Sıkı mı, Tayyip Erdoğan bir Genel İdare Kurulu, yani CHP’deki Parti Meclisi anlamında, bir liste yapacak ve o liste AKP Kongresi’nde delinecek? Ne delinmesi, nasıl delinme, nereden delinme?
Ülkenin bütününde olduğu gibi, parti içi demokrasinin de tümden rafa kalktığı bir partide mümkün mü böyle delinme?
Erdoğan o listeyi delenleri kolundan tuttuğu gibi, anında kapı dışına bırakır.
Ama, CHP’de böyle olmuyor. Tam tersine...
Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun Parti Meclisi için hazırladığı anahtar liste on üye ile deliniyor.
Çünkü, CHP’de parti içi demokrasi işliyor.
CHP dışında, Türkiye’de bir başka siyasal partide bu tür bir demokratik işleyiş yok.
Parti içi demokrasinin işleyişi CHP’nin genlerinde, tarihinde yatıyor. Belki bir ara, Deniz Baykal döneminde parti içi demokrasi yara alıyor ancak, o da pek uzun sürmüyor.
Ülkede demokrasinin nasıl işlediği son üç, dört yıldır ortada.
Doğrudan gözaltılar ve tutuklamalar, aylarca süren hapisten sonra ilk kez yargı karşısına çıkmalar, bir türlü hazırlanmayan iddianameler, yerine getirilmeyen Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları, sorgusuz sualsiz işten çıkarmalar, medya sansürü ve baskısı ülkede uygulanan demokrasinin sayısız örnekleri arasında.
Dünyadaki ülkelerle karşılaştırıldığında, hukukun üstünlüğü açısından Türkiye inanılmaz irtifa kaybında.
103 ülke arasında, hukukun üstünlüğü sıralamasında son beş ülke şöyle:
Nikaragua 99, Mynmar 100, Türkiye 101, Bangladeş 102, Honduras 103. sırada.
Türkiye ile birlikte son beşe giren ülkeler bunlar.
Dünya genelinde böyle bir sıralamada yer alan bir ülkeyi yöneten siyasal iktidarın parti içi demokrasiyi işletmesi zaten mümkün değil.
O nedenle, CHP’deki parti için demokrasi ölçülemeyecek değer taşıyor.
Buradan çıkan anlam şu:
Ülkeye demokrasiyi yeniden getirecek olan parti, hiç tartışmasız CHP.
İki gün önceki kurultaydan çıkan sonuç, CHP’nin yeni yönetimine bu görevi veriyor.
Dolayısıyla, CHP’deki yeni Parti Meclisi’nin vizyonu, sorumluluğu, öngörüsü, işlevi parti içi demokrasiyi ülke içi demokrasiye taşımaktan geçiyor. O nedenle yeni Parti Meclisi bugüne kadar olmadığı ölçüde önemli.
Bunun vazgeçilmez bir koşulu var:
Kılıçdaroğlu’nun Parti Meclisi’ni göstermelik olmaktan çıkartıp, gerçek işlevine kavuşturması ve her sese kulak vermesi.
Nedir hedef? Nedir o pratik?
2019 Cumhurbaşkanlığı seçimleri.
O pratik nasıl vücut bulacak?
2015 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye’yi olağanüstü hatalar zincirine kurban ediyor:
1-MHP ile anlaşarak, o tarihte MHP henüz AKP’nin arka bahçesi değil, bir çatı aday buluyor.
2-Bulduğu aday İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu. Sosyal demokrasiyle zerre kadar ilgisi olmayan bir isim. İhsanoğlu zaten sonradan MHP’den milletvekili seçiliyor.
3-Bulduğu çatı adayı partisi içinde önce hiç kimseyle paylaşmıyor, “bir sır” olarak partisinden saklıyor.
4-Ve Cumhurbaşkanlığını ilk turda Tayyip Erdoğan’a teslim ediyor.
5-Kılıçdaroğlu CHP’nin genlerinde var olan parti içi demokrasiyi 2015’te işletmeği için Cumhurbaşkanlığı seçiminde çuvallıyor.
Bugün ise, Parti Meclisi’ni çalıştırarak, kurultaydaki demokratik işleyişi ülkeye taşımakla sorumlu.
Ve yine yukarıdaki soru, nasıl taşıyacak?
2019 için CHP’de şimdi yeni bir anlayış oluşuyor:
Yeni bir anayasa taslağı hazırlamak.
2019’daki Cumhurbaşkanlığı seçimine tek başına ya da ittifaklarla isim üzerinden değil, ilkeler üzerinden anlaşarak gitmek.
Bunun da anahtarı, yeni anayasa taslağı.
Hazırlanacak taslak, Başkanlık sistemini kesinlikle reddeden ve yeniden parlamenter demokrasiyi öngören bir sisteme dönüşün anayasası olacak.
Muhtemelen 1961 Anayasası benzeri, demokratik bir anayasa taslağı. Temel hak ve özgürlükleri garanti altına alan, çalışanların kaybetteki hakları geri getiren, yargı bağımsızlığını pekiştiren, kuvvetler ayrılığı ilkesinden dönüşün önünü tıkayan, yolsuzlukları önleyici ilkeler içeren, eğitim ve sağlığa halkın eşit mesafesini koruyan sosyal, laik bir hukuk devleti anayasası.
Cumhurbaşkanı adayı isim üzerinden değil, bu ilkeler çevresinde oluşacak bir ittifaktan doğacak.
Dolayısıyla, 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimi Cumhurbaşkanı seçimi değil, bir anayasa referandumuna dönüşecek.
CHP’deki yeni Parti Meclisi’nin görevi işte bu olmalı.
Parti Meclisi’ne ve yönetimine, milletvekillerine, il ve ilçe başkanlarına, belediye başkanlarına ve on binlerce CHP üyesine düşen görev bu.
Parti içinde farklı görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak, ayak oyunlarını unutarak, basit kişisel hesaplardan uzak, temel görev 2019.
Kemal Bey bu sizin artık son şansınız.
Aslında hepimizin son şansı.