D_Masthead_970x250
Futbolu seven insanlar olarak Bülent Ortaçgil dinlememeyi nasıl başarıyorsunuz?

Havalar çok sıcak seyrediyor. Günde bir damacana ter döküyoruz. Sigarayı bile zor içiyorum bu aralar. Serinlemek için Premier Lig'in başlamasını bekliyorum.  Bu kez Steven Gerrard yok. Bu kez nasıl olacak bilmiyorum.  Bir elimde defne, bir elimde sevda... Kalbim Gerrard'da kaldı... Arkadaşlar aşk acısı çekiyorum.  Gerrard'ın olmadığı bir Premier Lig başlangıcı 10 yıllık sevgiliden ayrılmanın hemen ardından gelen gün gibi benim için, ne yaşayacağımı bilmiyorum.  Futbola aşk ile bakmamayı nasıl başarıyorsunuz? Futbolu seven insanlar olarak Bülent Ortaçgil dinlememeyi nasıl başarıyorsunuz? Tamam kabul, Türkiye'deki futbol ortamına aşkla bakmak mümkün değil. Bakanlar da parayla bakıyorlar, Türkiye'deki insanların her şeye baktığı gibi... Acaba askerdeyken sevgilisinden tekme yiyen Türk futbolcu var mı? Bence yoktur.  Bize Ortaçgil dinleyen futbolcular gerek... Bakın lafı biraz uzatalım. Şuradan başlayalım, Sakin'in solisti Onur Özdemir neden yıllar sonra Ayşe Hatun Önal ile düet yapma gereği duyuyor? Bu sorunun cevabı da futbolumuzu açıklayan cümleleri içerir. Onur Kıvrak ile Süleyman Hurma'nın kavgasını, Bursaspor'dan kaçmak isteyen futbolcuları, Fenerbahçe'nin vitrin transferi merakını, Beşiktaş'ın bu konuda kompleksli hareketlerde bulunduğunu, Galatasaray taraftarının "Ama neden bizim yıldızımız gelmedi, neden bizim de bir Ibrahimovic'imiz yok. Biz de püskevit yemek istiyoruz" minvalindeki açıklamalarını barındırır. 

Yazarlığını bıraktığını açıklayan Emrah Serbes derdi, "Edebiyat karın doyurmaz, çay içirir." Biz çay içmekle yetinen futbolcular aramıyoruz tabi ki, yeni Metin Kurt bulmak gibi bir amacımız yok. Ama bir futbolcu da babasının çalışmasını ayıp olarak görmesin. Futbolcuların babalarının çalışmaması marifet değil, çalışmaması ayıptır. Zaten yeterince asalak bir toplum olduk, bari futbolcuların babaları çalışsın.  Biraz olsun takımlar, taraftarlar ya da teknik direktörler ona ne veriyor diye düşüneceklerine; ben kendime ne kazandırıyorum diye düşünmeliler. Maalesef bizim futbolcularımız kişilik olarak çok kuvvetli değiller.  Kişilik derken, yanlış anlaşılmasın. Kimseye hakaret etme gibi bir niyetim yok. Karakter özellikle sıkıntılı zamanlarda ortaya çıkan bir şeydir. Kriz yönetimi denen konuda özellikle futbolcular gibi iyi para kazanan insanlar için yetkin olmalıdır. Gerek saha içinde gerekse saha dışında... Trabzonspor Kaptanı ve Trabzonspor'u destekleyen herkes için vazgeçilmez biri olmayı başaran Onur Recep Kıvrak'ın bile kriz yönetimi konusunda ne kadar başarısız olduğunu görmüş olduk. Yönetici ve başkanlardan böyle bir beklenti içine girmek yanlış ancak Onur gibi milyonlarca insan için kahraman olan birinin kriz yönetimi konusunda bilgisi olmalı... Futbolcuların birçoğu futbola başlamadan önce özellikle maddi konuda sıkıntısı olan insanlar... Bu sebeple futbolda tutunmalarının ardından rahata erdiklerini düşünüyorlar. Gelişim, çaba, istek ve araştırma gibi düşünce yapılarını kenara atabiliyorlar.  Bu yüzden de hayat onlar için toz pembe oluyor ve bu hayata biraz olsun toz konduran birini direk olarak düşman diye adlandırıyorlar.  Futbolcular maalesef duygusal değiller. Mantıklı da değiller, agresifler. Biz toplum olarak agresifliği, duygusallık diye benimsedik gidiyoruz. Yahu ne ilgisi var! Biz duygusal değiliz, sinir hastasıyız.  Maalesef futbolcularımızın bir çoğu da sinir konusunda kendilerine hakim olamıyorlar. Bazen devreye oto-kontrol giriyor bazen kriz yönetimi... Bilemiyorum. Ama bizim futbolcularımız kendilerini yönetemiyorlar. Bazı futbol yorumcuları da futbolculara pamuk prenses muamelesi yaptığı için de teknik direktörleri hedef alıyor. Bu baştan aşağı yanlış bir yorum.  Nasıl anlatayım daha bilemedim. Bizim futbolcularımızın biraz daha sakin olması lazım.  Alkol kullananı var kullanmayı var. Kullanan bir bira ya da cin alsın. Açsın Bülent Ortaçgil, onu zaten Youtube yola sokacaktır.  Alkol kullanmıyorsa da çay içsin, geçsin serin güzel manzaralı bir yere, taksın kulaklıklarını açsın Ortaçgil'i... Futbolcularımız artık AVM'lere gitmesinler. Her biri motor alsın, malum havalar da güzel izin günlerinde çıksınlar dağa tepeye, güzel bir hava alsınlar. AVM'lerde gezmekle, ilk fırsatta Çeşme'ye gitmekle kafa düzelmez.  Birçoğumuzun kafası bozuk beyler. Sezona böyle başlamamak lazım.  Dünyada her şey değişiyor. Gerrard bile Liverpool'a veda etti. Herkes bir gün her şeye veda edecek. Siz de edeceksiniz, bu yüzden biraz Ortaçgil dinleyin. Ceylan Ertem ne kadar güzel kadınmış diyin, Birsen Tezer açın Balıkesir'i dinleyin. Ardından gidin Başçeşme'ye Fatiha okuyun. Ardından yine Birsen Tezer dinleyerek Balıkesir'de bir Özer Hisar Ayranı için.  Bunlar sezon öncesinde kafanızı dağıtacak şeyler.  Demeyin bana, "Süper Lig futbolcusu bunu ne ara yapacak?" Türkiye'de sadece Süper Lig'de futbolcu yok. Bu kadar küçük düşünmek zaten bizi bu hale getirdi.  Bülent Ortaçgil dinleyin.  

İlgili İçerikler