak gördükleri etnik grupları kurtarma operasyonlarına kalkışması dünyayı alt üst eder. Ne çare! Putin, “Ben yaparım” diyor, “çünkü kuvvetliyim”. Hayır, uluslararası hukuka göre yapamazsın! Ukrayna’daki Rus ulusal azınlığıyla ilgili sorunlar varsa, uluslararası hukukta ve kuruluşlarda bu sorunları ele almanın da türlü yolları vardır. Avrupa’da her iki ülkenin de üye olduğu AGİT, Avrupa Konseyi gibi kuruluşlar vardır. O yolları kullanmalısın.
Neymiş? NATO genişlemesi durmalıymış. Avrupa’da bir güvenlik boşluğu bulunduğu doğrudur. Ne ki, Rusya AKKA’dan (Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşması) çekilmekle o güvenlik boşluğunun doğmasına yol açmıştır. Avrupa’da yeni güvenlik antlaşması gereklidir elbette. Yeni bir nükleer anlaşma da gereklidir. Ayrıca NATO ile Rusya, AB ile Rusya arasındaki anlaşmaların da geliştirilerek hayata geçirilmesi gereklidir. Ancak bunları, ölüme, yıkıma yol açan kaba güce başvurarak sağlamaya çalışmak ilkelliktir. Üstelik, taktik olarak çok yanlıştır. Bundan böyle Putin, karşısında daha tutarlı, bütünlüklü bir Batı, bir NATO ve bir AB bulacaktır. Putin Batı’yı birleştiriyor, biz dahil (Osmanlı'nın Avrupa Uyumu’na üye yapılmasına yol açan Kırım Savaşı aklınıza gelmiyor mu?). Putin Batı’yı korkutacağını sandı, ama ilk işaretler öyle görünmüyor. Ya, örneğin bir Finlandiya NATO’ya üye olursa ne olacak? AB ile NATO işbirliği bütünleşmeye yakın hale gelirse ne olacak? Putin bu tür gelişmeleri nasıl önleyebilir acaba?
Rusya büyük bir ülkedir. Büyük bir tarihi ve kültürü vardır. Avrupalıdır. Avrupa Konseyi’ne üye olmuş bir Rusya’ya Putin’in verdiği görüntü yakışmıyor. Rusya buysa, çok yazık, ama asıl Rusya bu değil, olmamalı. 1917 devrimini yapanlar bunlar değil, bunlar kapitalist. Putin’in, gelişmeler daha da dramatik boyutlar kazanmadan, bir an önce diplomasi yoluna dönmesi gerekir, yoksa Avrupa tarihine olumsuz bir isim olarak geçecektir.
Putin Batı’yı tehdit olarak görüyor, ama her nedense kapitalizmi bir tehdit olarak görmüyor, ülkesinde vahşi kapitalizm hüküm sürüyor. Bence Putin Batı’dan gelmesi olası demokrasiyi tehdit olarak görüyor. Demokrasi Rusya’ya gelirse iktidarını sürdüremeyeceğini biliyor.
Bizim basın - yayını pek izlemiyorum ama kimilerin Rusya’yı, Çin’i desteklediklerini hayretle görüyorum. Neymiş? Bu iki ülke ABD emperyalizmine karşıymış! Rusya da, Çin de kapitalisttir. ABD emperyalisttir, doğru! Çin de yeni emperyalisttir. Rusya o ekonomik güce, nüfuza sahip olamadığı için emperyalistten çok emperyaldir. İnsan haklarına, hukuk devletine, demokrasiye inanan bir kişi, emperyal Rusya’yı ve sosyal kredi sisteminin mucidi distopik Çin’i nasıl benimseyebilir? Gerçek bir solcu bu ülkelerde hüküm süren rejimleri desteklemez. Solcu için önemli olan şu ya da bu ülkeden yana olmak değil ilkelerdir. Solcunun derdi şu ya da bu ülke değil, kapitalizmin dönüştürülmesi, aşılmasıdır.
Benim kuşağımdan birçok kişi gibi ben de yüzlerce kez “Kahrolsun emperyalizm!” diye slogan attım. Bugünün koşulları bu slogana yenilerinin eklenmesini gerektiriyor. Şunu deneyebiliriz:
Kahrolsun eski ve yeni emperyalistler!
Kahrolsun emperyaller!
Yaşasın insan hakları!
Yaşasın hukuk devleti!
Yaşasın demokrasi!
Yaşasın bağımsızlık!
Unutuluyor: Yunanistan Batı Anadolu’yu işgal ettiği zaman temel bahanesi o bölgede yaşayan Rum nüfusu kurtarmak, toprağıyla kendine katmak idi.
Unutmayalım! “Bağımsızlık ya da ölüm” diyenler kurdu Türkiye Cumhuriyeti’ni.