Murat Belge son yazısında, “Değerler çatışması ortamına girdik” diyor ve alarm zilleri çalıyordu. Ne yazık ki öyle gözüküyor. Oysa, olması gereken çatışma değil uyum. Farklı değerler ‘uyum’ içinde olmazsa, biri diğerine hayat alanı tanımazsa, biri diğerine tahakküm etmeye kalkarsa, orada ne barış kalır, ne de huzur. Hangi dinden olursan ol. Hangi inançtan olursan ol. Mezhebin ne olursa olsun. İster örtün, ister örtünme. İster türban tak, ister takma. İster inan ister inanma, ateist ol. Laikliği sev ya da sevme. Türk ol, Kürt ol. Ermeni ol, Musevi ol, Rum ol, Süryani ol. Hristiyan ol, Yahudi ol, Ortadoks ol, Katolik ol. Arap ol, Boşnak ol, Gürcü ol, Çerkes ol, Arnavut ol. İster Sünni, ister Alevi ol. Ne olursan ol! Ama saygılı ol bütün bu değerlere. Hoşgörüyle bakmayı öğren farklılıklara. Eğer saygı göstermezsen farklı değerlere, tahammül etmezsen rengarenk farklılıklara yaz bir tarafa: Bundan kavga çıkar. Çatışma çıkar. Kan çıkar.
Türkiye’yi değerler çatışması ortamına sokmak, demokrasi ve barışa ihanettir
Irak’ta kan gölü bu nedenle büyüyor. Suriye’de kan ve gözyaşının oluk gibi akmasının nedeni bu. Her iki ülkenin kan revan içinde paramparça olması bu yüzden. Saddam ve Esad diktaları, bu ülkelere kendi inandıkları bazı değerleri devlet zoruyla, kırbaçla, kılıçla kabul ettirmek istedikleri içindir ki, Irak ve Suriye kaç zamandır kanamakta... Türkiye de, ne yazık ki sevgili Murat’ın dediği gibi, bir değerler çatışması ortamına itilmekte. Her geçen gün hızlanıyor bu süreç. Demokrasinin küfür düzeni sayıldığı bir ortam bu. İnsan hakları ve özgürlüklerin Batı emperyalizminin tahakküm araçları olarak görüldüğü bir ortam bu. Süslü kadının fahişe sayıldığı bir ortam bu. Madam gibi değil adam gibi ölmenin, kadın-erkek ayrımcılığının, ırkçı bakış açısının yüceltildiği bir ortam bu. Kadın-erkek eşitliğinin, laikliğin Batı değerleri olarak aşağılandığı bir ortam bu. ‘Batı değerleri’ni gömmek için eğitimin imam hatipleştirildiği bir ortam bu. Okullarda, 28 Şubat’ın ‘ikna odaları’nın hortlatıldığı bir ortam bu. Affedersiniz Ermeni söyleminin en üst düzeyde devlet ağzı yapıldığı bir ortam bu. Operanın, balenin, tiyatronun, klasik müziğin yok edilmek istendiği bir ortam bu. ‘Batı değerleri’ne savaş açan bir ortam bu. Evet, AKP iktidarında Türkiye böyle bir korkulu döneme girmiş durumda. Bir Sünni zihniyetin diktası devlet eliyle, devlet zoruyla Türkiye’ye yukarıdan aşağı bir deli gömleği gibi giydirilmek isteniyor. Bu gidiş son derece tehlikeli bir gidiş. Türkiye, barış ve huzuru ancak farklı değerlerin ya da farklılıkların aynı çatı altında, birlikte yaşamalarıyla yakalar. Bunun adı demokrasidir. Hukukun üstünlüğüdür. Biri diğerine hayat hakkı tanımazsa, biri diğerine tahakküm etmeye kalkışırsa, Türkiye bir ‘cehennem çukuru’na yuvarlanır. Türkiye bugün ne yazık ki böyle bir yolda... Son söz: Türkiye’yi değerler çatışması ortamına sokmak, demokrasi ve barışa ihanettir!