Bir tabur asker Ankara’da stadyuma girerek, açık tribünde tezahürat yapan yaklaşık beş yüz kişinin çevresini sarıyor, iki dakika sonra o beş yüz kişi, stadyumdan dipçiklerle çıkartılıyor, doğru askeri hapishaneye.
Götürülen seyircilerin suçu büyük.
Şeref tribününde 12 Eylül askeri darbesinin lideri Orgeneral Kenan Evren ve diğer dört Milli Güvenlik Konseyi üyeleri, yani dört orgeneral daha oturuyor.
Dönem 12 Eylül, darbe dönemi.
Seyircilerin suçu büyük.
Sahada Ankaragücü ile Trabzonspor Türkiye Kupası final maçını oynuyor. Kazanan kupayı alacak.
Maçın oynandığı gün Milli Güvenlik Konseyi tek maddelik bir yasa çıkartıyor:
“Türkiye Kupası’nı kazanan takım birinci ligde oynar.”
O tarihte Ankaragücü ikinci ligde. Aniden çıkartılan yasaya göre, Ankaragücü maçı kazanırsa, birinci lige çıkıyor.
Maçı izlemek üzere ben de stadyuma gidiyorum.
Maç başlıyor, birinci devrenin daha yirminci dakikası ancak dolmuş, Ankaragücü 2-0 galip. Yani, o andaki skora göre, Ankaragücü birinci lige çıkma hakkını elde ediyor.
Kısa sürede Trabzonspor’un iki gol yemesi, maçı izleyen Trabzonspor taraftarını sinirlendiriyor. O yaklaşık beş yüz kişi, hep bir ağızdan küfretmeye başlıyor.
Küfürlü sloganda Evren’in de adı geçince...
Çok geçmeden bir tabur asker stada girerek, küfreden seyircilerin bulunduğu yeri kordon altına alıyor ve yaklaşık beş yüz kişiyi toplayıp götürüyor.
Stadyumda on beş bine yakın seyircinin gözleri önünde çocuk, yaşlı demeden o insanları toparlıyorlar.
Maçı Ankaragücü kazanıyor ve birinci lige çıkıyor.
Birebir tanık olduğum, hiç unutamadığım olaylardan biri.
İktidar kimse, onun borazanı öter, malum. Bu kural pek şaşmıyor. Bizde ya da başka ülkelerde. Aynı kural sporda da geçerli.
Yıl 1914 - 1918 arası, iktidarda İttihat Terakki var.
Ünlü troyka, Talat, Enver, Cemal Paşaların iktidarı.
O sırada bir de Altınordu takım var ve maçlar oynanıyor.
Altınordu öyle ahım şahım bir takım değil.
Ama, İttihat Terakki’nin takımı.
Ahım şahım olması şart değil...
Madem ki, Altınordu İttihat Terakki’nin takımı ve madem ki, iktidarda İttihat Terakki var, o zaman hiç şaşmıyor:
Altınordu şampiyon oluyor.
Önceki gün Galatasaray - Başakşehir maçı var. Sadece o iki takımı değil, Beşiktaş ile Fenerbahçe’yi de ilgilendiren, kazanana şampiyonluk yolunda önemli avantaj sağlayan bir maç.
Maçtan bir gün önce AKP Başakşehir ilçe kongresi var.
Tayyip Erdoğan Başakşehir Kongresinde konuşuyor:
“Yarın o tribünlerin dolması lazım. Buna var mıyız?.. Şampiyonluğa oynuyorsun”.
Erdoğan aynı sözü bir daha tekrarlıyor:
“Yarın o tribünlerin dolması lazım”.
Açıkça, Başakşehir yanında yer alıyor ve insanları maça teşvik ediyor.
Ama, tribünleri Galatasaraylılar doldurmuş.
Maçı Galatasaray 2 - 0 kazanınca, sosyal medya çalkalanıyor:
Galatasaray 2 - Erdoğan 0.
Erdoğan bu söylemiyle aslında Başakşehir’e yazık ediyor.
Başakşehir iyi futbol oynuyor. Zaten iki yıldır başa güreşiyor. Bu yıl da, öyle.
Ama, şimdi siyasi bir yara alıyor.
Tıpkı, vaktiyle Ankaragücü ve Altınordu gibi, sırtına “iktidar yaftası” yapışıyor.
O yara ve yafta bir yana, Başakşehir’de iki futbolcu var ki, ikisini de çok az kişi tutuyor, çok az kişi, o ikisinin de hakkında hiç iyi düşünmüyor. Onları seven çok az seyirci var. Hatta, seyirci olmayanlar bile, o ikisi için epey tatsız duygular içinde.
Kim bunlar?
Arda ve Emre.
İkisi de küfürbaz. İkisi de, kim bilir kaç kez sarı ve kırmızı kartla oyun dışında kalıyor.
İkisi de, ahlak ve nezaket kurallarını sürekli zorluyor. İkisi de, sahada ve saha dışında olağanüstü antipatik ve sevimsiz.
Arda’nın daha iki yıl önce milli takımda küfür etmediği ne Federasyon Başkanı kalıyor, ne gazeteci.
İkisi de, sürekli rakip takım oyuncularıyla itiş kakış halinde, sürekli kavgalı.
Aynı zamanda hakemlerle de.
Galatasaray maçını yöneten hakem biraz yürekli olsa, hem Arda’ya, hem Emre’ye çoktan kırmızı kart gösterir.
Maçta sarı kart gören Emre, kartın ardından, el işareti ile hakemi protesto ediyor.
Ya Arda? Koridorda hakeme:
“Benimle konuşurken, yüzüme bakacaksın. Önce insan olacaksın”.
Sen kimsin be?
Sen hakemle nasıl böyle konuşuyorsun?
Sen o cesareti nereden alıyorsun?
Nitekim, o sözlere Galatasaray teknik ekibinde yer alan Hasan Şaş tepki gösteriyor, ‘doğru konuşmasını öğren” diyerek.
Ya hakem Halil Umut Meler?
Ne yazık ki, yanıt vermiyor ya da veremiyor.
Aslında, Arda’ya da, Emre’ye de cezayı seyirci kesiyor. Sadece önceki günkü Galatasaray maçında değil, Türkiye’de hangi kente deplasmana gitseler...
Onaylamam ama...
Seyirci ikisini de sürekli protesto ediyor.
Seyirci haklı.
İkisinin de, sporcu nezaketi hak getire.
Güvendikleri birileri var çünkü.