ATİNA-
Yunanistan’daki korkunç tren kazası, Yunan demiryolu tarihinin en büyük kazası olarak tarihe geçti. Bu nedenle Yunanistan’da üç günlük yas ilan edildi.
Şu ana kadar çoğu üniversite öğrencisi 57'den fazla yolcu hayatını kaybetti. Ancak kaç kişinin kayıp olduğu henüz hesaplanamıyor. İki trenin burun buruna çarpışmasından sonra çıkan yangının yaydığı bin 300 dereceye ulaşan ısının vagonların demirlerini erittiği gibi , vagonların içindeki yolcuları da buharlaştırdığı öne sürülüyor.
Biri Atina-Selanik seferini yapan yolcu treni ile diğeri Selanik-Atina seferi yapan kargo treni, ülkenin ortasındaki Larissa kenti yöresinde burun buruna çarpışmasından “makas değiştirme hatası” yaptığını kabul eden Larissa tren istasyonu şefi “iş ihmali nedeniyle çokça ölüme sebep olmakla” suçlandı.
Ancak bu tren kazasının ardında başka nedenlerin de bulunduğu ortaya çıktı. Örneğin bunlardan biri , 900 km’lik Atina-Selanik Aleksandopolis (Dedeağaç) tek hatlı demiryolunda seyreden trenlerin , herkesin cep telefonunda bulundurduğu GPS gibi basit bir cihazdan mahrum olmaları.
Yetkililer demiryolu seferlerinin güvenliğini sağlamak amacıyla GPS sisteminin 2003’te satın alındığını; trenlere yerleştirildiğini ancak 20 yıldan bu yana çalıştırılmadıklarını kabul ediyor.
Buna neden olarak da gelmiş geçmiş bütün hükümetlerin ve Yunan Demir Yollarından sorumlu TRENOSE’nin ve TRENOSE vagonlarını satın alan İtalyan HELLENIC TRAIN firmasının ilgisizliği gösteriliyor.
Yunan demiryolları sendikası yetkilileri “GPS sistemi olsaydı her iki trenin makinisti karşıdan gelen trenin ya aynı hat üzerinde olduğunu görür ve frene basar; ya da GPS sistemi kendiliğinden trenleri otomatikman durdururdu” şeklinde konuşuyorlar.
Tüm bunlar kazanın teknik ve insani yönleri ile birlikte enine boyuna kameralar karşısında tartışılıyor, savcılar demiryolu yetkilililerini teker teker sorguluyor; hastaneler ise kaza yerinden her gün siyah poşetler içinde getirilen insan vücudu parçalarından DNA örnekleri almaya devam ediyor.
Bu kazanın bir de siyasi boyutları var.
Yunanistan Ulaştırma Bakanı Kostas Achileas Karamanlis’in kaza günü, göz yaşları arasında yaptığı son derece duygusal açıklamasından sonra, akşam üstü Bakanlık görevinden “Demek ki görevimi yeterince iyi yapmamışım. Demir yollarının güvenliğini sağlayamamışım ” diyerek istifa etti.
Aynı gün ve aynı gerekçelerle TRENOSE ve HELLENİC TRAIN yöneticileri de istifalarını verdi.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, “Bu tür kazaralara bundan böyle meydan verilmemesi için Yunan demiryollarının baştan aşağı yenileceğini” açıkladı.
Kazayı ve hükümeti protesto edenler Atina ve Selanik yollarına döküldü. Hükümeti istifaya davet eden sloganların arasında protestocularla polis arasında çatışmalar çıktı.
Şimdi Türkiye’deki depremlerden sonra sorulan “depremler siyaseti ne denli etkiler ?” türündeki soruların aynısı Yunanistan’da soruluyor.
Tren kazasından sonra akıllara “..bu tren kazası Nisan ayında beklenen seçimlerin ertelenmesine yol açar mı?” ya da “bu büyük facia Miçotakis hükümetine oy kaybettirir mi?” gibi soruları getirmeye başladı.
Bu sorulara henüz bir cevap verilemiyor.
Yunan ana muhalefet partisi radikal Sol SYRİZA lideri Aleksis Çipras “Araştırmalar sona ermeden , bu yas günlerinde kimseyi eleştirmek, faciadan sorumlu göstermek doğru olmaz” açıklamasını yaptı. Yunan Komünist Partisi ise “bu facianın bir kaza değil; bir cinayet olduğunu” açıkladı.
İlginç rastlantılar..
Yunanistan’daki tren kazasının; Türkiye’deki ölümcül depremlerin ardından meydana gelmesi, 1999 depremleri arasındaki rastlantıları akıllara getirdi.
17 Ağustos’ta Marmara bölgesinde meydana gelen ve 18 bin 373 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan depremden tam 21 gün sonra , deprem 7 Eylül’de Atina’yı da vurmuş; 143 kişi enkaz altında kalmıştı.
Şimdi de Türkiye’de 6 Şubat’ta meydana gelen ve şimdiye kadar 45 bin + kişinin canına mal olan korkunç depremlerden 22 gün sonra , 01 Mart’ta Atina’da 57'den fazla canın ve kayıpların verildiği böyle korkunç bir tren kazası yaşandı.
Türkiye ve Yunanistan Cumhurbaşkanları , Yunan Başbakanı ve Dışişleri Bakanları kendi ülkelerinde “asrın en büyük milli faciaları” olarak niteledikleri deprem ve kazalardan sonra yine birbirlerine ilettikleri taziye ve dayanışma mesajlarıyla iki ülke arasında süregelen buzların erimesine neden oldular.
Yeni faciaların beklenmemesi ümidiyle..