“Görüşmemizden büyük keyif aldım, en kısa sürede seni görmek için sabırsızlanıyorum”.
Telefonla yaptığı bu görüşme sonrasında attığı tweet aynı doğrultuda:
“O yaptıklarımızdan dolayı bizi takdir etti, ben de Kürtlerin yaptıklarını takdir ettim. Kürtlerin belki de, petrol bölgelerine yönelme zamanı gelmiştir”.
Bu övgüyü düzen kim?.. ABD Başkanı Trump.
Kimi bir an önce görmek için sabırsızlanıyor?..
Kırmızı bültenle aranan, YPG’nin başındaki Mazlum Kobani’yi.
Bu sıcak diyalog sırasında ve sonrasında ona “General Mazlum” demeyi ihmal etmiyor.
Trump’ın “Generali”, Aktütün Karakolu’na saldırıda on yedi askerin şehit edilmesi dahil, pek çok terör olaylarında çete başı.
Bu olayın Amerika yüzü.
Rusya tarafında ise, “General Mazlum” Rus Savunma Bakanı ve yanındakilerle telekonferans üzerinden konuşuyor. Putin, Türkiye ile varılan mutabakatı siyasi açıdan Esad’a anlatırken, Rus Savunma Bakanı da, askeri açıdan YPG’nin başı Mazlum Kobani’ye bilgi veriyor.
Daha ilginci...
Ruslar yapılan bu görüşmeyi görüntülü olarak dünyaya servis ediyor, görüştüklerini TV’lerle dünyaya ilan ediyor, saklısı gizlisi yok!..
YPG’den vazgeçmek yok
Ama, aynı anda hem Amerika, hem Rusya Türkiye ile oturup, “mutabakat” imzalıyor. YPG yok 120 saatte çekilecek, yok 150 saatte güneye inecek!..
Verilen bu süreler içinde YPG’nin Suriye’nin kuzeyinden çekilmesi için garanti veren bu iki ülke Türkiye ile anlaşmaya varıyor. YPG de şimdilik gerçekten çekiliyor.
İyi de, o “mutabakat” arkasından YPG’nin başına sazlı sözlü bu övgünün anlamı ne?..
Bugün çekilen YPG yarın, yine hem Amerika, hem Rusya’nın onayı ile nereye yerleşecek?.. Ne yapacak?.. Yeniden gelirse, Türkiye’nin planı ne?.. Yeni bir askeri harekat mı?.. Öyle olursa, Rusya ile Amerika bu harekat karşısında nasıl bir tavır alır?.. Sonrası meçhul.
Meçhul olmayan ise, “General Mazlum” ile görüştüğünü dünyaya ilan iki ülke YPG’den vazgeçmiyor. Bu çok açık.
İki ülkenin de YPG’yi desteklemesinin farklı nedenleri var.
Rusya, YPG sayesinde sıcak denizlere inmek hayalini gerçekleştiriyor, Akdeniz’e iniyor ve hatta artık oraya yerleşiyor.
Ta Beşşar Esad’ın babası, Hafız Esad’ın Devlet Başkanlığından itibaren süregelen Rusya - Suriye yakınlaşması şu sıralarda en yüksek aşamasına ulaşıyor. Suriye’de Esad ve ondan sonra iş başına kim gelirse gelsin, Rusya’yı artık Suriye’den uzaklaştırmak çok güç. Suriye Rusya’nın zaten arka bahçesi, bundan sonra bu iş iyice perçinleniyor. Kayıtlara, Putin’in büyük başarısı niteliğinde geçiyor.
Öte yandan, biz Rusya ile hem kuzeyden, hem güneyden komşu oluyoruz!..
Amerika’ya gelince...
Trump bir de şunu vurguluyor:
“Kürtlerin petrol bölgelerine yönelme zamanı gelmiştir”.
Suriye ve Irak bağlantılı, Trump ağzını ne zaman açsa, mutlaka bir “petrol” lafı geçiyor.
YPG’yi o kadar desteklediğine, onlara TIR’lar dolusu silah ve malzeme yağdırdığına göre, Mazlum Kobani’ye iltifatların altında verdiği bir görev var:
“Trump bölgedeki petrolü YPG’ye emanet ediyor”.
Tek başına ona emanet edecek kadar aptal değil elbette. Fotoğrafları var, Amerikalı kuvvet komutanları Mazlum ile görüşüyor, o fotoğraflar da, dünyaya servis ediliyor, gizli, saklı hiçbir şey yok.
Amerikan askerleri ile YPG bundan böyle “kardeş kardeş” bir arada yaşayacak ve petrol kuyularına birlikte bekçilik yapacak!..
Bütün bunlar eş zamanlı gerçekleşiyor, Rusya ve Amerika YPG’ye aynı anda sahip çıkıyor. Yine aynı anda Türkiye ile “mutabakat” imzalanıyor.
Ve o “mutabakat”, yalaka medya tarafından “zafer” naraları arasında tamtamlar çalınarak kutlanıyor.
-O medya asıl AKP’ye kötülüyor ediyor. Ona yaranmak sevdasıyla, halkı değil, AKP’yi aldatıyor. Halkı değil AKP’yi, çünkü gazetelerdeki o övgü dolu yazıların ve TV’lerde zerre kadar değeri olmayan, sözüm ona o “tartışmaların” halkta hiçbir karşılığı yok. Hiçbir inandırıcılığı yok. Bunun ne kendileri farkında, ne de AKP.
-AKP ise, siyasi olarak bu gerçekleri sergileyen muhalefete kulaklarını tıkıyor, yalaka medyanın üstüne üstlük, bir de kendi kendini aldatıyor. Erdoğan’a güzellemeler bunun kanıtı.
Ortada evet bir “mutabakat” var ve hatta o çerçevede YPG’nin çekilmesi de var.
Ancak, YPG’nin Rusya ve Amerika tarafından bu ölçüde pışpışlanması hiç güven vermiyor. Aslında Erdoğan’ın kendisi de, buna açıkça karşı çıkıyor. Güven vermeyen bir “mutabakat” var masada.
Günün birinde... Zamanını bilmek güç...
Bakmışsınız Erdoğan çıkmış, yine “aldatıldık” diyor!..
Hiç sürpriz olmaz.