Tarih: 7 Kasım 2018. Yer: Ankara Adliyesi Merkez Binası'ndaki 25. Ağır Ceza Mahkemesi salonu.
Emniyet teşkilatı tarihinde hiç görülmemiş biçimde farklı tarihlerde üç kez İstihbarat Dairesi Başkanlığı koltuğuna oturan Sabri Uzun, tanık olarak ifade veriyor.
Kariyerinde toplam altı yıla yakın süre İstihbarat Dairesi Başkanlığı yapan Uzun'un tanıklık yaptığı dosyanın sanığı, kendisiyle beş yıl boyunca beraber çalışan eski personeli Basri Aktepe.
Aktepe'nin "FETÖ (silahlı terör örgütü) üyesi olduğu" iddiasıyla tutuklu yargılandığı davanın yedinci duruşmasında kürsüye çıkan Uzun, Mahkeme Başkanı Şuayip Arslan'ın sorularını yanıtlıyor.
(Toplam 15 sayfalık duruşma tutanağının önemli bölümlerini alıyorum. Ayrıca parantez içindeki eklemeler bana aittir. T.Ş.)
"Başkan Şuayip Arslan: Basri Aktepe hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkememize kamu davası açılmış. İyi tanırım dediğinize göre bu konuda bilgileriniz vardır herhalde?
Tanık Sabri Uzun: Tutuklu olduğunu biliyorum ama neden dava açıldığını bilmiyorum. FETÖ davası olduğunu tahmin ediyorum.
Ş.A.: Evet, silahlı terör örgütü FETÖ / PDY'ye üye olma suçundan dava açılmış, buyurun dinliyoruz sizi. Örgüt üyeliği konusunda bir bilginiz var mı? İyi tanırım dediğinize göre…
S.U.: Ben 1997 yılında İstihbarat Daire Başkanlığı görevine başladığımda Basri Aktepe dairede sanıyorum başkomiser ya da emniyet amiri idi.
Konularına çok vakıf, bilgi işlem eğitimi görmediği halde (Aktepe, FBI'ın eğitim verdiği ilk Türk polisler arasında yer alıyor.) bilgi işlem teknolojisi konusunda çok yetenekliydi. Senede bir defa yapılan Hannover'deki uluslararası bilişim toplantılarına katılıyordu.
"Polis Akademisi'ni bitirdikten sonra İstanbul Asayiş Şubesi'nde göreve başlamış. O sırada bir kurban bayramı sırasında Ümraniye'de Koballar adlı şirketin kesimhanesinde kurban kesmeye gittiklerinde, bugün devletin üst kademelerinde olan kişi ile tanışıyorlar. Ve bu tanışıklıklarının gözaltına alınana kadar devam ettiğini sanıyorum.
Bunu niçin anlattım? Ben yine 2005'de yine İstihbarat Daire Başkanıyım. Basri Aktepe ve Coşkun Çakar'ın ikisinin de Tunceli'ye tayinini talep ettim. Bir bilinmeyen güç tarafından Coşkun Çakar'ın tayini yapılmadı. Oysa Basri Aktepe'nin Tunceli'ye tayini yapıldı. O Koballar şirketinde tanıdığı kişi yine devletin önemli bir makamında oturuyordu. Basri'ye hiç kimse sahip çıkmadı.
O zaman şu kanaate vardım ki; Basri'ye sahip çıkan birileri yok. Coşkun Çakar'a sahip çıkan gücün de Fethullah Gülen cemaati olduğu kanaatine vardım.
Basri Aktepe'nin bu cemaatle bağı olmadı demiyorum. Ne kadar oldu onu da bilmiyorum. Ama 1988 – 2002 yılı arasında bir bağı olmuş olabilir. (Bu tarihler arasında Uzun, iki dönem İstihbarat Dairesi Başkanıydı ve Aktepe'de dairede görevliydi.) Düzeyini bilmiyorum. Ama 2002 yılında Fethullah Gülen cemaati içinde bir ayrışma olmuş. Bunu kendi kanaatim olarak söylüyorum, bir şey bildiğimden değil."
"(…) Basri Aktepe, Tunceli'ye gittikten sonra Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı diye kurulan yere görevlendirildi. (TİB, dünkü yazımda da belirttiğim gibi, 17-25 Aralık süreci sonrasında FETÖ'nün kurduğu kurum olduğu gerekçesiyle hükümetin kararıyla kapatıldı.)
1988-89 yıllarında Koballar şirketinde çalışırken tanıdığı devlet büyüğü Basri Aktepe'yi TİB'e getirmiş. Yani ona güveni devam ediyordu.
(…) 2012 yılının aralık ayı idi. Basri Aktepe'nin emrindeki bir grup veya birkaç kişi bilmiyorum, Başbakan'ın konutunda ve çalışma ofisinde 'böcek araması' yapmışlar ve böceği bulmuşlar. Şunu çok iyi biliyorum ki, bu cemaate bağlı olan kişi kim emir verirse versin o böceği bulmaz, bulamaz. Mümkün değil, hayati tehlike riskinin en üst seviyesidir. Hele de 2012'de cemaat Türkiye Cumhuriyeti'ne hâkim olmuşken mümkün değildir. Bu da gösteriyor ki, Basri Aktepe'nin cemaatle organik bağı yok!"
"(…) Bir hususu daha açıklayayım, Basri Aktepe devre arkadaşı olan Zafer Aktaş (Mevcut İstanbul Emniyet Müdürü) ile beraber Polis Koleji'nde ve Polis Akademisi'nde ülkücü seminerlere katılan bir kişi. Bunu özellikle vurguluyorum. Basri Aktepe'lerin o tarihte Demetevler'de bulunan evlerine gidip resmi kıyafeti çıkarıp sivil kıyafet giymek suretiyle 'ülküdaşlar' birlikte geziyorlar.
