"Resmi devlet sitesi, hükümet logosuyla birlikte."
O siteden bir tweet atılıyor.
Tweette bir fotoğraf var.
"Şanghay İşbirliği Örgütü'nün Semerkant'taki zirvesine katılan liderlerin tamamı Pakistan Başbakanı Muhammed Şahbaz Şerif'in çevresinde toplanmış, ortada Başbakan Şerif, liderler ona bakıyor."
Az gelişmişliğin göstergesi, demokrasinin kırık not aldığı ülkelerdeki tipik görmemişlik ve daha da ötesi:
"Lideri parlatmak amacıyla, fotoğrafla kendi halkına yalan söylemek."
Pakistan Hükümeti de, bunu yapıyor. Diğer liderin ortasında duran, hepsinin Başbakan Şerif'e baktığı fotoğrafı yayınlıyor, fotoğrafın altına da yalanı patlatıyor:
"Günün fotoğrafı:
Semerkant Zirvesinde bütün gözler Pakistan İslam Cumhuriyeti Başbakanı Muhammed Şahbaz Şerif'te."
Hükümetin resmi sitesi, o fotoğrafı kullanarak, demek istiyor ki:
"Ey ahali, bakın bizim liderimiz ne kadar saygın, diğer liderler onun çevresinde, ona bakıyor."
Hükümet sitesinin yalanını, orada da esir alınmış Pakistan medyası manşetlerinde tamamlıyor:
"Dört uzun yıl sonra Pakistan nihayet küresel saygınlığa hükmeden bir lidere kavuşuyor."
Hükümetin ve esir alınmış Pakistan medyasının laflarına bakmayın siz!..
Fotoğraf tamam, evet ortada Başbakan Şahbaz, çevresindeki liderler ona bakıyor.
Ancak...
"Fotoğraf, Şahbaz'ın liderlerin önünde duran yiyecek içeceğin bulunduğu masadan bir şeyler almak için tam masaya doğru yürürken, çekiliyor. Anlık bir enstantane, yoksa liderler Şahbaz'ı çevrelemiş de, hepsi onu dinliyor, gibi bir durum yok!..
Yani, Pakistan Hükümeti ve medyası fotoğraf üzerinden, kendi halkına yalan söylüyor!..
Yalan bir fotoğraf!.."
Hık demiş burnundan düşmüş, derler ya, aynen öyle.
"Benzer bir fotoğraf üzerinden yandaş medyada benzer yalan rüzgarları dün bizde de esiyor."
Semerkant'taki zirveye Tayyip Erdoğan da katılıyor, Putin'in daveti üzerine.
Orada da, tam aynı fotoğraf var.
"Ortada Tayyip Erdoğan, çevresinde diğer liderler ona bakıyor."
Yandaşlar durur mu, zafer naraları arasında, Erdoğan'a övgüler düzüyor.
Erdoğan'ın nasıl bir dünya lideri olduğunu, herkesin böyle bir fotoğrafla saygı duyması gerektiğini filan anlatan palavralar döşeniyor.
"Oysa, benzer anlık enstantaneler zirveye katılan her lider için geçerli, biri konuşurken, diğerleri ona bakıyor."
Sıradan bir fotoğraftan siyasi rant elde etmeye kalkmanın tek bir açıklaması var:
"Siyaseten acze düşmek!..
Fotoğrafla böbürlenerek, o aczi itiraf etmek!..
Bir fotoğraftan medet ummak!.."
Yandaş medya zaten bugünler için var!..
Bugün bunlara, yarın yeni efendilerine!..
"Dünya lideri" filan ya...
Uzun bir süredir, hemen hemen birkaç yıldır...
"Bizim Batı ülkelerinde görev yapan büyükelçilerin şaşmaz bir görevi var:
Erdoğan'ı o ülkeye davet ettirmek!..
Büyükelçiler, Ankara'dan giden talimatla var güçleriyle buna çalışıyor.
Ama, nafile!..
Batı demokrasilerinde hiçbir ülke Erdoğan'ın resmi ziyaretine yeşil ışık yakmıyor."
O işte ya Balkanlardaki gariban ülkelerde dolaşıyor ya Şanghay İşbirliği Örgütü gibi, demokrasiyi dışlamış, tipik Doğu ülkeleriyle bir araya geliyor ya da NATO ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşların toplantılarına gidebiliyor.
Yarın Londra'da bir cenaze töreni var, Kraliçe II. Elizabeth için düzenlenen cenaze töreni.
Erdoğan buna katılmıyor.
Nedeni çok farklı.
İngiliz Hükümeki cenaze töreniyle ilgili yaptığı açıklamada:
"Katılacak liderler özel uçaklarıyla değil, ticari uçaklarla gelecek.
Yanlarında ancak bir kişi olabilecek.
Liderler törene toplu olarak bir otobüsle taşınacak, yine bir otobüsle otellerine dönebilecek."
Yani, özel uçak yok!..
Koruma ordusu yok!..
Oraya önceden gönderilecek zırhlı araba yok!..
Eee, Erdoğan'a hiç uymuyor!..
"Birleşmiş Milletler Zirvesine katılıyor, onun için Londra'da gidemedi' lafları hikaye.
Cenaze törenine giden, törenden sonra New York'taki B.M. Zirvesine katılacak çok sayıda devlet ve hükümet başkanı var.
Oysa, cenaze törenine katılıp, orada da "bütün liderlerin gözü Erdoğan'da" fotoğrafları olabilirdi!..
Fırsat kaçtı!..
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi’ni, 1969’da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet’te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989’da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet’te önce Yayın Koordinatörü, 1999’da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003’te Hürriyet Gazetesi’nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24’te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’in çeşitli ödülleri yanında, 2014’te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV’nin 'Kırılmayan Kalemler’ ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca’dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |