Filmlerde Hz. Muhammed'in suretinin görünmesinin onu putlaştırabileceği düşüncesiyle bedenini tasvir eden en ufak bir görüntüye karşı bile büyük tepki gösteren Müslümanların durumu önemli, konu mezhep çatışmalarına, dini hassasiyetlere, olaylara neden oluyor, bu nedenle biraz daha ayrıntılı tahlil etmek gerekiyor.
Aslında günümüzde peygamberimiz kutsallaştırıldığından dolayı sureti tartışma konusu oluyor. Yüzü gösterilirse Müslümanların onu putlaştıracağını sanan Müslüman muhayyilesi, konuyu büyük problem yapıyor. Halbuki günümüzde peygamberin yüzü belli değilken bile o insanüstü bir varlık olarak görülüyor.
Mesele, yüzü, bedeni belli olsa da olmasa da peygamberi sadece kul ve elçi olarak bilmekle alakalıdır. Peygamber yaşarken Müslümanlar nasıl ki onun yüzünü bildiği halde putlaştırmamışsa, şimdi de yüzü bilinse bile putlaştırma tehlikesinin olmayacağı bir zemini oluşturabilmektir.
Evet, günümüz İslam dünyası yüzü belli olan Hz. Muhammed'i, Hz. İsa gibi yüceleştirebilir ama bunun olması için yüzünün görünmesine gerek yok, zira hali hazırdaki durum zaten buna elverişli bir zemin sunmaktadır.
Hz. Muhammed öldüğü anda herkes şaşkındı, Hz. Ömer ona olan sevgisinden ve İslam'ın zarar göreceği endişesinden dolayı "o ölmedi, öldü diyenin boynunu vururum" diyordu. Hz. Ebu Bekir ise cenaze evine gelmiş ve ortamın vehametini görüp, yüzündeki örtüyü kaldırıp onun öldüğünü görmüş “Ölümün de hayatın gibi temiz ve lâtif, yâ Resûlallah!" diyerek orada tüm duygulu insanlara mantıklı bir hatırlatma yapmıştı. Sonra “Kim ki Muhammed’e (a.s.m.) tapıyorsa, bilsin ki Muhammed (a.s.m.) ölmüştür. Kim ki Allah’a ibadet ve kulluk ediyorsa, bilsin ki Allah, Hayy’dır, ölümsüzdür.”dedi, konu kapanmıştı. Çok sevmesine rağmen kimse ölümünden sonra onun resmini yapma ihtiyacı hissetmemişti. Çünkü onlar peygamberin hayatında onlara kendisini aşırı yüceltmemesi yönünde vurgular yaptığını hatırlıyorlardı. Peygamber, mütevazı bir insan olarak hiçbir zaman büyüklenmedi, bir topluluğa girdiğinde kenarda bulduğu boş bir yere oturdu. O kendisine dünyevi işler konusunda itiraz ve teklifte bulunana icabet etmişti hep. O kendisinin ilahlaştırılmasının önünü kesmişti. Yüceltme yönelişi, o yaşarken gerçekliği yaşayanların, öldükten sonra hayallerinde onu yüceltme ihtiyacı hissetmelerindendir. İnsanüstü bir peygamber, ulaşılamaz bir örnek gibi algılandığından dolayı aslında kul ve elçi imajına zarar vermektedir.
İnsan üstü gördükleri bir varlığın insan sınıfına indirilmesine geleneksel İslami kesimler tepki gösteriyor. Çağrı filmi çıktığında ABD ve Batıdaki tepkiler, protestolar yüzünden Türkiye'de 2 yıl gecikmeli gösterime girmişti, aynı durum yine yaşanıyor. Hz. Hamza'nın yüzünü tasviri kabul edilemez buluyorlardı. Mecidi'nin filmine tepkiler o denli abartıldı ki birileri birtakım makamlara yönelik "film gösterimi iptal edilsin" imza kampanyası başlatmış. Bu, inanılmaz bir tavır ve geleneksel kesimlerde yüksek kabul görüyor. Bu mesele, sadece filmle ilgili bir sorun değil, İslam alemindeki özgür düşünceye, akletmeye yönelik reaksiyonun, geleneksel büyük problemin yansımasıdır. Bir kısım Müslüman bu yaptığıyla ayağına sıkıyor adeta. İhtiyacı olan eleştirel düşünce ortamının oluşmasının kıyısına bile yaklaşılmasını engellemeye çalışıyor. "Hz. Muhammed, Allah'ın elçisi" filminden uzak durulmasını tavsiye eden ünlü bir hocaefendiyi dinledim.
Batının oluşturduğu sinema endüstrisi yoluyla peygamberimizin anlatılmasına tümden karşıymış. Biz "Çağrı'dan sonra onu aşacak ikinci bir film olmadı" vb. diye hayıflanırken birileri ne düşünüyormuş..! Ortaçağ Hristiyan toplumunda paratoner kullanımı tartışma konusuydu. Kiliselerdeki kullanımının dinen caiz olmadığını düşünen din adamları bu fikirlerinden kısa sürede vazgeçti. Zira eğlence merkezleri, barlara konulan paratonerlere karşın kiliselere daha çok yıldırım düşüyordu. İslam dünyası Hristiyan aleminde yaşananların aynısını yaşamak zorunda mı? Halimize yanmayalım, halimizi elimizle oluşturan biziz. Müslüman dünya tartışılan bu film konusu vesilesiyle ufkunu daraltanlardan kurtulmalıdır. Hz. İsa gibi heykeli yapılmasının büyük tehlike gibi görünmesini dert edip sadece somut planda heykelinin yapılmamasıyla mutlu olup, suretinin ortaya çıkmasından çok rahatsız olmak yerine, asıl marifetin somuttan soyuta geçebilme becerisi olduğunu bir anlasak... Tarih boyunca çeşitli yer ve zamanlarda rastlanan Hz. Muhammed resimlerinin somut putlaştırma aracı olmadığını da biliyoruz.
Filmi seyretmediği halde duyduklarıyla hakkında makale yazanlar, "hiçbir güç bana bu filmi seyrettiremez" diyenler, günümüz Müslüman dünyası için üzücü örneklerdir. İnsanoğlu gerçeğe karşı kafasını kuma gömen devekuşu gibi olmak yerine, zor görmesine rağmen seslerle yönünü bulma azminde olan yarasa gibi olmaya çalışsa daha iyi değil mi?