Ülkücülerin içinde bir kısmı paraya yöneliyor, bir kısmı maneviyata yöneliyor. İşte bu paraya yönelenlerle ters düşen grupta kimler var bilmiyorum. Basri Aktepe'de bunlardan birisi, bunlar Fethullah Gülen'e yöneliyorlar. Oradaki konumlarını bilmiyorum ama benim bildiğim icraat olarak Basri Aktepe'nin bu konularla yani FETÖ'yle ilgisi olmaz."
Uzun, Aktepe'yle ilgili bilgi verirken 1999'da Emniyet içinde yaşanan bir olayı da aktardı. Uzun, dönemin Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican'ın oğlu Murat Bilican'ın kullandığı devletin resmi telefonuyla ilgili HTS sorgulamasının kimler tarafından yapıldığının araştırılması için Aktepe'yi görevlendirdiğini söyledi:
"(…) Basri Aktepe'ye HTS kayıtlarına ait bilişim dosyalarını sorgulattım. Ankara Emniyeti'nden bir personelin bu telefonun fatura kayıtlarını sorguladığını çıkarttı. Ankara Emniyeti'ndeki personeli istihbarattan çıkarttık. Daha sonra öğrendik ki bu personel sorgulamamış. Şubenin başında bulunan bir rütbeli ismini telaffuz etmek istemiyorum, o personelin passwordunu (işlem şifresi) almış ve telefonu sorgulamak suretiyle gazetelere vermiş. (…)"
Uzun açıklamalarında, Ankara Emniyeti'nce hazırlanan Fethullah Gülen cemaatindeki polislerle ilgili listede Aktepe'nin adının yer aldığını vurguladı.
Uzun'la mahkeme heyetinden üye hâkim Mehmet Yayla ile arasında geçen konuşma ise tutanağa şöyle yansıdı:
"M.Y.: İstihbaratın o yıllardan itibaren bu örgüt yapılanmasının orada güçlü olduğundan bahsediliyor. Size sanıkla ilgili hiç böyle bir şey geldi mi?
S.U.: Sadece sanık değil, hiçbir kişi hakkında bana böyle bir bilgi gelmedi. Ne örgütün bütünü hakkında, ne de özellikle Basri Aktepe hakkında kesinlikle gelmedi.
M.Y.: Böyle bir yapılanma var mıydı? 5 yıl süresince siz gözlemlediniz mi? Veyahutta şuan geriye dönüp baktığınızda böyle bir yapılanmanın olduğunu biliyor musunuz?
S.U.: Bu yapılanma 2005 yılında başladı. 2005'te Hanefi Avcı KOM Dairesi başkanı iken bir düzmece CD hazırlandı. O CD'deki konuşmalar tape edildi. Bir devlet büyüğüne 'Hanefi Avcı senin karının telefonlarını dinliyor' diye götürüldü. O da hiç Hanefi Avcı'ya sormadan Hanefi'yi uzaklaştırdı. Hanefi'nin yerine Ahmet Pek geldi. Ahmet Pek sanırım FETÖ'den tutukludur.
Hanefi Avcı FETÖ hakkında 2010'da kitap yazan kişidir. Onun için diyorum ki, FETÖ'nün illegalitesinin (yasa dışılığının) başlaması 2005 yılında Hanefi Avcı'nın görevden aldırılma kumpasıyla başladı."
"M.Y.: O zaman sanığın FETÖ'cü olduğuna ilişkin ya da bu örgütte üye olduğuna ilişkin en azından gözlemim yok diyorsunuz ya da bilginiz yok öyle mi?
S.U.: Basri'nin eşinin amcası olsa gerek, Şerif Ali Tekalan vardı. Şu anda firari olması lazım. Basri'nin asla ve kat'a cemaatle ilgisi olduğuna ben inanmıyorum. Ama benim bilmediğim illegal boyutu varsa bunu bilemem. Benim olduğum yerde cemaat, tarikat barınamaz. Her cemaat, her tarikat çete demektir. Mahkeme huzurunda söylüyorum her cemaat, her tarikat bir hırsızlık şebekesidir."
M.Y.: Sanığı neden Tunceli'ye göndermek istediniz?
S.U.: Şark sırası gediği halde 'Şark'a gitmeyen adam' diye benim dairedeki otoritemi, saygınlığımı zedeleyecek birisini ben dairede tutmak istemem. Basri Aktepe çok yetişmiş bir kişiydi. Tunceli'de kısa sürede Şark hizmetini tamamlaması, bir an önce Şark'ını tamamlaması için Tunceli iki yıllıktı onun için gönderdim. Bir de Tunceli'de teknik istihbarata çok ihtiyaç vardı. Zaten tayinini çıkartıp da gönderemediğim Coşkun Çakar'a görev vermedim."
Devletin "karakutusu" olarak bilinen ve FETÖ üyesi olduğu iddiasıyla yargılanan eski emniyetçi ve MİT'çi Basri Aktepe için yıllarca amirliğini yapan Emniyet İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Sabri Uzun'un değerlendirmeleri özetle böyle.
Yarın, sanık Basri Aktepe'nin açıklamalarıyla devam edeceğim.
Yarın: Karakutu Basri Aktepe: "1983'te Kemalettin Özdemir ile tanıştım"
TIKLAYIN | Yargıtay'ın Basri Aktepe kararı ve Sabri Uzun'un Aktepe'ye kefaleti