"Ziraat Bankası Demirören Grubuna karşı aynı gün üç koldan hücuma geçiyor.
Bu organize hücumun Tayyip Erdoğan'ın bilgisi dışında olması dönemin özelliğine, 'Tek Adamlığa', fili uygulamalara, dolayısıyla akla aykırı."
Yandaşları sabahtan akşama kadar TV'lerde, gazete köşelerinde Altılı Masa'yı devirmek, Tayyip Erdoğan'ı hâlâ yerinde tutmak, ona yaranmak için canla başla çalışmalarına rağmen...
AKP'si ve MHP'si ile iktidar Demirören Grubunun Ankara Bürolarını teslim almış olmasına rağmen...
Ziraat Bankası Demirören Grubun'unu mal varlıkları ile ilgili büyük bir operasyon başlatıyor.
"Otuz yıldan bu yana İstanbul Bağcılar'da bulunan Hürriyet, Milliyet ve Kanal D (CNNTÜRK) binalarına el koyuyor, binaların tapusu Ziraat Bankası'na geçiyor.
Önceki gün de, yine Demirören Grubuna ait Kemerköy'deki golf sahasına iş makinalarıyla giriliyor."
Çarpıcı bir gelişme.
Hatta belki de, yeni bir medya operasyonunun ilk adımı mı?..
Mart 2018...
Demirören Grubu Doğan Grubuna ait bütün gazeteleri, TV'leri satın alıyor.
"Satışta asıl irade Erdoğan'a ait, onun kaçınılmaz isteği var.
Çünkü, Erdoğan Aydın Doğan'a güvenmiyor, sürekli çekişiyor."
Hatta, her türlü yasaya ve kurala aykırı olarak öncesinde akıl almaz para cezası kestiriyor.
Satışın toplamı sanıyorum, 890 milyon dolar.
Demirören'de bu para yok.
Para yok ama, çare var.
Madem satışı Erdoğan istiyor...
1863, yanlış okumadınız, 1863 yılında Mithat Paşa tarafından Ziraat Bankası'nın temelini oluşturan Memleket Sandıkları kuruluyor.
Yine Osmanlı döneminde 1916 yılında yeni bir yasa çıkartılıyor. Yasanın birinci maddesi:
"Ziraat Bankası çiftçilere kolaylık sağlamak ve tarımın gelişmesine yardımcı olmak için kurulmuştur."
Cumhuriyet'in kuruluşu ile birlikte çiftçiye ve tarıma kazanç olmak üzere, Ziraat Bankası önemli işlevler üstleniyor. Siyasal iktidarlar Ziraat Bankası'na bu görevleri nedeniyle gözü gibi bakıyor.
Ta ki... Ve Ancak...
"Yüz yıl boyunca tarım işletmelerine ortaklık eden Ziraat Bankası, kuruluş yasasına aykırı olarak, Demirören Grubu'na 750 milyon dolar kredi veriyor, Doğan Grubu gazete ve TV'lerini satın alması için."
Yüz yıl boyunca çiftçiye çalışan bankaya, bir medya grubunun el değiştirmesinde mali görev veriliyor.
Kredi karşılığında, Demirören bazı taşınmaz varlıklarını teminat gösteriyor.
Aradan 4.5 yıl geçmesine rağmen, belli ki, borcunu ödeyemiyor.
Demirören Grubu Ocak 2020'te kendisine ait "Total Akaryakıt Şirketi'ni” OYAK'a satıyor.
Yine de, bankaya olan borç bir türlü ödenmiyor ki, bu kez banka çok daha radikal bir harekete geçiyor.
Doğan Grubu 1992'de Milliyet, CNN TÜRK ve Kanal D ile başlayıp, sonradan Posta ve Radikal'in eklenmesiyle, bir süre sonra Hürriyet'in de katılmasıyla Bağcılar'da büyük bir medya kompleksi oluşturuyor.
Doğan Grubunun satışıyla birlikte, o binalar da, Demirören'e geçiyor. Demirören kredi karşılığında teminat olarak gösterdiği varlıklar arasında o binalar da var.
Şimdi...
"Ziraat Bankası alacağını muhtemelen tahsil etme kaygısına düşmüş olabilir, o binaları kendi mal varlığına geçiriyor."
Hemen eklemek gerek, kim ne derse desin:
"Ziraat Bankası'nın bu radikal adımına tepelerden verilen onayın olduğu kesin."
Binalar, golf sahalarına el koyma tamam da...
Şimdi bir kaç soru var:
"-Acaba o binaların içi de el değiştirecek mi?..
-Tayyip Erdoğan Demirören'den memnun değil mi, ondan vaz mı geçiyor?..
-Seçim öncesinde medyada yeni bir yapılandırmayı mı hedefliyor?..”
Bunlar bilinmiyor ama, görünen o ki, durum Demirören adına pek parlak değil.
Soruların devamı da var:
"-Gazeteler ve TV kanalları o binaları boşaltacak ve başka yere mi taşınacak?..
-Yoksa, kira verip oturacak mı?..”
İktidarlarla bu ölçüde içli dışlı olmak, günün birinde böyle acı faturalar çıkartıyor işte. Ve ortada kala kalıyorsun.
Bu olay diğer yandaşlara örnek olur mu?..
Ekranlarda ve köşelerinde iktidara yağ çekme yarışında olanları, bu olay gaflet uykusundan uyandırır mı, yoksa daha mı çok yağ çekmeye zorlar?..
Bence daha çok!..
Türkiye'nin en gözde düşünürleri arasında yer alan Ticaret Bakanı Mehmet Muş döktürmüş yine:
"Son yılları saymazsak, AKP döneminde enflasyon ortalama yüzde 8 - 9 dolayında."
Bu muhteşem tespite gazeteler ve halk katkısını eksik etmiyor:
"Son elli yılı saymazsak, ben şu anda iki yaşındayım.
Son yirmi yılı saymazsak, ben on yıldır burada çalışıyorum."
Bunun gibi, sayısız espri.
Enflasyon demişken...
İstanbul Ticaret Odası (ITO) dün İstanbul Tüketici Endeksini yayınlıyor.
Mehmet Muş'un kulakları çınlasın, ne acı ki, ITO son bir yılı sayıyor!..
"İstanbul'da tüketici fiyatları bir yılda yüzde 108,77'ye çıkıyor, her ay biraz daha yükseliyor."
O acıya geçen hafta bir başka acı, başka bir tatsız tesadüf ekleniyor.
Tayyip Erdoğan'ın nurlu ufuklar çizdiği "Türkiye'nin Yüzyılı” masalını açıklaması sonrasında...
1960'lı yıllardan itibaren geliştirilen "Sefalet Endeksi” açıklanıyor. Sefalet Endeksi bir ülkedeki işsizlik oranı ile enflasyon oranının toplamını ifade ediyor. İşsizlik ve enflasyon birlikte arttığında, o ülke için sosyal ve ekonomik maliyet hem bireysel, hem toplumsal açıdan artıyor.
"İşte, Türkiye Sefalet Endeksi'nde Arjantin'i bile sollayarak, artık birinci sıraya oturuyor."
TÜİK'in yıllık enflasyon ve işsizlik oranları, anlaşılan Sefalet Endeksi gibi, uluslararası istatistiklere pek kaynak olmuyor.
Hiç kuşkunuz olmasın, Mehmet Muş buna da bir çözüm bulur!..
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |