Anderson Talisca ‘muhteşem’ vurdu ancak Brezilyalı futbolcuya topla buluşma olanağını yaratan Oğuzhan Özyakup oldu. Bozuk ve kaygan zeminde, ‘buz gibi’ yağışlı havada Oğuzhan’ın becerisi Beşiktaş’ı öne geçiren golün pasını vermekle sınırlı kalmadı tabii ki…‘Ricardo Quaresma da gol atsın’ diyerek çabaladı, Portekizli oyuncuyu ceza alanı içinde topla da buluşturdu ancak Muhammed Bayır gibi bir ‘tutucuya’ takılıp kalıverdi bu kez Q7… Ezcümle; Oğuzhan Özyakup yeteneğinden ödün vermediğini ‘duraklama’ döneminden çıktığını gösteriverdi. Bu da en az kazanılan puanlar kadar önemliydi Beşiktaş adına... Olcay Şahan’ın ‘sentetik’ oyununun ardından sol kanatta ‘harikalar’ yaratmasa da mücadele eden, zaman zaman topu hızla süren Ryan Babel’in gelmesi elbette ki Beşiktaş için fazlaca önem arz ediyordu. Buna bir de sakatlıktan kurtulan Anderson Talisca’nın deneyimini, beceresi ile harmanlaması eklenince Beşiktaş’ın işi geride kalan maçlara göre daha kolaydı. Her ne kadar rakip, arkasına ‘Mehter Takımı’nın desteğini alan Osmanlıspor olsa da… Oğuzhan Özyakup da yeri; Atiba Hutchinson’ın yanına geçince Beşiktaş önündeki zorlu haftalar için sahadaki ‘ideal’ kurgusunu böylece oluşturmuş oluverdi. Elbette ki aksamalar oldu, olacak da ne var ki siyah-beyazlı oyuncuların ilerleyen haftalarda çok daha rahat yengiler elde edeceği ortada. Zira bir – iki maç sonra yeni elemanlar takım arkadaşları ile uyun sorununu tamamen aşmış olacaklar. Ayrıca diğer takımların teknik direktörleri Mustafa Reşit Akçay enleminde ‘Ricardo Quaresma’ya nefes aldırmayın’ talimatı vermezler gibi geliyor! Muhammed Bayır oyunda kaldığı süre içinde Quaresma ile ‘adam-adama’ tabir edilen şekilde oynadı ve Portekizli futbolcuyu maçtan soğutmaya başardı ama goller yine de geliverdi. Gökhan Gönül de aksayanlar arasında yer aldı sonra da sakatlanıp yerini Andreas Beck’e bıraktı.
Beşiktaş’ın Ankara deplasmanında zorlandığı kimi zaman da bocaladığı anlar oldu ancak bunun baş sorumlusu, Şeref Stadı’ndakinden hallice zeminden başkası değildi! Uzun sürenin ardından Beşiktaş’ı izlemek keyif verdi, kim bilir belki de Olcay Şahan’ın oyuna dahil olamayacağının verdiği rahatlıktan kaynaklandı! Fabricio Agosto Ramirez ya da bize dayatılan adıyla kaleci Fabri, ‘o’ kurtarışıyla Tolga Zengin’e mesajını net şekilde verdi; “ Olanağın varsa kendine takım bul!..’ Eleştiri okları Cenk Tosun’a dönmüşken, yöneticiler de kıta-kıta ‘golcü’ arayışlarını sürdürürken uzatma dakikalarındaki gol yanıt oluverdi hepimize. Cenk Tosun’un bunu sıkça yinelemesi gerekiyor çünkü genç ve yetenekli daha önemlisi çalışkan. Sadece bir az daha sabır… Oğuzhan Özyakup da ‘dönmek’ için ‘Mehter Takımı’na gereksinim duyduğunu daha önce itiraf edebilirdi! Sonunda Beşiktaş doğru yola girdi ve bu yolun sonu aydınlık… Not: Analar- babalar çocuklarını, çocuklar da canları; babalarını yitirirken Beşiktaş’ın kazanması ya da yitirmesi doğal olarak anlam ifade etmiyor. Futbolun coşkusunu kimi zaman da hüznünü aktarmamız, yaşamakta olduğumuz acılara duyarsız kaldığımız anlamı taşımıyor. Onlar oynuyor, bizler de oturduğumuz yerden ahkam kesiyoruz zira işimiz bu. Ancak acıyı sizler gibi tüm benliğimiz ile yaşıyoruz…