AKP ve MHP seçim sistemine ittifak opsiyonunu dahil eden tasarım üzerinde nihayet uzlaştılar. MHP’nin şart koştuğu gibi gevşek bir ittifak sistemi kabul edilirken AKP daraltılmış seçim çevrelerinin daraltılmasından vaz geçti. İttifaka giden partiler YSK’ya bir protokol eşliğinde ittifak yapmaya karar verdiklerini bildirecek, oy pusulusuna ittifak yapan partiler yan yana konulacak, üst kısma da ittifaka verilen ad yazılacak. Böylece her parti keni adına seçime girmiş olacak. Olur da kimi seçmen bir partiye değil de ittifaka oy vermek isterse mühürü üstte yer alan ittifak bölümüne basacak, bu oylar ittifak partilerine aldıkları oy nispetinde dağıtılacak.
Seçim çevrelerinde milletvekillerinin dağıtımı ittifak yapan partiler için toplam oyları esas alınarak yapılacak. İkinci aşamada bu ortak milletvekilleri ittifak partileri arasında seçim çevresinde aldıkları oy oranına göre yine d’Hondt sistemi ile paylaştırılacak. Yüzde 10’luk seçim barajı kalıyor ancak bu barajın altında kalan partiler ittifaka girmişlerse partinin oyu değil ittifakın toplam oyu dikkate alınacak.
İki hafta önceki yazımda (AKP-MHP seçim ittifakının kritik unsurları) “oy birleştirmesi” şeklinde adlandırılan bu mekanizmayı sizlerle paylaşmış AKP ve MHP’nin neyin peyinde olduklarını açıklamaya çalışmıştım. Kısaca hatırlatmak gerekirse bu sistemde MHP baraj kabusunmdan kurtuluyor, AKP de Recep Tayyip Erdoğan’ın birinci turda seçilme şansını artırmış oluyor.
Buraya kadar AKP ile MHP arasında bir sorun yoktu zaten. Pazarlığın kritik unsuru daraltılmış bölge sistemiydi. AKP uzun süredir 1983-1995 döneminde uygulanmış olan daraltılmış seçim çevresi sistemine (en fazla 6 milletvekili) geri dönmek istiyordu. Hedef seçmen desteği yüzde 40 civarında kalsa bile (7 haziran 2015’te olduğu gibi) parlamentoda çoğunluğu garanti altına almaktı. Partiler arası ittifakları mümkün kılarken daraltılmış, bölge sistemini de bu fırsattan istifade geri getirmek istiyordu. MHP için ise daraltılmış bögle büyük bir tehditti. Önceki yazımda da belirttiğim gibi oy oranının düşmesi beklenen MHP’nin grup kurmak için gereken 20 milletvekilini daraltılmış seçim çevrelerinden elde etmesi çok zordu.
Bu bağlamda AKP ile MHP arasındaki seçim sistemi pazarlığının en kritik unsuru daraltılmış bölge sistemiydi. Bilek güreşini MHP’nin kazandığı görülüyor. Daraltılmış bölge sistemi bir başka bahara kaldı. Bundan sonra AKP parlamentoda azınlıkta kalma riskiyle yoluna devam edecek. Şöyle de söyleyebiliriz: MHP desteğine ihtiyaç süreklilik kazanıyor. AKP’nin bu tavizi neden verdiği sorgulanabilir. Şahsi kanaatim Recep Tayyip Erdoğan’ı ilk turda seçtirme şansını riske atmak istemedi.
