Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak adlandırılan Türkiye tipi başkanlık sisteminin ilginç özellikleri var.
Misal istifa kelimesi yasak. Ancak görevden affını isteyebiliyorsun. Affın kabul edilirse bakanlık görevin bitiyor.
Daha komik olanı, bu ifadeler Resmi Gazete'de de bu şekilde yer alıyor.
9 Temmuz 2018'de uygulanmaya başlanan Türkiye tipi başkanlık sisteminin ilk kabinesi oldukça değişti. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin görevden alınmasıyla, bugüne kadar sekiz bakan, bazen kişisel iradesiyle, bazen haberi bile olmadan görevden affını istedi, yerlerine başka isimler atandı.
Bu af talepleri ve yeniden görevlendirmeler genellikle ilgili bakanın eleştirilerin odağında olduğu dönemde değil, birkaç ay sonrasında gerçekleşti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eleştirilere aldırmaz görünen tavrının gereği olarak, AKP'de görev değişimleri eskiden bu yana bu yöntemle yapılıyor.
Görevden alınmalar Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan'la başladı. 28 Mart 2020'de Turhan'ın yerine Adil Karaismailoğlu atandı.
Turhan, ilk kabine için ilginç bir seçimdi. Kariyerinde Kuzey Marmara Otoyolu'nu yapan Limak ve Cengiz konsorsiyumunun CEO'luğu, Karayolları Genel Müdürlüğü, Cumhurbaşkanlığı danışmanlığı, Danıştay üyeliği gibi ilginç basamaklar vardı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kısa süre önce 2018'de 3 milyar 198 milyon TL bedelle yapılan bir ihalenin iptal edilerek iki yıl sonra 9 milyar 449 milyon liraya '5'li çete' diye adlandırılan şirketlere verildiğini öne sürmüştü. Bu iddiayla ilgili suç duyurusunda ismi geçen "yetkililerden" biri de Turhan. Ancak şu ana kadar etkili yürüyen bir soruşturmadan söz etmek mümkün değil.
AKP'de deprem etkisi yaratan "af talebi" Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın istifası ile yaşandı.
Instagram hesabından 8 Kasım 2020'de istifasını duyuran Albayrak, sonrasında ortadan kayboldu. İstifasının kabul edilip edilmediği konusunda Cumhurbaşkanlığı'ndan açıklama gelmemesi nedeniyle hükümete yakın medya, saatlerce Albayrak ile ilgili haber yapamadı. Sonunda "görevden affını istedi" formülü bulunarak Albayrak'ın bakanlığı sonlandırıldı.
"128 milyar dolar nerede?" sorusunun muhatabı Albayrak, o günden bu yana ortalıkta görünmüyor. Ancak iddialar, Nureddin Nebati'nin bakanlık görevine getirilmesinde etkisinin bulunduğu ve kadrolarının daha etkin biçimde ekonomi yönetiminde rol oynadığı yönünde.
Albayrak'tan sonra ekonomi yönetiminin başına geçen Lütfi Elvan'ın bakanlıktaki macerası kısa sürdü. Cumhurbaşkanı Erdoğan'la faiz konusunda çelişen Elvan, 10 Kasım 2020'de oturduğu koltuğunu 2 Aralık 2021'de Albayrak'la yakınlığıyla bilinen Nureddin Nebati'ye bıraktı.
21 Nisan 2021'de ise Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın görevden af isteği kabul edildi.
Ticaret Bakanlığı'na, kendisinin ve eşinin ortak olduğu şirket üzerinden 9 milyon TL'lik dezenfektan alımı yaptığı açığa çıkan ve bu alımda usule aykırılık bulunmadığını savunan Pekcan, hakkındaki iddialar gündeme geldikten sonra, en hızlı görevden alınan bakan oldu.
Aynı tarihte Zehra Zümrüt Selçuk, Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı görevinden alındı. İşsiz kalmadı Karabük Demir Çelik Fabrikaları'nın Yönetim Kurulu'na atandı. CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, eski Bakan Selçuk'un "aylık net 39 bin 423 lira huzur hakkı" alacağını belirtti.
6 Ağustos 2021'de yayımlanan kararnameyle özellikle bakanlıktaki kadroların rahatsızlık duyduğu söylenen, atamalarda etkisiz kalınca görevi sürdürmek istemediği iddia edilen Ziya Selçuk, Milli Eğitim Bakanlığı görevinden alındı.
Kabinede tartışma yaratan "görevden af taleplerinden" biri de Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün görevden alınmasıyla gerçekleşti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile anlaşamadığı kulislere yansıyan, yargıdaki İstanbul grubuna karşı özellikle Hakimler ve Savcılar Kurulu ile Yargıtay'da etkili olmaya çalışan Gül, 29 Ocak 2022'de "görevinden affını istedi" ve talebi kabul edildi.
Son olarak Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli de Resmi Gazete'de yayımlanan kararnameyle 4 Mart itibariyle koltuğunu bırakmak zorunda kaldı. Pakdemirli hakkında 49 danışmanının olduğu, 7 ayrı makam odasının bulunduğu, yangınlar sırasında gerekli önlemleri almadığı, canlı hayvan ithalatı sırasında yaşanan rüşvet iddialarına kayıtsız kaldığı gibi çok sayıda iddia ve tartışma bulunuyor.
Yapılacağı Cumhurbaşkanlığı ve AKP tarafından ısrarla kabul edilmeyen kabine revizyonu aşama aşama yapılıyor aslında.
Değişimler sürecek mi?
Kulislere yansıyan bilgiler süreceği yönünde.
Ancak her bakanın etkisi aynı değil.
Bazı bakanların görevden alınmasıyla ilgili tartışmalar, pazarlıklar farklı bir seviyede yürüyor.
Ancak uzak olmayan bir vadede ne olursa olsun koltuğunu korumayı başaran etkili bazı bakanların değişme ihtimalinin çok yüksek olduğu da ısrarla söyleniyor.
Ancak daha önemli bir husus var.
Af kelimesi, Türkiye tipi başkanlık sisteminde uzun zamandır Cumhurbaşkanı'na saygı göstergesi olarak kullanılıyor.
Cumhurbaşkanı yaptığı iş ve işlemlerde anayasa ve yasalara göre büyük ölçüde yargı karşısında "sorumsuz" kılınmış durumda ancak bakanların durumu böyle değil.
Cumhurbaşkanı "af taleplerini" kabul ettiğinde sadece koltuklarını kaybediyorlar ama haklarındaki iddialar nedeniyle affedilmiş değiller.
Dezenfektan skandalından, halk yoksullukla boğuşurken her tesise ayrı bir makam odası donatılmasına, hayvan ithalatı sırasında gemiden hayvanların indirilmesine karşısında rüşvet alındığı iddiasından, Türk Hava Kurumu uçaklarının yangınlar sırasında hangarda çürütülmesine, ihale usulsüzlüğü iddialarından yargıdaki kadrolaşma iddialarına kadar onlarca dosya, onlarca iddia, binlerce belge açıklığa kavuşmayı bekliyor.
Görevden affedilmek, bir köşede bütün bu iddialara yanıt vermeden tatlı bir maaşla yaşamı sürdürebilmek anlamına gelmiyor.