12 Eylül askeri darbesinin lideri Orgeneral Kenan Evren çok kızgın ve sinirli, Kocaeli’nden İzmir’e, Konya’dan Erzurum’a kadar gittiği her yerde aynı vurguyu tekrarlıyor:
“Gök maviymiş, deniz maviymiş, sağduyu sahibi vatandaşlar bunlara pabuç bırakmaz, kimse kanmaz, biliyorum ki, sizler beyaz oy kullanacaksınız.”
Evren bu sözleri söylerken, İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığından bir kurmay albay boş durmuyor, gazeteleri tek tek arayarak:
“Anayasanın kabulüne ilişkin aykırı en küçük bir ima, telkin (bir duygu ya da düşünceyi aşılama), telmih (hatırlatma) yoluyla da olsa, en ufak bir olumsuzluk istemiyoruz, size olduğu gibi, bunu bütün gazetelere bildiriyoruz. Mavi renkten söz etmek, mavi rengi çağrıştırmak yasak kardeşim.”
1982 yılının Ekim ayı... 12 Eylül askeri darbe rejimi yeni bir anayasa hazırlıyor, “1982 Anayasası”... Askerler bu anayasayı halk oylamasına sunacak, 7 Kasım 1982’de.
Orgeneral Evren “anayasaya evet” propagandası için yollara düşüyor.
“Evet oyu beyaz, hayır oyu mavi renkte”.
Ve de oyların içine konulduğu zarflar şeffaf.
Halk oylamasında propaganda “serbest” ama tek yanlı, sadece “evet” diyenlerin sesi çıkıyor.
Mavi demek, mavi ile ilgili bir şey yazmak, çizmek kesinlikle yasak.
Askerler anayasanın halk oylamasında mutlaka kabul edilmesi için her yolu deniyor, “mavi” demek, “maviden” söz etmek onun için yasak.
İşte o günlerde, toprağı bol olsun, İsmail Gülgeç bir karikatür çiziyor, “mavili bir karikatür.”
Askerler durur mu, Sıkıyönetim Komutanlığı karikatürün yayınlandığı Cumhuriyet Gazetesini kapatıyor.
Gazeteyi kapatma gerekçesi tek cümlelik:
“Milli Güvenlik Konseyi bildirisine aykırı davranmak.”
Konseyin o bildirisine göre, “Anayasaya hayır kampanyası, dolayısıyla, mavi renk yasaklanıyor.”
Her askeri rejimin halk oylamasında olduğu gibi, bizde de, 1982 Anayasası yüzde 91 çoğunlukla kabul ediliyor.
Neden şimdi durup dururken, 37 yıl önceye giderek, “mavi” yasağını hatırlamak?..
O yılların askeri rejimi ile günümüzün demokratik (!!!) rejimi arasında müthiş benzerlik var.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi YSK’nın asla unutulmayacak, tarihsel yüz karası kararıyla tekrarlanıyor.
Seçilmiş Başkan Ekrem İmamoğlu YSK’nın o ibretlik kararının açıklandığı gün bir açıklama yapıyor, açıklamanın sonunda ise, bugün artık slogan haline dönüşmüş olan o tılsımlı cümleyi söylüyor:
“Her şey çok güzel olacak.”
Cümle öyle tutuyor ki, değil İstanbul, Türkiye’nin dört köşesi ve hatta yurt dışındaki Türkler aynı sloganı sürekli tekrar ediyor. Yazılarda, haberlerde, sosyal medyada, maçlarda stadyumlarda, kısaca her yerde.
Bu slogan tuttukça, AKP’nin kanı beynine fırlıyor. Bu cümleyi duydukça, AKP’de sinirler geriliyor.
Sosyal medya bu sloganla çalkalanıyor.
Konya’dan Rize’ye, İstanbul’dan Erzurum’a, Antalya’dan İzmir’e futbol ya da basketbol maçlarında statlar “her şey çok güzel olacak” sloganıyla inliyor.
Statlardaki bu tepkiye, bu heyecana, bu katılıma Tayyip Erdoğan her zamanki gibi, bildiğiniz tepkisinde gecikmiyor:
“Hepsi kayda giriyor, biz de ona göre dururuz. Ya bu statları biz yaptık. Bunlar yanlış yolda. Ama, biz düzelteceğiz, hepsi kayda giriyor, bunlar arşivde.”
Ne demek “arşivde”, ne demek “kayda almak”?..
Bu sloganı atanlar fişleniyor mu?..
Bu sloganı atmak suç mu?..
“Kayda geçmek ve arşiv” lafları ortada dolaşırken, İstanbul Valisi durumdan vazife çıkarmayı ihmal etmiyor:
“Kadıköy’de Soma maden katliamında yaşamlarını yitiren 301 işçiyi anma töreninde açılan “her şey güzel olacak” pankartını yasaklıyor”.
Geldiğimiz yere bakın!...
Askerler maviyi, Vali Bey Ekrem İmamoğlu’nun sloganını yasaklıyor, o zaman Anayasa oylaması, şimdi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi...
Mavi askeri rejim karşıtı, İmamoğlu’nun sloganı iktidar karşıtı...
37 yıl önce “askeri rejimin mavi yasağı”, bugün AKP’nin “slogan yasağı”!..
1-Korkuya bakın siz!.. Demek ki, bu slogan çok tutuyor ve etkili...
2-1982... 2019... Arada ne fark var?.. Üstelik, o darbeyle gelmiş askeri rejim.
İçişleri Bakanı “bu yasak valilerin yetkisi dahilindedir” diyor.
Bir vali, kendisini atayan iktidardan cesaret almaz ise, böyle bir yasağı tek başına alabilir mi?..
Ne de olsa, “o sloganı atanlar kayda geçiyor”, tıpkı “mavili karikatürleri yayınlanan gazetelerin kapatılması” gibi...
Vali Bey “kayda geçmeyi” fiili hale getiriyor!.. “Kayda geçmek”, siyasi tarihimizin kaydına geçiyor!..
Ne “seçim” ama!..