İNANILMAZ AİLE 2 X X (The İncredibles 2) Yönetim ve senaryo: Brad Bird Görüntü: Mahyar Abusaeedi Müzik: Michael Giacchino Disney-Pixar yapımı |
Canlandırma (animasyon) sinemasında devrim yapan ve Disney firmasının tozlarını silkeleyen Pixar, efsanevi Disney’le son işbirliğinde ilki 2004’de çekilmiş ve popüler olmuş bir hikayeyi yeniliyor. Bunca yılın getirdiği çağdaş olanakları kullanmayı bilerek...
Brad Bird’ün yeniden sırtlandığı ve yine tek başına yazıp yönettiği filmde, o üstün-insanlardan oluşan (bu kez bunlara bir bebek de katılıyor!) ailenin ‘dünyayı kurtarma’ savaşımı anlatılıyor. Ama film bitince geriye hikayeden pek birşey kalmıyor da, teknolojinin zirvesi kanıtları kalıyor. Bu da iyi mi, kötü mü bilemiyorum!...
Bu yeni filmin hikayesi öylesine karmaşık ki...Bir ana tema var gerçi. O da şu: süper-kahramanların yönetimler tarafından yasadışı ilan edilip toplum dışına itildiği bir dönemde, onların itibarını geri vermek ve onları yeniden toplumların (ve biraz da Hollywood’un bitmek-tükenmek bilmeyen ‘super-hero’ filmlerinin!) gündemine almak için verilen bir çaba var.
Bu çabada bizim ünlü Parr ailesi başı çekiyor. Yanıbaşında süper-kahramanların dönüşüne kendisini adamış gözüken bir milyonerle birlikte...Ama bu kez ailenin annesi Lastik Kız vitrinde olacaktır: onu bir kampanyanın ana figürü haline getirmek isteyen bir büyük şirket sayesinde...Ve bunu çok istemese de...
Lastik Kız o incelip büyüyen, uzayıp gerilen, şekilden şekile giren bedeniyle yeni bir süper-kötülüğün karşısında dikilirken, bay Süpermen de evde iki yetişkin çocuğu ve yeni bebeği Jack-Jack’le meşgul olmayı seçiyor. Ama o öyle bir bebektir ki, hepsinden belalı ve son derece marifetlidir...
Ne tuhaf...İnternette ünlü imdb’ye bir göz atınca şunu gördüm: seyirci (yani sinema yazarlığının amatörleri) hemen tümüyle filmden nefret etmişler. Verdikleri notlar yerlerde sürünüyor!...Oysa anlı-şanlı ‘krtikler’ bayılmış, övgüleri arş-ı alaya yükseliyor!....
Gerçek elbette ortalarda bir yerde. Bir yandan filmin teknik düzeyine, 14 yılda teknolojide alınan mesafeye hayran olmamak elde değil. Ayrıca filmin genel tavrının günümüzün feminist ve ‘me-too’cu siyasetine yakınlığı da görmezden gelinecek gibi değil. Üstelik besteci Michael Giacchino’nun Bond filmlerini anımsatan müziği de gayet hoş.
Ama ya hikaye yanı? Perdede gerçek bir ilgiyle izlenecek, asgari bir mantığı; minimum bir inandırıcılığı; klasik, yarı-klasik veya tümüyle modern bir dramatürjisi olan bir olaylar zinciri kurma, ilgi çekebilecek ve kaderlerine ortak olma arzusu verecek karakterler yaratma gayreti var mı?
Tüm bunlar yok. Oysa üstatlar ne derse desin ve de bu tür filmlerin asıl seyircisi ne denli genç olursa olsun...Yine de olmuyor.
Ve ben kendi adıma, üstelik 14 yıl önce ilk bölümünü sevip X X X verdiğim ve hayli övdüğüm bir filmin devam filmini, hem de o okur tepkilerini hiç bilmeden oflayıp puflayarak izledikten sonra, o olumsuz tepkilerle sanki teselli buluyorum. “Bu sadece bir yaş sorunu değilmiş” diyerek....
Demek ki bu kez sadece fizik veya akıl yaşı küçük olanlara bırakılabilecek bir seyirlik..
Tüm okurlarıma çok iyi bir bayram tatili diliyorum.