İkinci Dünya Savaşından bu yana Fransa en büyük güvenlik önlemlerini almış bulunuyor. Bir ay boyunca Fransa’da olağanüstü hal ilan ediliyor. Dün akşam başlayan Avrupa Futbol Şampiyonası nedeniyle. Doksan bin polis görev yapacak.
Olağanüstü hal ilan ediyor da, ne oluyor, özellikle Paris’te ve diğer kentlerde sokaklar kokudan geçilmiyor, çöp yığınları, hem de en lüks, en tarihi lokanta ve kafelerin önünde, ünlü caddelerde.
Adını Yunan mitolojisinde Elysion ovalarından alan, Fransızların gurur kaynağı, dünyanın en ünlü bulvarlarının başında gelen Champs - Elysees Bulvarı (Şanzelize), o iki kilometre uzunluğundaki muhteşem bulvarda pislik ve kokudan geçilmiyor.
Çünkü, tam Avrupa Şampiyonası öncesinde Fransa’da grev var.
Belediye grevi, metro grevi, pilotların grevi. Çöpler toplanmıyor, metro çalışmıyor, Air France seferlerinin üçte biri iptal ediliyor.
Grevin nedeni, Fransız Hükümetinin yeni yürürlüğe koyduğu çalışma paketi.
Şampiyona var, yirmi dört Avrupa takımı orada, yaklaşık 2.5 milyon insan maçları statlarda izleyecek, milyonlarca insan TV’lerde maçları kaçırmayacak, Avrupa’da bugüne kadar en büyük futbol organizasyonu, yine de grevle ilgili ne Fransa Cumhurbaşkanı, ne Başbakan, ne de bir hükümet üyesi kalkıp, grev yapanlara kötü bir söz söylüyor, onları “hain” ilan ediyor.
Uygarlık ve hukuk bu olsa gerek.
Maçlar için 2.5 milyon bilet satışa çıkıyor. Bunun 1.8 milyonu gişelerde serbestçe satılıyor. Bilet fiyatları 25 Avro ile 895 Avro arasında değişiyor. Kalan 700 bin bilet FİFA üzerinden satılıyor.
Fransa’da 1960 yılında yapılan futbol turnuvasına sadece dört takım katılıyor, bugün yirmi dört takım yarışıyor.
Turnuvanın maskotu “Süper Victor.”
Turnuvanın şarkısını İsveçli şarkıcı Zara Larsson söylüyor, “This One’s For You”.
Elli bir maç oynanacak, on ayrı kentte.
Avrupa genelinde yapılan bir ankette, İspanya, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Belçika favori gösteriliyor.
Avrupa şu anda futbol turnuvasına kilitlenmiş durumda. İran ise, yine futbolu, aslında bir futbolcuyu konuşmakla meşgul.
Milli kaleci Makani’yi.
Makani ağır bir suç işliyor. Önce bir kadınla dans ederken çektirdiği fotoğrafı kendi sitesinde paylaşıyor. Bunun üzerine tutuklanıyor. Dans etmek de, ne demek?
Hapisten çıkıyor, üzerinde mavi puanlı, kısa sarı bir pantolon, çizgi film kahramanlı koyu mavi t-shirt, saçlar briyantinli ve dik, bu kez bu fotoğrafı paylaşıyor.
İran Futbol Federasyonu Makani’ye altı ay maçlardan men cezası veriyor, “topluma kötü örnek oluyor” gerekçesiyle.
Avrupa turnuvayı, İran bu saçma sapan cezayı konuşuyor. Fark bu kadar net.
Ancak, Avrupa’nın konuştuğu bir başka konu daha var.
Alman Die Welt gazetesi çok çarpıcı bir karşılaştırma yaparak, Avrupa Şampiyonasına katılan takımların (ülkelerin) teknik direktörlerine ödenen paraları yayınlıyor. (Die Welt, 10 Haziran 2016, spor sayfası). Gazeteye göre, teknik adamların aldıkları yıllık ücretler şöyle:
1- En çok kazanan İngiltere takımının teknik direktörü Roy Hodgson, yılda beş milyon Avro.
2- İtalya’nın teknik direktörü Antonio Conte 4.6 milyon Avro ile ikinci sırada. Turnuva sonrasında o Chelsea’ye gidiyor, yılda sekiz milyon Avro ile.
3- Üçüncü sırada Fatih Terim var, yıllık 3.5 milyon Avro ile. Onun hanesine bir yorum eklenmiş, “Türkiye’nin şampiyonluk şansı zayıf ama, teknik direktörüne iyi para ödeniyor”.
4-Alman teknik direktör Joachim Löw 3.2 milyon Avro alıyor. Adam Dünya Kupası kazanmış. Yine de, bizimkinden az.
5- Üç kez Avrupa ve Dünya Kupası kazanan İspanya’nın başındaki Del Bosque 3 milyon Avro alıyor. Demek kupa kazandıkça, ücret düşüyor. Garip bir denklem.
6- Fransa’nın teknik direktörü Didier Deschamps 2 milyon Avro alıyor. Onun hanesine eklenen yorum şu. Fransa’da düzenlendiği için Deschamps turnuvada en büyük baskı altında bulunan kişi olarak niteleniyor.
7-Avusturya teknik direktörü Marcel Köller 1.5 milyon Avro alıyor. Avusturya gizli favoriler arasında gösteriliyor.
8- Macaristan teknik direktörü, turnuvadaki ikinci Alman teknik direktör Bernard Storch 1 milyon Avro alıyor.
9- Belçika teknik direktörü Marc Wilmots 750 bin Avro kazanıyor. Onun hanesin eklenen yorumda, “750 bin Avro alıyor ama, takımı gizli favoriler arasında” yazıyor.
Onuncu sırada Galler teknik direktörü Chris Coleman var, yılda 250 bin Avro ile.
Bu öyle çarpıcı bir rakam ki, Galler milli takımında yer alan, Real Madrit’te top koşturan ünlü futbolcu Bale haftada 300 bin Avro kazanırken, milli takım teknik direktörü yılda 250 bin Avro alıyor. Üstelik, Coleman Galler’i 1958’den bu yana Avrupa Şampiyonasına taşıyan ilk teknik direktör.
İkinci çarpıcı rakam ise, on birinci sıradaki Rus milli takımının teknik direktörü Leonid Slutski. O hiç para almıyor. Ona sadece maçların sonucuna göre, maç başına başarı primi ödeniyor, o kadar. Putin’in emriyle.
Gariban Slutski bu durumu kendisinden önce Rusya’yı çalıştıran İtalyan asıllı Fabio Capello’ya borçlu. 2014 Dünya Futbol Şampiyonasında Rusya hiç bir varlık gösteremeyince, yılda 7 milyon Avro alan Capello gönderiliyor. Yerine gelen Slutski’ye, Putin “sıfır ücret” ödenmesine karar veriyor, sadece başarı primi.
Liste çok çarpıcı, 5 milyon Avrodan sıfır ücrete kadar. Ve bu arada bizimki ve ona eklenen yorum.
Bakalım, aldığı parayı kim hak edecek?
Sadece başarı primi ile yetinmek zorunda kalan da, takımını şampiyonaya taşıyor, beş milyon Avro alan da.
Ne de olsa, “adaletsiz dünya”, gelir bölüşümü orada bile adil