Yargıtay Ceza Genel Kurulu, uygulamadan kaynaklı sorunlar ve zihniyet sorunu çözülmedikçe cezaların yükseltilmesinin ya da yeni reform paketleri çıkartılmasının kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin önüne geçilemeyeceğini ortaya koyan bir içtihat kararına imza attı. Ceza yargılamanın en üst organı olan YCGK, evlenme teklifini reddeden TRT sanatçısı Hatice Kaçmaz'ı öldüren sanığa verilen indirimli cezayı yerinde bulundu. YCGK, Yargıtay Başsavcılığı'nın sanığa "tasarlayarak öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesi yönündeki tebliğnamesini reddetti. Kaçmaz'la parkta buluşmaya gelirken bileğine 19,9 cm'lik bıçak bağlayan sanığın "anlık hiddetle" cinayeti işlediğini savundu. Kararda, kadının evlenme teklifini kabul etmesi halinde sanığın cinayeti işlemeyeceğini, reddedilince anlık hiddetle cinayeti işlediğini, yanına tedbiren aldığı bıçağı "duygusal çöküntü ve hiddetin etkisiyle" kullandığını vurguladı. Karar 5'e karşı 14 üyenin oyuyla alındı. Sanığın daha önce kardeşini öldürmesi ve sadece 13 yılda tahliye olması, kurban kesmeye gideceği için yanına bıçak aldığını söylemesine rağmen cebinden 7 TL çıkması da Yargıtay üyelerine “tasarlayarak öldürme” tespiti için yeterli olmadı. Yerel mahkeme de sanığın Kaçmaz'ı tutkulu sevgisinden dolayı öldürdüğünü belirterek "tasarlayarak öldürme" suçundan ceza vermemişti. Kardeşini öldürürken bıçağı korkutmak için salladığını söyleyerek indirimli ceza alan ve kısa sürede tahliye olan sanık, Kaçmaz’ı da korkutmak için bıçak sallarken öldürdüğünü söyleyerek yeni bir örtülü indirim daha alabildi. Kasten öldürme suçundan müebbet hapis alan Munis, ağırlaştırılmış müebbetten kurtulduğu için önceki cinayetinde olduğu gibi kısa sürede serbest kalabilecek.
Kadın örgütleri uzun yıllardır kadına yönelik şiddet eylemlerinin ve kadın cinayetlerinin polis ve yargı pratiklerinden kaynaklandığını vurguluyor. Bunun için kadınları koruyucu ve şiddeti önleyici düzenlemelerin yanı sıra zihniyet sorununa dikkati çekiyor. Bu eleştirilere rağmen yargı kararlarına yansımamasına rağmen kadınlar için güvence oluşturan İstanbul Sözleşmesi'ni kaldıran iktidar, şimdi de şiddeti engellemek üzere yeni bir yargı paketi üzerinde çalışıyor. İşin komik tarafı pakette kravat taktığı için cezada indirim yapılmasını engelleyecek düzenlemelerin yer alacak olması. İktidar, yeni düzenleme yaparken aslında yıllardır yapılmayan bu düzenleme nedeniyle kadınların kolayca öldürülebildiğini de farkında olmadan kabul etmiş oluyor.
Ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kısa süre önce aldığı, henüz taraflara bile tebliğ edilmemiş içtihat niteliğindeki kararı, sorunun yapılan yeni düzenlemelerle çözülemeyeceğini ve yargıdaki zihniyeti de ortaya koyuyor.
Skandal karar, 13 Eylül 2014'te, bir çocuk annesi, 33 yaşındaki TRT sanatçısı Hatice Kaçmaz'ın bir süre görüştüğü Orhan Munis tarafından Ankara'da bir parkta öldürülmesine ilişkin davada verildi.
Kaçmaz, bir süre görüştüğü, kendisine defalarca evlilik teklif eden Munis'i sürekli geri çevirdi. Kaçmaz, Munis'in kendi kardeşini öldürdüğünü öğrenince korkuya da kapılmıştı. Munis ise ısrarını sürdürdü. Kaçmaz, bunun üzerine ailesini kendi ailesine göndermesini istedi. Ailesinin evliliği kabul etmeyeceğini biliyordu ve bu yolla da Munis'ten kurtulmayı tasarlıyordu. Ailesi, Orhan Munis'in ailesiyle görüştü ve evliliğin olamayacağını bildirdi. Kaçmaz da defalarca açık bir dille Munis'e evlenmeyeceğini söyledi. Ancak Munis ısrarlıydı.
Kaçmaz, sürekli kendisini rahatsız eden Munis'le, 'son kez konuşalım' ısrarı sonucu parkta buluştu. Munis, öğlen 13.00'te parkta buluştuğu Kaçmaz'ı 15 yerinden bıçaklayarak öldürdü.
Munis, savunmasında Kaçmaz'ın sevgi dolu mesajlarına hep hakaretle yanıt verdiğini, evlilik teklifini reddettiğini ancak dost hayatı yaşamayı önerdiğini söyledi. Olay günü de korkutmak amacıyla bıçağı salladığını ifade etti.
Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan sanık, buluşmaya giderken yanına bıçak almasını 'kurban almaya gidiyordum' diye açıkladı.
