İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nin İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verdiği duruşmanın tutanağından aktarmaya devam ediyorum.
Mahkemedeki karar duruşmasında tanıklığına başvurulan İBB Basın Müşaviri Murat Ongun şöyle dedi:
"Olayın olduğu gün Sayın Başkanımız Ekrem İmamoğlu ile bir arada bulunuyorduk. Ben başkanımızın basın danışmanı olduğum için medya ile ilişkilerini doğal olarak ben kuruyorum. Bir toplantı esnasında gazeteci arkadaşlarımız sabah saatlerinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yaptığı açıklamada İBB Başkanı'na "ahmak” dediğini mesaj olarak gönderdiler. Bu konuda Ekrem İmamoğlu'nun Süleyman Soylu'ya yanıt vermek isteyip istemediğini sordular. Ben de konuyu başkanımıza sordum. Kendisine 'yaptığınız konuşma nedeniyle size 'ahmak' denmiş. O da 'bu çok yakışıksız bir ifade. Ona yanıt verelim' dedi. Ardından ben gazeteci arkadaşları arayıp, davet ettim. Onlar da sordukları soruda İçişleri Bakanı'nı işaret ederek sordular. Başkanımız da verdiği yanıtta 'lafa bakarım' diye devam eden cümleyi kurmuştur. Açıklamanın ardından tekrar toplantıları devam ettik. Binanın içine girerken ben kendisini 'Acaba Sayın Bakan'a çok mu ağır konuştunuz?' diye sordum. O da 'az bile konuştum' dedi.”
Ongun'un sözlerinin ardından söz alan Sanık İmamoğlu'nun avukatları, İmamoğlu'nun gerek basına verdiği demeç öncesinde, gerekse konuşmanın olduğu mekanda ya da başka yerde veya başka zamanda Sayın Başkan'dan YSK üyelerine yönelik herhangi bir söz ya da yorum duyup duymadığının mahkeme tarafından sorulmasını talep etti.
Tanık Ongun mahkeme başkanının sorusunu şöyle yanıtladı:
"Bu olayın olduğu tarihten önce ya da sonra hatta seçimlerin iptal edildiği 6 Mayıs tarihinde Başkan İmamoğlu'ndan YSK üyeleri hakkında herhangi bir olumsuz söz duymadım. Bütün açıklamalar siyasi kişilere ilişkindir.”
Ongun'un ardından bu kez İmamoğlu'nun siyasi danışmanı Necati Özkan tanık olarak dinlendi.
Özkan, 2013'den bu yana İmamoğlu'nun yanında. Siyasi danışmanı ve kampanya yöneticisi. Özkan'ın anlatımı duruşma tutanağında şöyle yer aldı:
"Strazburg'daki toplantıda da yanındaydım. 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin talebiyle Türkiye'ye gelen yabancı heyet, seçimleri gözlemiş ve rapor yazmıştır. Bilindiği gibi, Avrupa kıtasındaki bütün seçimlerden sonra Avrupa Parlamentosu benzeri bir mekanizma işletir, seçimlerde görünen anormallikleri Avrupa Parlamentosu'ndan bir heyet parlamentoya rapor eder. Ardından da muhatap ülkedeki tarafları davet eder ve raporu tartışır. Tam da bu nedenle sadece Türkiye değil, başka ülkelerle de ilgili seçimlerle ilgili bir oturma davet edilmiştir.
Avrupalı Parlamenter Davson'un Türkiye seçimi ile ilgili raporu o toplantının ana konusuydu. Sadece Ekrem İmamoğlu değil, Kocaeli, İzmir gibi çeşitli belediye başkanlarının olduğu 14 kişilik bir heyet Strazburg'da hep birlikte bu raporu tartışmak üzere davet edilmişlerdir. Ekrem İmamoğlu oturumda Türkiye'deki demokrasi idaresinin özellikle 16 milyon İstanbullunun 23 Haziran seçimlerinde Türkiye'deki siyasi iktidarın yargıyı kullanarak yaptığı hatayı düzelttiğini anlattı ve Türk seçmenin demokrasi ve hukuka bağlılığını anlattı. Türkiye'den çıkan bu kararın sadece Türkiye için değil, tüm dünya için ilham verici bir karar olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti'ni davet ettiği için teşekkür etti Avrupa Parlamentosu'na. Ekrem Bey konuşmasından sonra başta AKP'den seçilmiş olan Kocaeli Belediye Başkanı da dahil olmak üzere Türkiye heyetinden herkes ve çok sayıda Avrupalı siyasetçi Ekrem Bey'e bu konuşması için teşekkür ettiler.
