"Hakça düzen."
Tam slogan:
"Ne ezilen ne ezen, insanca hakça düzen."
CHP lideri olduktan sonra, hatta genel başkanlığa giden yolda Bülent Ecevit'in 1972'den itibaren en sık kullandığı sloganlardan biri bu:
"Hakça düzen."
Aynı tarihlerde, buna karşı Milli Selamet Partisi (MSP) lideri Necmettin Erbakan, AKP'nin dayandığı kökün önderi "Adil Düzen" diyor. Bu da, Erbakan'ın en sık kullandığı söylem.
Erbakan, Ecevit'in "hakça düzen" söyleminden etkileniyor ve şöyle yorumluyor:
"Hak, hakikat ve hukuk. Allah'ın El Hakk isminin tecellisi, ondan pay almak."
CHP ile koalisyon kurmaya hazırlanırken...
"Kendisinin inandığı Adil Düzen'i Ecevit'in Hakça Düzen anlayışına oturtuyor."
CHP - MSP koalisyonu 1974 yılında bu felsefi ve siyasi mantıkla örülüyor.
"Oylamalardaki farklı tutumdan dolayı koalisyon bozulmaz."
Bu cümle 1974 yılındaki "CHP - MSP koalisyonunda MSP'li Adalet Bakanı Şevket Kazan'a" ait.
O tarihte Cumhuriyet Gazetesinde henüz çırak bir muhabir olarak kendisine sorduğum soruya, Kazan'ın verdiği yanıt böyle.
Yanıtın dayandığı olay, yandaş medya ile AKP - MHP koalisyonunun günümüzde diline doladığı CHP ve Saadet Partisi (SP) birlikteliğine ışık tutacak nitelikte.
Ocak 1974 yılında Bülent Ecevit ile Necmettin Erbakan tarafından kurulan koalisyon beş ay sonra Mayıs ayında ciddi bir anlaşmazlığa düşüyor.
"Sorun, siyasi af."
12 Mart 1971 askeri darbesiyle birlikte solcular ve dinsel kesim ağır darbe alıyor. Her iki tarafın önde gelen temsilcileri darbeciler tarafından işkencelere uğruyor, hapse atılıyor.
Üç yıl sonra CHP - MSP koalisyonu Ecevit'in Başbakanlığında işbaşına gelince gerek sol, gerekse dinsel kesimin hapiste bulunan temsilcilerine af çıkarmak kararı alınıyor.
O kararın pratik yönü var:
"Ceza Yasasının 141, 142 ve 163. maddelerinden yatanlara af çıkarmak."
141 ve 142. maddeler sınıf temeline dayalı örgütlenme ve propaganda yasağını öngörüyor, yani solcularla ilgili.
163. madde ise, dini alet ederek devletin güvenliğini sarsacak dinsel örgütlenme ve propagandayı yasaklıyor.
Meclis'te af yasası görüşülürken, önce 163. maddeden ceza alan dinsel kesimin üyeleri için oylama yapılıyor ve onlara af kabul ediliyor.
141 - 142'den ceza alanlara gelince...
"MSP'deki bazı Nurcu milletvekilleri, ‘biz komünistleri affetmeyiz' diyerek, aleyhte oy kullanıyor ve solculara af çıkmıyor."
Erbakan, Ecevit'e karşı çok mahçup duruma düşüyor.
Koalisyon bozulur mu, bozulmaz mı tartışmaları yoğunlaşırken, ben Adalet Bakanı Şevket Kazan'a "koalisyon bozulur mu" sorusunu sorma fırsatı buluyorum, Kazan da "bozulmaz" diyor.
CHP'nin başvurusu üzerine konu Anayasa Mahkemesi'ne gidiyor, Anayasa Mahkemesi 141 - 142. maddelerden hapis yatan solcuları da, af kapsamına alıyor.
Şevket Kazan'ın söylediğine denk, koalisyon bozulmadığı gibi, iki ay sonra...
"Aynı koalisyon 1974 Temmuz ayında Kıbrıs Barış Harekatı'nı gerçekleştiriyor, Kurtuluş Savaşı sonrası, Cumhuriyet Tarihimizin ilk sıcak savaşına imza atıyor."
