İlk “zafer” işareti 10 Ağustos’ta çakıyor. O gün müjdeyi Tayyip Erdoğan veriyor:
“Ağustos ayı tarihimize hep zaferler ayı olarak geçer. Malazgirt Savaşı’ndan Kurtuluş Savaşı’nın zirvesi olan 30 Ağustos Zaferi’ne kadar... Terör koridoruna ilk vurduğumuz darbe olan Fırat Kalkan Harekatı’nı yine Ağustos’ta başlattık. İnşallah bu Ağustos’ta da tarihimizin zaferler halkasına bir yenisini daha ekleyeceğiz”.
Bu “zafer” ne?..
Fırat’ın Doğusu’nda, Suriye sınırında 450 kilometre uzunluğundaki bölgede ki, Cerablus’tan başlıyor Malikiye’ye kadar devam ediyor, güvenliği sağlamak amacıyla askeri harekata girişmek.
Neden “zafer”?..
Çünkü, güvenliği sağlanacak bu bölgede Türkiye Amerika ile birlikte ortak devriye gezecek!.. Bölgeyi teröristlerden birlikte temizleyecek!..
Yani, Türkiye Amerika’yı “ortak harekata” ikna ediyor. Bundan daha iyi bir “zafer” olabilir mi?..
Daha önce “Fırat Kalkanı” ve “Zeytin Dalı” Harekatları aynı amaçla, bu bölgede gerçekleşiyor. Türkiye o harekatları tek başına yapıyor. Ama, şimdi “Amerika ile ortak devriye.”
Türkiye açısından iki amacı var:
1-PKK Suriye’deki iç savaştan yararlanarak, terör sızmalarını büyük ölçüde Kuzey Irak’tan Suriye’nin kuzeyindeki 450 kilometre uzunluğundaki bu alana taşıyor. Bölge bütünüyle PKK / YPG kontrolü altında. Türkiye bu alanı temizlemek istiyor.
2-Suriye’den gelen sığınmacı akımını durdurmak için yine bu bölgede “güvenlik kuşağı” oluşturmayı planlıyor. Hatta, oraya bahçeli evler bile inşa edilecek!.. Herhalde TOKİ eliyle!..
Erdoğan bu yöndeki ilk bilgiyi, “zafer” işaretini henüz çakmadan önce, 16 Temmuz’da veriyor:
“Burada bir başlatalım, daha sonra zaten ne gerekiyorsa, yapılır.”
Ardından “zafer” müjdesi, ağustos başında.
Eh, Erdoğan “zafer” işaretini verir de, yandaş medya durur mu:
Zafer çığlıkları manşetlerde ve köşelerde patlıyor da, patlıyor...
Amerika ile görüşmeler sonrasında “güvenli bölgede ortak askeri devriye harekatı” için düğmeye basılıyor.
- 5-7 Ağustos: Amerika ile anlaşma sağlandığı ilan ediliyor.
-12 Ağustos: Şanlıurfa Akçakalede “Amerika ile Birleşik Ortak Harekat Merkezi” kuruluyor.
-14 Ağustos: İlk keşif uçuşları başlıyor.
-24-29 Ağustos: Ortak keşif uçuşları devam ediyor.
-5 Eylül: Ortak keşif uçuşlarına devam!..
-8 Eylül: Nihayet “Amerika ile ortak devriye” başlıyor.
Bu “keşif uçuşlarının” uzaması, uzmanları hafifçe yerinden kıpırdatıyor. “Kaç kez, ne keşif uçuşu?..”
Bölge zaten bilinmiyor mu?..
O “keşif uçuşları” yapılırken Rusya ne yapıyor?.. Kıs kıs gülüyor, hiç bir tepki vermeden!..
“Zafer çığlıkları” eşliğinde gerçekleşen “ortak devriye” hevesleri kursakta bırakıyor:
-Devriye uçuşları sınır boyunda 450 kilometrenin 120 kilometresine kadar uzanıyor ve 5 kilometre derinliğine iniliyor. Uçuluyor, geri dönülüyor!.. Hiç bir sonuç yok!.. Sanki, yeni bir “keşif uçuşu” gibi!..
-Daha çarpıcı olan, “ortak devriye” biter bitmez, Amerika Irak’ın kuzeyinden tam 55 TIR ile YPG ve PKK’ya mühimmat ve artık ne ise malzeme gönderiyor!.. 55 TIR yüküyle!..
-Bir çarpıcı gerçek, yine TV görüntülerine yansıyor. “Ortak devriye” biter bitmez, PKK / YPG militanları çok açık bir biçimde, ellerinde dürbün, Türkiye’yi gözetliyor!..
Ne “ortak devriye” ama!..
Ertesi gün Tayyip Erdoğan rüyadan uyanıyor:
“Anlaşılan, Amerika bizim için müttefik değil, terör örgütü için güvenli bölge oluşturmak peşinde. Böyle bir anlayışı red ediyoruz. Güvenli bölge için Amerika ile görüşüyoruz ancak, bizim isteklerimizle onların kafasındakilerinin aynı şey olmadığını atılan her adımda görüyoruz. Bu iş öyle üç - beş helikopter uçuşuyla, beş- on araç devriyesiyle, bir kaç yüz askerin o bölgede bulunmasıyla olacak iş değildir.
Biz bölgede yuvalanan terör örgütünü ortadan kaldırmayı hesaplarken, onlar terör örgütüyle bizi aynı anda idare etmenin peşinde”.
Erdoğan rüyadan uyanırken, Amerika Türkiye’ye attığı kazığı çok net ifade ediyor.
“Güvenli bölgede her açıklamasında IŞİD’i temizlemek, IŞİD’le mücadele etmekten” söz ediyor.
Türkiye “PKK ve YPG’yi temizlemek” derken, Amerika “IŞİD’i temizlemek” diyor!..
Olay çok net açığa çıkmışken, traji komik yanı, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar hala “ortak devriye harekatından yana” tavırlarına devam ediyor. Hatta, Bakanlık dün resmi bir açıklama yaparak “55 TIR” görüntülerini yalanlıyor!.. O görüntüler bilmem nereye ait imiş!..
Ciddi bir devlette, başından beri Amerika ile “ortak devriye harekatı” görüşmelerini sürdüren bir Bakan, böyle bir skandal “aldatmaca” karşısında bir dakika o koltukta oturmaz ve hemen istifa eder. Ama, ciddi bir devlette!..
Ne yapalım?..
“Yine aldatıldık!..”
Son söz malum medyaya:
Daha bir kaç gün önce, onlardan biri, yazısında “gazete manşetlerinin ve gazetelerdeki köşe yazılarının halkta artık hiç bir karşılığı kalmadığını” yazıyor.
Karşılıkları kalmıyor, yazdıkları hiç bir şey ifade etmiyor!..
Ben o kadar kötümser değilim, yalakalık yarışında canhıraş destek verdikleri AKP - MHP ortaklığına büyük fenalık yapıyorlar!..
Onların “‘rüyası” her koşulda devam ediyor. İstanbul’da 23 Haziran Büyükşehir Belediye Başkanı seçimindeki 800 bin oy farkı bile, onları hala uyandırmış değil.