Seçim çevreleri değişmediğine göre yanıt arancak iki kritik soru şudur: AKP’nin tek başına çoğunluğu sağlama şansı nedir? Oy birleştirmesi sayesinde AKP’nin belirli oy dağılımı senaryoları çerçevesinde ne kadar milletvekili kazanabileceğini kestirmek için bu sisteme uygun simülasyon modeline ihtiyaç var. Bu model ben de yok. Ama 1990’larda çok sayıda partinin (ANAP, DYP, SHP, DSP,BDP, FP) yarıştığı dönemde alternatif seçim sistemleri üzerine çalışırken oy birleştirmesi kuralına dayalı ittifak opsiyonunu içeren bir simülasyon modeli geliştirmiştik. Bu modelin nispeten güvenilir tahminler yapmaya ne kadar elverişli olduğuna sonra bakacağım. Şimdilik 1 Kasım 2015 seçim sonuçlarını kullanarak AKP ve MHP nin ittifak yaptıkları durumda milletvekili sayılarının değşip değişmediğine göz attım.
İnclemede örneklerin küçük ve büyük seçim çevrelerinden olmasına ayrıca bu çevrelerinin AKP, MHP ve CHP’nin farklı oy oranlarına sahip olduğu çevreler den seçmeye dikkat ettim. Sınama yaptığım çevreler şunlar: Amasya, Edirne, İzmir (1), Kayseri, Konya, Tekirdağ. AKP-MHP ittifakının 5 seçim çevresinde milletvekili dağılımını değiştirmediği görülüyor.
Dağılımın değiştiği tek seçim çevresi İzmir (1). 1 Kasımda bu çevrede CHP yüzde 45,8, AKP 30,9, MHP 11,3, HDP 9,3 oranında oy almışlar. Milletvekili dağılımı CHP 7, AKP 4, MHP 1, HDP 1. AKP-MHP oyları birleştirildiğinde (yüzde 42,3) oluyor CHP milletvekili sayısı bu kez 6 AKP-MHP ittifakı 6 kazanıyor ve AKP 5 MHP 1 şeklinde paylaşılıyor. Yani CHP'nin bir milletvekili AKP'ye gidiyor. HDP yine bir milletvekili çıkarıyor.
Bu gözlemler kesin bir sonuç çıkarmak için yeterli değil. Üstelik milletvekeli sayısı 50 artışla 600 oldu. Ama bu konulara uzun süredir kafa yoran birisi olarak kanaatimi soracak olursanız, geniş seçim çevreleri koşullarında oy birleştirmesinin parlamentoda çoğunluğu sağlamak için AKP asgari oy oranı çıtasını belki bir puan düşürmüş olabileceğini tahmin ediyoruum. Bu çıtanın 4 partinin barajı geçtiği ve oy birleştirmesinin olmadığı durumda yüzde 41 civarında olduğunu hatırlatayım. Geniş seçim çevrelerinin varlığının oy oranı düşen bir MHP’ye de fazla yaramayacağı anlaşılıyor ama iki partinin birlikte çoğunluğu sağlaması biraz daha kolaylaşmış durumda.
Seçim sonuçlarını etkileyecek kritik parametre bir kez daha HDP’nin barajı aşıp aşmayacağı olgusudur. Aşamadığı takdirde Güneydoğu ve Doğu’da HDP’nin kazanabileceği 50 civarındaki milletvekilinin ezici çoğunluğu AKP’ye gidecektir. Bu durumda uzun boylu hesaplara gerek yok. Ancak böyle bir durumda Anayasa’nın 67. Maddesindeki temsilde adalet ilkesinin bariz bir şekilde çiğneneceği de açıktır. Bu konuda Taha Akyol’un 23 şubat tarihli “Temsilde adalet” başlıklı yazısını okumanızı tavsiye ederim.
İkinci dercede kritik bir parametre de İYİ partinin barajı geçip geçemeyeceği. Geçtiği takdirde MHP’nin oy oranının çok düşük kalacağını, AKP’nin de bir ölçüde fire vereceğini kestirebiliriz. Bu durumda MHP’nin oy birleştirmesine rağmen milletvekili sayısının çok düşük kalacağı açıktır.
Bundan sonrası muhalefet partilerinin oy birleştirmesi kuralından yararlanmayı becerip beceremeyceklerine bağlıdır. Bu yönde gelişmeler olursa seçim senaryolarına geri döneriz.