CHP - MSP koalisyonu Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında bozuluyor.
Ecevit hemen seçime giderek, tek başına iktidar olmak istiyor, MSP yanaşmıyor. Sonrasında çok başka koalisyonlar yaşanıyor.
Ancak, CHP - MSP koalisyonu tam anlamıyla "zıtların birlikteliği."
Kıbrıs Barış Harekatı olmasa, yani Rumların Kıbrıs'ta darbeye teşebbüsleri yaşanmasa, belki daha uzun süre devam edebilecek bir koalisyon olarak tarihe geçebilirdi.
CHP - MSP koalisyonu ardından oluşan AP - MSP- MHP koalisyonu, "Milliyetçi Cephe" döneminde 12 Eylül askeri darbesine kadar, Türkiye "sağ - sol çatışmalarıyla" kavruluyor.
O sırada MHP'nin başında Alpaslan Türkeş var ve Türkeş Başbakan Yardımcısı.
Sol ile ülkücü çatışmasında pek çok genç, akademisyen, siyasetçi, gazeteci ve sivil insanlar hayatlarını kaybederken, Ecevit'in müthiş bir sözü var:
"Katiller hükümettedir."
Zaman geçiyor, Türkeş ölüyor, MHP'nin başına Devlet Bahçeli geçiyor ve 1999'da:
"Bu kez yeni partisi DSP'nin başındaki Ecevit Mesut Yılmaz'ın liderliğindeki ANAP ve Bahçeli'nin liderliğindeki MHP ile koalisyon kuruyor."
O dönem çıkan büyük anlaşmazlık, yakalanan PKK lideri "Öcalan'a verilen idam cezasının yerine getirilip getirilmeyeceği."
Bahçeli idamda ısrar ederken, Ecevit ve Yılmaz idamın sakıncaları üzerinde duruyor ve Öcalan idamdan kurtuluyor.
"Bahçeli de, bu karara katılıyor, koalisyon bozulmuyor."
DSP - ANAP - MHP koalisyonu 2002 seçimlerine kadar devam ediyor.
Günümüzde belki pek çok kişinin ya bilmediği ya da ayrıntılarını tam hatırlamadığı CHP - MSP ortaklığından bugüne bir çizgi çekersek...
Altılı Masa'da CHP'ile birlikte Saadet Partisi'nin (SP) yer alması ki, o SP Erbakan'ın has mirası olan parti niteliği ile bugün orada oluşan koalisyona yabancılık çekmeyen geçmişe sahip.
Belki SP'lileri kışkırtmak, belki cehaletten, belki de her ikisinden kaynaklanan SP'ye yönelik eleştirlere gülüp geçmekten başka yapacak bir şey yok.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun hafta başında SP lideri Temel Karamollaoğlu tarafından Altılı Masa'nın Cumhurbaşkanlığı adaylığını ilan ederken, toplanan kalabalığın bir bölümü:
"Mücahid Erbakan" diye bağırıyor, bir diğer bölümü:
"Mustafa Kemal'in askerleriyiz" çığlıklarıyla yeri göğü inletiyor.
Günümüz koşullarında oluşan bir sentez.
Satrançta oyunlardan biri de, "zehirli piyon" hamlesi.
Taraflardan biri "aldatıcı bir hamle" ile bir piyon ileri sürüyor, karşı tarafı mat etmek için. Ama, o hamle ile kendisi mat oluyor.
"İleri sürdüğü piyona zehirli piyon deniyor, hamlesi kendisini zehirliyor."
AKP - MP ortaklığı ile yandaş medya ileriye sürekli "zehirli piyon" sürmekle meşgul!..
Baştan sona deprem... Öncesinde hazırlıksız olma hali, sonrasında her türlü beceriksizlikler...
Ekonomi...
Adalet...
Çevre...
Siyasi eleştiriler...
Muhalefete yüklenmek amacıyla iktidar ortaklarının ileri sürdüğü her piyon aslında "zehirli piyondan" başka bir şey değil.
Altılı Masa'yı mat etmek isterken, kendisi mat oluyor.
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |