Dünyada "Merak Okulu" var mıdır bilmiyorum; ama eğer yoksa, olmasında fayda olduğunu düşünüyorum.
Çünkü her şey soru sormakla, yani merakla başlıyor…
Annemle Bodrum uçağındayız. Sabahın ilk ışıkları üzerimize yeni doğuyor.
Ben bir gün önce Londra'dan geç saatte İstanbul'a geldim. Şimdi annemi kapıp ver elini Bodrum yapacağım.
Kendimi çok yorgun hissediyorum. Bir an önce uçakta koltuğumu bulup uyumaya hazırlanırken annem sakin sakin: "Zuhal bu koca uçak, bu kadar insanla nasıl uçuyor kızım?" diye sormasın mı?
O an tek istediğim gözümü kapatıp uyumakken, "Neden şimdi aklıma bu soruyu düşürdün anne?" dedim içimden. Üstelik sorunun cevabını da bilmiyordum.
Fakat insan beyni hızlı çalışıyor. O an, okul yıllarım ve öğrencilik hayatım aklıma geldi birden. Ben okulda inek diye tanımlanan öğrencilerden biriydim. Hep sunulan bilgiyi öğrenip, iyi notlar alarak sınıfları geçtim. Ama aklımda ne kaldı, ne öğrendim derseniz kocaman bir hiç diyebilirim.
O kadar lüzumsuz şeyler öğretildi ki okulda, çoğunu unuttum gitti. Ezbere dayalı, sorgulamadan uzak bir eğitimdi bizimki. Bu sistemi düzeltmemiz lazım derdim kendi kendime.
Üstelik bu düşüncemde yalnız olmadığımı da bilirdim. Çoğumuz bu sistemden şikayetçiydik ama hiçbirimiz bunu değiştirebileceğimize inanmadık. Onun için bizim jenerasyon bu değişimi, dönüşümü başlatamadı.
Ama umutsuz değilim, çünkü eğitimde değişim ve dönüşüm yaratmayı hedeflemiş bir STK (Sivil Toplum Kuruluşu) var.
Yıllar önce YGA'nın kurucusu Sinan Yaman'la Turkcell'de çalıştığım dönemde tanışmıştım. Onunla ilgili ilk izlenimim sıradışı bir adam olmuştu.
Öyle büyük laflar ediyordu ki onları duymak bile beni ürkütüyordu, "Hadi canım yapamaz bunları" diyordum.
Sinan yaptığı işleri anlatırken, adanmış ve inandırıcı anlatımıyla beni YGA hayaline ortak etmeye çalışıyordu. Kısa bir süre sonra kendimi Lütfi Kırdar'da düzenledikleri bir toplantıda buldum. Koca salon binlerce genç insanla doluydu.
Toplantı arasında dışarıya çıktığımda Türkiye'nin her yerinden gelmiş öğrencilerin heyecanla bir biriyle nasıl tanıştıklarını gördüm. Bazıları daha önce bir proje için birlikte çalışmış ama hiç yüz yüze tanışmamışlardı. Ne kadar pozitif bir enerji vardı o salonda anlatamam.
"Neden buradasınız?" diye sorduğumda öğrenmek, kendimizi geliştirebilmek, liderlik vasıflarımızı arttırabilmek ve topluma faydalı bir şeyler yapmak için dediler. Nasıl hoşuma gitti.
YGA kurulalı 22 yıl olmuş. Müthiş işler başarmışlar. Sayarak bitirmek mümkün değil. O sıradışı hayalperest adam kocaman bir sistem kurmuş ve şahane işlerin ortaya çıkmasına vesile olmuş. Bravo be Sinan, iyi ki varsın. İyi ki sistemden dışarı çıkıp bizleri şaşırttın. Senin gibilere çok ihtiyacımız var.
YGA sisteminde kurulan müthiş bir mentorluk ağı var. Türkiye'nin ve dünyanın sayılı isimlerini projede partneri yapmayı başarmışlar.
Her yıl uzun mülakatlardan sonra seçilen 50 genç, YGA'lı iki yıllık liderlik okulunda birbirinden değerli mentorlarla çalışıp mezun oluyor. İçlerinden bir kaçının ismini vermeden geçemeyeceğim: Prof. Aziz Sancar, Prof. Mehmet Toner (Harvard - MIT), Ahmet Bozer...
YGA'lı gençler projelerini yönetirken mentörlerinden liderlik, zaman yönetimi ve teknoloji konularında destek alıyorlar.
Her bir proje toplumsal bir ihtiyacı çözmeye yönelik olup, konulara kolektif bir çalışmayla çözüm bulunuyor. Bireysellik değil kolektif çalışma kültürü aşılanıyor gençlere. Amaca doğru ilerlemeyi de iyi becerdikleri için kısa sürede, teknolojinin de yardımıyla, çalıştıkları konulara çözüm üretebiliyorlar.
YGA girişimcileri şimdiye kadar yedi ticari ürün ortaya çıkarmış. Bu ürünler global pazarlarda büyüyen satış rakamlarına ulaşırken aynı zamanda hem YGA'ya gelir yaratma modeline dönüşmüş hem de örnek projeler olarak global ödüllerle YGA'nın bilinirliğini arttırmış.
İlk üretilen proje, görme engellilerin sosyal hayata eşit katılım sağlayabilmelerini sağlayan WeWALK projesi olmuş.
Akıllı Bastonlar bugün pek çok görme engellinin hayatını kolaylaştıran cihazlar. YGA'lı girişimcilerin görme engelli bir arkadaşının başına gelen kazadan yola çıkarak geliştirdikleri akıllı baston ve mobil uygulama şimdi çok başarılı ticari bir ürün olmuş.
Asude Altıntaş işte bana bunları tıpkı yıllar önce Sinan'ın anlattığı heyecanla bir çırpıda anlattı.
Asude kim derseniz, durun anlatacağım… O da bir YGA'lı. Geçtiğimiz hafta Londra'daydı. Gelmeden beni aradı, buluşup tanıştık. Asude ODTÜ'de okurken ne yapmak istediğine tam karar verememiş. "Kurumsal firmalarda yaptığım stajlarda verilen işlerin sıradanlığı ve şirketlerdeki bürokrasi beni kurumsal hayattan soğuttu." diyor.
YGA toplantılarından birinde, o dönemin başkanı Gökhan Meriçliler'den görme engelliler için geliştirilen projeyi dinlerken, "İşte benim yapmak istediğim bu" demiş.
Sahnede ütüsüz gömleği ve Crocs'larıyla konuşmasını yapan genç başkan, o gün Asude'nin YGA'lı olmasını kolaylıkla sağlayıvermiş.
Asude şu anda başarılı bir iş kadını.
Yıllar önce YGA gönüllüsü olarak çalışabilmek için başvurup yarışan 50 bin adaydan biri.
Uzun mülakatları geçtikten sonra iki yıl gibi bir sürede YGA'nın sosyal inovasyon eğitimini tamamlamış. Başarılı çalışmalarından sonra YGA'nın da ilk kadın lideri olmuş.
Twin (eğitim kiti) projesinin yaratıcı ortaklarından da biri.
"Çocukların bilimi sevebilmesini ve teknolojik inovasyonları yapabilmeye de açık olmalarını istedik." diyor.
Bu eğitim kitleri şu an dünyanın pek çok ülkesinde satışta. Bu yıl 3 milyon dolarlık bir satış hedefleri var. 50 bin set satmışlar. Bir de mobil appleri var. Kullanıcılarının yüzde 40'ı İngiltere'den. Toplam 85 bin kullanıcıları var.
Çocukları teknoloji ile erken yaşta tanıştıran bu kitler, hayatın içinde her gün karşılaştıkları örneklerin nasıl çalıştığını öğretiyor. Kitapla anlatmayı başaramadıkları şeyi deneysel biçimde öğretmenin gücünü fark eden öğretmenlerden artan talepler Asude ve ekibini çok sevindirmiş. Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılan saha ziyaretlerinde bakanlık bu kitlerin faydasını görüp bir protokol imzalayıp kitlerin daha fazla okula ulaşmasını sağlamış.