İstanbul'un ve Türkiye seçmeninin demokrasi arzusunun ne kadar güçlü olduğunu gösterdiler. O sabah erken gitmiştik, aynı akşam geri döndük. Avrupa Parlamentosu'na gitmeden önce Türkiye Büyükelçisi'ni de ziyaret ettik ve O'nun da fikrini aldık. Dolayısıyla herkes mutluydu ve Türkiye adına müthiş bir iş başardık. Döndükten beş gün sonra Ekrem Başkan'la Üsküdar'da toplantıdaydık. Sayın Soylu'nun gerçekten yakışıksız ifadeler taşıyan o açıklamasından haberdar olduk. Arkadaşımız Murat Ongun, basının Sayın Soylu'nun bu sözlerini Ekrem Başkan'ın cevap verip vermeyeceğini toplantıda sordu. Başkan bu açıklamanın ne kadar yakışıksız ve Türkiye siyasetine yanlış yaptıran bir açıklama olduğunu ve buna elbette cevap verilmesi gerektiğini söyledi.
Bildiğiniz gibi Sayın Soylu 'Türkiye'yi dışarıda ihbar eden o ahmağa sesleniyorum' diye bir cümle kullanmıştı ve bu cümle ağır bir eleştiri olsa da 16 milyonun Türkiye tarihinde en yüksek oy oranı ile seçtiği bir siyasetçinin bu ağır eleştiri cevap verilmemesi düşünülemez. Siyasette ne yaptığınız ve söylediğiniz kadar ne yapmadığınız ve söylemediğiniz de önemlidir. Bu denli yakışıksız bir suçlamaya cevap vermemek olmazdı. Toplantının çıkışında gazetecilerin doğrudan 'Süleyman Soylu sizin için böyle bir ifade söyledi, yorum yapmak ister misiniz?' diyerek sorması üzerine, Ekrem İmamoğlu cevaben doğrudan adres göstererek 'ben adama bakarım adam mı diye, ben lafa bakarım laf mı diye?” giriş yaparak eleştiriyi kendisine iade etti. Zaten ertesi gün bütün gazetelerde başlıklar 'Ekrem İmamoğlu, Süleyman Soylu'ya cevap verdi' şeklindeydi. Basın böyle anladı. Ekrem Bey böyle davrandı. Bu dava nasıl oldu anlayamadık.”
Özkan'ın tanık ifadesinin tamamlamasıyla birlikte İmamoğlu'nun avukatı bir kez daha devreye girip Ongun'a yöneltilen sorunun mahkemece Özkan'a da sorulmasını talep etti.
Mahkemenin yeniden söz vermesi üzerine Özkan, bizzat yaşadıklarını şu şekilde anlattı:
"Anlatmış olduğum süreç içerisinde öncesinde ve sonrasında Ekrem İmamoğlu'ndan tek bir kez bile YSK veya YSK üyelerine karşı bir söz duymadım. Konusu bile geçmedi. Çünkü fotoğraf çok netti, 31 Mart öncesinde ve seçim sonrasında, 23 Haziran seçimleri öncesinde ve sonrasında ortalığı karıştırmak için görevliymiş gibi hareket eden bir İçişleri Bakanımız vardı. Bildiğiniz gibi Sayın İçişleri Bakanımız seçim öncesi Sayın Binali Yıldırım'ın ikinci kez kaybettiğini öğrendiğinde ağlamış olduğunu kamuoyuna anlattı. Oysaki bizim ülkemizde uzun yıllar boyunca genel seçimlerden önce İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı ve Ulaştırma Bakanı görevlerinden istifa eder ve yerine tarafsız teknokratlar atanırdı ki seçimlerde adalet ve tarafsızlık sağlansın. Maalesef son yıllarda Türkiye seçimlerinde bunun tam tersi yaşanıyor. İçişleri Bakanı kullandığı gücü kamu adına güç olduğunu unutup sonradan dahil olduğu siyasi partinin neferi gibi hareket ediyor. Bunları 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde bu davranışın çok sayıda örneğini yaşadık. Bu davanın başından sonuna kadar İçişleri Bakanı Ekrem İmamoğlu'nu hedef alan çok sayıda eylem söylem ve harekette bulundu. Bu nedenle de bütün bu süreç içerisinde Ekrem Bey verilen tekrar seçim kararının da arkasında siyasi iradenin olduğunu düşünerek hareket etti ve bunun da önemli temsilcisi Sayın Bakan olduğunu düşünerek konuşma yapmıştır.”
Tanıkların ifadelerine karşın heyette yer alan Cumhuriyet Savcısı Furkan Okudan, davaya esas olan iddianamede belirtildiği şekliyle İmamoğlu'nun YSK üyelerini hedef aldığı yönünde görüş bildirdi.
Öğleden sonra yapılan ikinci oturumda ise; mahkeme heyeti, kısa süre içinde İmamoğlu'nun cezasını açıkladı.
İmamoğlu'na verilen cezanın yargı sürecinde ulaşacağı nokta, Türk siyasi tarihinde önemli gelişmelere sebep olacak nitelikte.
Siyaset yeniden şekillenecek. Altılı Masa yeni stratejiler geliştirmek durumda şimdi. Tabii ki Cumhur İttifakı da benzer süreci yaşayacak. Seçim taktiklerini revize edecek.
Özetle yeni yılda heyecanlı günler bizleri bekliyor.
Tolga Şardan kimdir?Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi'nde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor. |