63 yaşındaki Dürdane Özselgin İstanbul Çatalca’da pazarda alış veriş yaparken, "Ülkenin çivisi çıktı, millet aç" diyor, arkasından komşusuna uğruyor. Daha oturmadan polis kapıda bitiyor ve kadını gözaltına alıyor.
44 yaşındaki Ayşe Aslan Eskişehir’de boşandığı eşi tarafından sürekli tehdit ediliyor, her türlü hakarete uğruyor, Aslan tam 23 kez, evet yirmi üç kez, emniyete ve savcılığa "Hayatım tehlikede" diye başvuruyor, o başvuruların bir kısmında "delil yetersizliğinden takipsizlik kararı" veriliyor.
Kadının feryatları dinmiyor, son dilekçesinde "Ben öldükten sonra mı yardım edeceksiniz?" diye yazıyor ve göz göre göre öldürülüyor.
"Millet aç" diye feryat eden kadına anında gözaltı, "Beni öldürecek" feryatlarıyla 23 kez başvuran kadına umursamazlık!
Demek, "adalet" bu!
Demek, AKP-MHP ortaklığını korkutan adaletsizlik değil, onları korkutan, altlarından iktidarı kaydıran konu "geçim sıkıntısı, ekonomik kriz".
Yoksa, "kadına şiddeti engelleme" nutukları hikâye! Buna karşılık, hikâye olmayan "boş tencereler".
Kadına şiddeti önleme gününde, polis İstanbul’da masum bir protesto yürüyüşüne katılan kadınlara copla saldırıyor. Hangi "şiddeti engelleme" nutukları?
Yirmi üç kez başvuruya rağmen, Eskişehir faciasının nasıl önlenemediği tartışılırken, bir başka acı haber dün Ordu’dan geliyor. 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Ceren Özdemir evinin önünde uğradığı bıçaklı saldırı sonucu hayatını kaybediyor.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de kalkmış, "Adalet bu feryatlara sessiz kalamaz, soruşturma açılacak" diyor.
Sessiz kalmışsınız işte! Kadın öldürülmüş. Kadına şiddetin sonu gelmiyor, önleyemiyorsunuz. Ama, bir kadın "Millet aç" dediğinde, "sessiz kalmıyor", hiç vakit kaybetmeden, gözaltına alıyorsunuz.
Bunlar halkın vicdanını fena halde karartıyor ve incitiyor, iktidara yüklediği fatura her geçen gün artıyor.
"Millet aç", bunu en çok asgari ücretle geçinmeye çabalayan milyonlarca insan biliyor.
Türk-İş bir hesap yapıyor, "Asgari ücret en az 2.578 lira olmalı" diyor. DİSK bir hesap yapıyor, "Asgari ücret 3.200 lira olmalı" diyor.
Üç işçi sendikası, kurulduklarından bu yana, hiç bir konuda uzlaşamayan üç sendika DİSK, Türk-İş ve Hak-İş tarihlerinde ilk kez bir araya geliyor, asgari ücret için, hiç olmazsa, 2.578 lira için.
Sendikalar 2.578 lirayı nasıl hesaplıyor?
Bakın AKP-MHP ortaklığı ne yapıyor?
Devletin alacağı maktu vergiler, harçlar ve para cezalarına yüzde 22.58 oranında zam yapıyor.
Emekliye, işçiye, memura yüzde 4 zam, harçlara, para cezalarına yüzde 22.58 zam!
İşçi sendikaları ne yapıyor?
Yüzde 22.58 zam oranı 2019 yılında enflasyon nedeniyle uğradığı kaybı karşılama oranı. CHP Sözcüsü Faik Öztrak bunu açıklarken, bu oranı "yeniden değerlendirme katsayısı" olarak tanımlıyor.
İktidarın büyüme hedefi ne? Yüzde 5.
Sendikalar asgari ücret pazarlığına yüzde 22.58 oranındaki yeniden değerlendirme katsayısıyla başlıyor, buna yüzde 5 oranındaki büyüme hedefini ekliyor, ortaya çıkan sayı 2.578 lira.
Bu sayısı AKP-MHP fazla buluyor ama, hesap ve veriler ortada, işçi sendikaları iktidarın belirlediği zam oranlarından, "yeniden değerlendirme katsayısından" yola çıkarak 2.578 lira talep ediyor.
Daha ilk toplantıda hükûmet rengini belli ediyor, yanına işverenleri alarak, itirazlarını sıralıyor.
Geçen yıllarda asgari ücret toplantıları nasıl sonuçlanıyor? Çok basit. Hükümet ve işçi sendikaları anlaşamıyor, konu Hakem Kurulu’na gidiyor, iktidarın atadığı üyelerin çoğunlukta olduğu kurul, hükümetin önerisini kabul ediyor.
Bunun adı da, "asgari ücret pazarlığı" oluyor!
Sonra ne oluyor?
Seçim geliyor, "açız" diyen milyonlarca işçi gidip oyunu AKP’ye veriyor!
Şimdiden geçmiş olsun hepinize.
Ya Ayşe Aslan ya Ceren Özdemir?
Yaslarını tutarız hep birlikte, bir başka kadın cinayetine kadar.