Kitler çocukların inovatif düşünce yetkinliklerini geliştirdiği gibi yeni ürün çıkarma hayallerini tetikliyormuş.
Şimdiden Twin'in uluslararası yatırımcıları var. Daha çok yeni, mevcut yatırımlarına ek olarak, İngiltere'de 1.5 milyon poundluk yatırım almışlar.
'Çift kanatlı genç' ne demek diye sordum Asude'ye. Gülümseyerek "Bu ismi nasıl bulduk bilmiyorum ama hepimiz çok sevdik ve o günden beri de bizim değerlerimizi ve hedefimizi iyi aktardığını düşünüyoruz bu tanımın." diyor.
YGA'ya seçilecek öğrencilerde aradıkları iki özellik var: para ve iktidar hırsına bürünmeyecek vicdanlı ve öğrenmeye aç, üretken olmaları.
YGA ilk yıllarda yalnızca sponsorların katkılarıyla projelerine kaynak yaratırken şimdi YGA üyelerinin geliştirdiği projelerden de bağışlarla kendilerine sürdürülebilir gelir kaynakları yaratabiliyorlar.
Yani sürekli bir sponsor desteğine kendilerini bağlamıyorlar. Dünyada da sosyal amaçlı dernekler bu arayış içinde.
YGA'lı gençler, sosyal fayda sağlayan projelerin içinde çalışmakla birlikte kendi kurdukları temelli girişimcilik modellerinde de çalışıyorlar.
"Yolumuz hayatın içinde zaten var olan teknolojik inovasyonların temel prensiplerini anlattık.
Otomatik açılan bir kapının sensörünün nasıl çalıştığını onlara verdiğimiz kitlerde gördüler.
Araba park ederkenki sensörlerin çalışma prensiplerini o deney kitleriyle anlatınca daha çok merak ettiler ve öğrenmeye başladılar. Burada öğrendiği yaratıcı düşünceyi de hayatın içine faydalı çözüm üretebilmek için araç olarak görüp sürekli yeni icatlar yapmalarının önünü açmış olduk. Projemiz çok talep görmeye ve gönderdiğimiz teknolojik kitlere ilgi artınca bunu kurduğumuz şirket üzerinden de dünyanın her yerinde tanıtmaya başladık. Hem ürün olarak app'imiz hem de kitler dünyanın pek çok ülkesinden talep gördü; geçen sene itibariyle 2 milyon dolarlık bir ciroya ulaştık. Biz 3 YGA'lı arkadaş şirket hisselerimizin yüzde 20'sini YGA'ya bağışladık. Böylece bizim projemiz büyüdükçe YGA da önemli ölçüde öz kaynaklarını arttırmış olacak." diyor Asude.
"Üniversitede liderlik kabiliyetimiz gelişmiyor, liderlik sahada sorumluluk alarak ve karar vererek gelişiyor."
"Peki sen YGA'da liderlik yeteneklerini nasıl geliştirdin?" diye sordum.
"Birbirinden kıymetli iş insanları ve akademisyenler gönüllü mentorlarımız. Ben Ahmet Bozer'den zaman yönetimini, Mehmet Toner'den bilime bakış açımı değiştirmeyi, Levent Çakıroğl'undan liderliği öğrendim. YGA sayesinde bu kadar kıymetli insanla çalışma fırsatı buldum. Bu süreçte de yapmak istediğim işin bu olduğunu düşündüm ve bu konuda Stanford'da eğitim aldım. Sivil Toplum Kuruluşları'nın sadece sponsorluklarla devam edemeyeceğini, sürdürülebilir bir gelir modelinin olması gerektiğini biliyorduk.
Bunun için YGA Ventures'ı kurduk. Twin'e verilmiş çok ödül var ama bu hafta World Economic Forum tarafından teknoloji öncüsü ödülü verildi."
Müthiş bir başarı tebrikler Asude ve Twin ekibi. Ödülleri, kazançları bol olsun.
Kalın sağlıcakla…