Ancak ailenin avukatı Ceren Şimşek, sanığın bıçağı bileğine sakladığını, buluşmadan sonra kurban kesmeye gideceğini söyleyen sanığın yanında kurban alacak parası olmadığını açığa çıkardı. Mahkeme ise bunlara rağmen tasarlayarak öldürme değil öldürme suçundan ceza verdi. Sanık, 30 yılı aşkın süre kesintisiz ceza yatmaktan bu sayede kurtuldu.
Mahkeme, gerekçeli kararında ise skandal ifadeler kullandı. Kararda, Yargıtay içtihatlarına göre tasarlayarak öldürme suçunun oluşması için 'karar verme, ruhi sükunete rağmen kararından vazgeçmeme, plan yapma' unsurlarının bulunması gerektiği kaydedildi. Kararda, sanığın maktüleyi önceden tehdit etmediği, aralarında tartışma geçtiğine yönelik tanık bulunmadığı belirtilerek, "Maktule ile evlenmeyi isteyen sanık, maktülenin bir türlü kabul etmemesi, ayrılma düşüncesini kendisine açıklaması sonucu içindeki tutku derecesindeki aşırı sevgiden kaynaklı duygusallığın etkisi ve ruh hali üzerinde yarattığı hiddetle yanına bıçak alarak, o hiddetin sonucu olarak maktuleye bıçak darbelerini vurmuştur" denildi.
Bu karar Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından onandı. Yargıtay Başsavcılığı ise tebliğname hazırlayarak karara itiraz etti. Tebliğnamede sanığın 19.9 cm'lik bir bıçak alarak bıçağı çorabına bağladığı, yeniden reddedilince Kaçmaz'ı yoğun kasıt altında, vücudunun hayati organlarının bulunduğu bölgeleri dahil 15 kez bıçakladığı vurgulandı. Tebliğnamede, cinayetin öfke patlaması altında işlenmediği, düşünme, karar, planlama ve icra safhalarının bulunduğu kaydedildi ve kararın bozulması istendi.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, başsavcılığın itirazını, tam olarak şu ifadelerle reddetti:
"Maktulden ayrılmayı aklından geçirmeyen, tersine maktulle bir an önce evlenmeyi arzulayan sanığın, kendisiyle evlenmeyi kabul etmeyen ve ayrılma düşüncesini kendisine hissettirip açıklayan maktule duyduğu hiddetle yanına tedbiren aldığı bıçağı, maktulle konuşmalarının olumlu geçmesi hâlinde kullanmayacağı düşüncesiyle sağ bileğine bağladığı, maktulün kendisinden ayrılma konusunda ısrarcı olması üzerine kapıldığı hiddet duygusunun etkisiyle maktule vurduğu birden fazla defa bıçak darbesi ile ölümüne sebep olduğu hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleminin aralarında geçen görüşme sonunda isteğinin kabul edilmemesinden kaynaklanan duygusal çöküntü ve hiddetin etkisi altında soğukkanlı bir şekilde düşünmesini engelleyecek şekilde aniden gerçekleştiği, telefon görüşmeleri ve buluşmaları arasında yaklaşık bir saatlik zaman dilimi olduğu, tasarlamanın kabulü için gerekli makul bir sürenin geçmediği, diğer yandan olay yerine evlenme isteğinin reddedilmesi ihtimaline bağlı olarak suçta kullandığı bıçağı sağ bileğinin içerisine bağlayarak gelen ve bu nedenle şarta bağlı olarak hareket eden sanığın eyleminde tasarlamanın koşullarının oluşmadığı ve kasten öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir."
Karar, 5 üyenin oyuna karşılık 14 üyenin oyuyla alındı. 14 üye, Munis'in erkek kardeşini sadece müziğin sesini kısmadığı için yine bıçakla öldürmesini ve yine Kaçmaz cinayetindeki gibi "korkutmak için savurdum" savunmasını dikkate almadı.
Kurbanlık almaya ve kesmeye gideceği için yanına bıçak aldığını söylemesine rağmen cebinden 7 TL çıkmasını, "Paramı düşürmüşüm" diye açıklamasını da dikkate almadı.
Tanıkların, "Cinayetten sonra Orhan'la görüştük, ben böyle olmasını istemezdim. Beni affedin, hakkınızı helal edin, ben şu an karakoldayım teslim oldum, Hatice yerde yatıyordu, bana hastaneye götür dedi, çevre çok kalabalıktı panik oldum ben karakola kendim teslim oldum" şeklindeki ifadelerini de dikkate almadı.
Taksi şoförünün, "bıçağın keskin kısmını sağ ayağının çorabının içine soktu, ayakkabı bağcığı ile bağladı, 'hayırdır' dedim, 'ağabey yanlış anlama bir işim var' dedi. Parkın yakınında bıraktım, bağcığını söktü o sırada" ifadesini de dikkate almadı.
Gencecik kardeşini öldürüp sadece 13 yıl cezaevinde yatan Munis, babasını henüz 1 yaşında kaybetmiş, olay tarihinde sadece 3,5 yaşında olan bir kız çocuğunu da annesiz bıraktı. Hatice Kaçmaz, henüz 33 yaşında öldürüldü.
Durmadan "kader kurbanı" denilerek affedilen bu katillere indirimli cezalar verilerek zaten kısa infaz süreleri iyice kuşa döndürülüyor. Cezaevleri düşünce suçluları ile doldurulurken, katillerin sırtı sıvazlanıyor.