"Frenleri patlayan TIR'lar..."
Kazanın bilançosu çok ağır, 35 yurttaşımızın canına mâl oluyor.
Yalova'da bir tersanede çalışan "işçiye takılmadığı öne sürülen emniyet kemeri..." 19 yaşındaki genç işçi, Yasin Demirağ tersanede yüksekten düşerek hayatını kaybediyor. İddiaya göre, Yasin'e ölümünden sonra emniyet kemeri takılmaya çalışılıyor. Suçu örtmek amacıyla.
Birkaç gündür aranmakta olan 16 yaşında Firdevs Babat ölü bulunuyor. Yeni bir kadın cinayeti.
Uşak'ta iplik üreten bir fabrikada yangın çıkıyor. Orada yangın, başka yerde patlama, madende göçük.
Son beş yılda, "2 milyon 393 bin 325 çocuk (genç) suçlu duruma düşüyor." CHP milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi'nin hazırladığı rapora göre, hırsızlık, uyuşturucu kullanmak ve satmak, cinsel suçlar, tehdit, gasp, yaralama, sahtecilik gibi suçları işleyen çocukların (gençlerin) yaşı 15 ile 17 arasında değişiyor. "Her saat başı 55 çocuk (genç) bir suç işliyor."
Ayrıca...
Her konuda şiddet... Hemen her an, öfke patlaması ile birlikte.
Akla hayale gelmez kazalar, cinayetler, kavgaların sonucunda...
"Bir şiddet toplumuna dönüşen Türkiye bugün dünyanın en mutsuz ülkelerinden biri."
Uluslararası araştırma kuruluşu "Gallup World Poll" ülkelerin mutluluk katsayısını ölçüyor.
"Gelir, sağlık, gelecek kaygısı, insan hakları, eşitlik, eğitim, adalet" gibi çeşitli verilerden yola çıkarak hesaplanan "mutluluk katsayısında Türkiye son üç yılda 93. sıradan 104. sıraya geriliyor".
Yani, daha mutsuz bir ülkeye dönüşüyor. Afganistan, Uganda, Nijerya, İran, Kamerun, Bangladeş, Namibya, Kenya, Myanmar, Senegal, Irak, Suriye, Gabon gibi en geri kalmış ülkelerle birlikte.
Ayrıca...
"Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvurulan yüzde 96'sı hak ihlali ile ilgili." İnsanlar adalete erişemiyor, ağır sorunlar listesine bir mutsuzluk kaynağı daha ekleniyor.
Ayrıca...
Olağanüstü bir çevre katliamı...
Ayrıca...
"Kutuplaşma, liyakatsizlerin işe alınması, işsizlik ve enflasyon, olağanüstü geçim derdi."
Bunlar Türkiye'nin son yirmi yılda ne hale geldiğini gösteren bazı günlük olaylardan bir derleme.
Neden böyle?..
"Türkiye yirmi yıldır her alanda olağanüstü kötü yönetiliyor."
Kötünün de, kötüsü ekonomi.
Sonuç:
"Şimdilik yüzde 80'i bulan enflasyon."
Ancak, enflasyon sadece hayat pahalılığından ibaret değil. Sadece geçim sıkıntısı değil.
Yirmi yıldır böyle bir sahne yok, yirmi yıldır TV'lerde, o yıllar yılı alıştığımız, ilgiyile izlediğimiz "liderler paneli" yok.
1970'lerde, 80 ve 90'larda liderlerin seçim öncesi birlikte TV'ye çıktıkları panellerden birine Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Erdal İnönü ve Mesut Yılmaz katılıyor. Orada Demirel:
"Türkiye'nin birinci sorunu enflasyondur. Halk günlük yaşar halkın birinci sorunu geçim derdidir. Esasen enflasyon devletleri yıkan, milletleri içinden bozan bir olaydır.
Enflasyon sadece pahalılık değildir. Ahlakı bozar. Borcu olan borcunu ödemez, alacağı olan alacağını alamaz. Hırsızlıktan, soygundan, fuhuşa kadar hemen hemen bütün yolları açar. Toplumu bozan bir olaydır.
Onun içindir ki, Batılılar enflasyona bir numaralı halk düşmanı derler, tek kollu canavar derler. Batı enflasyondan fevkalade çekinir."
Şiddetten trafik kazalarına, kadın cinayetlerinden sağlık çalışanlara saldırılara, çocuk suçlarına, adalete erişimde akıl almaz engellere, geçim sıkıntısına, akla ne geliyorsa...
"Kötü yönetilen bu toplum her anlamda çürüyor, çürümüşlüğün arkasında enflasyon var."
Ve enflasyonla mücadele etmekle, fiyat istikrarı sağlamakla görevli Merkez Bankası o mücadeleyi bırakıyor, emir - komuta zincirinde aklını faiz indirimine takıyor, enflasyonun daha da artmasına neden oluyor.
Yüksek enflasyon sonucunda orta direk çöküyor, aile değerleri bozuluyor, zengin daha zengin oluyor.
Enflasyonu tek başına "geçim sıkıntısı" olarak nitelemek yanlış.
Elin oğlu enflasyona boşuna ‘bir numaralı halk düşmanı' ya da ‘tek kollu canavar' demiyor.
"Ve AKP iktidarı enflasyonla mücadele etmiyor, göz göre göre toplumun çürümüşlüğüne sebep oluyor."
Enflasyonla mücadele bir yana, hatta onu tetikleyen kararlarla geleceğimizi daha da karartıyor.
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi’ni, 1969’da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet’te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989’da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet’te önce Yayın Koordinatörü, 1999’da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003’te Hürriyet Gazetesi’nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24’te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’in çeşitli ödülleri yanında, 2014’te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV’nin ‘Kırılmayan Kalemler’ ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca’dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |