Bu kez akordiyonla başlıyoruz. Alfama’da gibiyim.
“Akordiyoncuların mizacı şöyle olur” diye bir şey var mı?
Varsa, Vincent Peirani ile Ciguli tanışsalardı nasıl olurdu?
Simsiyah giyinmişler.
Sahneye çıktığınızda daha görünür oluyorsunuz.
Müziğiniz, mimikleriniz, giydikleriniz istemeseniz de konuşur.
Peirani’nin kravatı var ve yalın ayak. Parisien’in gözlüğü. Schaerer’in küpesi.
Baraka filmine götürdü beni Out of Land, yani doğal seslere, ilk tiyatro çalışmalarımıza.
Global Music Foundation’ın geçen sene Londra’da düzenlediği caz workshopundaki vokal hocalarımızdan Guillermo Rozenthuler’ın circle singing’lerini de anımsatıyor.
Schaerer sadece bir vokal olamaz, o kendisi olarak bir enstrüman, yanaklarını bra ra bum diye sallıyor. Salınımları dinç ve yaratıcı ve özgür. Kendinden ne kadar emin.
Neydi o söz? Aldous Huxley söylemiş:
“An intellectual is a person who’s found one thing that’s more interesting than sex.”
Handece karşılığı: Entelektüel, seksten daha ilginç bir şey bulup onunla meşgul olan kişidir.
Parisien, Peirani, Schaerer, Wollny için tam da bunu düşünüyorum.
İçimden “Bavullarına sığar mıyım” diye geçiriyorum.
Özgürce gülüyorlar. İleri geri gidiyorlar sahnede. Spontane yaratıcılık bu.
Ve sonra Wollny, piyanonun tellerine atıyor elini. Pizzicato tekniği ile çalıyor. Wow sesi geliyor sahneden. Atmosfer bir anda değişiyor, daha karanlık oldu. Film noir gibi.
Işık tasarımını kim yaptıysa saygılarımı gönderiyorum. (İsmine henüz ulaşamadım.) Yumuşacıktı, kim çalıyorsa, zarifçe o müzisyeni aydınlatıyordu. Geçişlerdeki ahenge bayıldım.
Arada arkada bazı videolar görmeyi diledim, yani bu seslerin grafik hâlini. Sabancı Üniversitesi’nde Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı okuduktan sonra konserlerde kullanılması amacıyla hareketli performans görselleri yapmış bir arkadaşım var, Deniz Erk. Deniz’in eli değseydi neler çıkardı diye geçiyor içimden.
Parisien tüm bedeni ile çalıyor saksafonu. Şıp şıp terler düşüyor gözümün önüne. Teknik bilgiyi sağlama aldıktan sonra sahnede her şeye izin var galiba. Korkmayacağım.
Air Song, B&H, Kabinett V, Rezeusler, Ukuhamba şarkıları.
Air Song adını duyunca seviniyorum, şarkıları dinleyince bilmeden kalbimde doğa ile birleştirdiğim için.
Derken Schaerer konuşmaya başlıyor. Biz onu hikâye anlatacak sanıyoruz. O ise ilaç prospektüsünden tiyatro metni oluşturmak* gibi sesleniş cümlelerini performansına katıyor. Çılgınca bir şey bu.
Wollny başını koymuş piyanoya.
“Vibrafon tamamdı da akordiyon nereden çıktı” der gibi bakıyor gözlerim.
Kulağımın arkasına çiçek takıp sahneye atlayasım var. Görsel olmayacaksa bir köşede dansçı olsun bari. Belki de pure müzik yapmaları bende bu patlamalara neden oldu. Başka sanat dallarını da isteyip durmam boğazıma kadar tırmanan çığlığı yerden yere vurma ihtiyacımdan.
Önceki hayatlarında sekiz milyon çile çekmiş olmalılar ve şimdi ödüllendirildiler. Başka bir açıklaması olamaz bunun.
Peirani dudağını büzüyor, omzunu oynatıyor, gözlerimi yummuş, yapmacık değil, hiç değil, fade out, cikleyen ses yine dark’a döndü.
Ormanlara gidiyoruz Schaerer ile. Albümde zaten ona vokal dememişler sadece. Mouth percussion demişler. Beatbox ve daha neler neler yapıyor.
Ağıt gibi de.
Su, ağaç, toprak var.
Acaba onlar da ukala mıdır?
Müziğe yeni başlayanlar yanlarına yaklaşmaya korkuyor mudur?
İyi müzisyen olmak bir yana, iyi insanlar mıdır?
Ne yer, ne içer, nerede uyurlar?
Anneleri ile göbek bağlarını kesmişler midir?
Babalarına kızgınlar mıdır?
Çocuğu var mıdır birinin?
Parasız kalmışlar mıdır hiç?
Terk edilmişler midir?
“Erdoğan izlesin bunu ve barışalım lütfen” diye geçiyor içimden, nereden çıktıysa artık.
Bu seslere benzer sesler çıkaran Çağıl Kaya konuyor omzuma.
Nicola’ya teşekkür ediyorlar ses için.
Ben de Parisien-Peirani-Schaerer-Wollny ‘Out of Land’i, 25. İstanbul Caz Festivali programına kim davet ettiyse teşekkür ederim.
O çizgi adamı da hatırladım işte:
“Konuşalım yukarıda” dediler bize ayrılırken.
Bakındım ama diğer konsere yetişmeliydim.
Bazen görev bilincime kafa atmak istiyorum.
Parisien-Peirani-Schaerer-Wollny 'Out of Land’
Saksafon: Emile Parisien
Akordiyon: Vincent Peirani
Vokal: Andreas Schaerer
Piyano: Michael Wollny
* İlaç prospektüsünden tiyatro metni oluşturulabileceğini ilk kez Şahika Tekand yönetimindeki oyunculuk çalışmalarına katıldığım zaman öğrenmiştim. (Bakınız: Studio Oyuncuları)
Not: Işık tasarımını yapan kişiyi öğrendim: Zorlu PSM ekibinden Fatih Albayrak'a özenli çalışmasından dolayı teşekkür ederim.