Yıl 1989, Fenerbahçe ile ilgili bir kitap yazıyorum, içerik ve araştırma niteliği açısından, “bir ilk”, iki yıla yakın yaptığım çalışma sonucunda, elde ettiğim bilgiler ışığında, Fenerbahçe ile ilgili ortaya çarpıcı bir gözlemim çıkıyor, kitabın adını o gözlem belirliyor:
“Fenerbahçe Cumhuriyeti”.
Bu başlık o tarihten sonra her yerde kullanılıyor, spor dünyası, Fenerbahçe taraftarları, yönetimi, futbolla ilgilenen ya da ilgilenmeyen pek çok kişi ve kurum bu yeni deyimi kullanıyor.
Hatta, Fenerbahçe ile ilgili belgesellerde aynı kavram vurgulanıyor. Ancak, ne yazık ki, o belgesellerde intihalden geçilmiyor.
Yani kitaptaki olaylar kaynak gösterilmeden, gönderme yapılmadan, bazı “gazeteciler” tarafından çektikleri belgesellerde kullanılıyor.
Fenerbahçe’nin adı, “Fenerbahçe Cumhuriyeti” olarak spor tarihine geçiyor.
Ben Beşiktaşlıyım, yine de, bence Fenerbahçe gerçekten önemli, güçlü, eli ayağı pek çok yere rahatlıkla uzanabilen, büyük bir kulüp.
Taraftarı, yöneticileri, elde ettiği şampiyonluklar, alt yapısı, futbolun dışındaki spor dalları ve kendi içindeki ilişkiler sistemi ile büyük bir kulüp.
İşte, o Fenerbahçe önceki gün müthiş bir “devrime” imza atıyor.
Fenerbahçe’ye önemli kazanımlar getiren, ciddi alt yapı yatırımlarını gerçekleştiren Aziz Yıldırım yirmi yıllık iktidarı sonucunda Ali Koç karşısında, öyle böyle değil, ağır bir yenilgi alıyor.
Yeni Başkan Ali Koç.
Önce Aziz Yıldırım neden kaybediyor?
-Yirmi yıllık iktidar onu artık iyice yıpratıyor.
-Her türlü insani ve iş ilişkilerinde çok gergin ve sorunlu.
-Fenerbahçe’yi korumak adına yerli, yersiz sık sık yaptığı çıkışlarla kamuoyunda rahatsızlık yaratıyor.
-Fenerbahçe camiası onu artık taşıyamaz hale geliyor.
Bunları bile bile, Aziz Yıldırım Başkanlıkta hâlâ ısrar ediyor, kendiliğinden çekilmesini bilmiyor.
Bunun sonucunda da, çok ağır bir yenilgi alıyor.
Ali Koç’un aldığı 16 bin oya karşılık 4 bin oyda kalıyor.
Bu kadar ağır bir yenilgiye gerek var mıydı?
Ama, işte “iktidar hırsı”, insanın gözlerini kör ediyor.
Oysa, seçime giderken, Ali Koç’un kazanacağı çok belli, ne var ki, Aziz Yıldırım bunu görmek ve kabullenmek istemiyor.
Ali Koç’un seçilmesi sadece Fenerbahçe’de değil, sporla ilgili olsun olmasın, Fenerbahçeli olsun olmasın, bütün Türkiye’de büyük bir sevinç yaratıyor.
Neden?
“Değişim... Değişim... Değişim...”
Türkiye’de insanlar her anlamda bir değişim özlemi içinde.
Değişim özlemi en başka siyasi iktidar için geçerli.
İnsanlar bu değişime alkış tutuyor.
Bu özlemi dile getiriyor.
Ali Koç’un seçimi bir simgeye dönüşüyor.
Seçildiği andan itibaren Türkiye’nin her yerine bir umut dalgası yayılıyor.
Çok garip ve bir spor kulübüne seçilen bir başkanla birlikte, bu tür bir umut aşısı bir ilk.
Bir spor kulübünde yeni bir başkan seçiliyor ama, o seçim Türkiye’yi aynı anda siyasi açıdan da etkiliyor.
Umut aşılamak, değişime inancı tazelemek açısından.
Zaten istisnasız herkes, Ali Koç’un Başkan seçilmesini bu yönde değerlendiriyor.
Ya Aziz Yıldırım?
Seçim devam ederken, seçim alanını terk etmek zorunda kalıyor.
İnsanlar boşuna “sıra ikinci seçimde” demiyor...
Herkesin dediği gibi, sıra 24 Haziran’daki seçimlerde.