Birisi bana "Diyalektiği tarif et" deseydi hemen "Geçen hafta ben" derdim. Taksim İlkyardım'dan İnsan Hakları Derneği'ne oradan Kaktüs'teki Oktoberfest Jazz Festivali'ne kesmedi, HomeRoom'daki dedikodu seanslarına her tarafa yetiştim. Fakat inanın ki iki gün arka arkaya Taksim EAH'de sabah 09.00'dan akşam 17.00'ye kadar başıma gelmeyen tıbbi dram kalmadı ama unutmayın ki Gonzo Tuğrul'u koskoca devlet bezdiremedi, hastalık hiç bezdiremez.
Ankara'daki Mülkiyeliler Birliği sohbetimden geldiğimden beri her tarafım dökülüyordu. Eski torpilim Doç. Dr. İsmet Hazar'ın önayak olmasıyla yeni doktorum Cem Tuğrul Gezmiş'in yanına damladım, pazartesi sabahı.
Delik deşik edildim. Yetmedi, biraz asık suratlı ama pek bilgilendirici ortopedist Dr. Hayrettin Yaldız'ın isteğiyle röntgen bile çektirdim. Eski bir travmadan dolayı omuriliğimde küçük bir çökme varmış. Bir haftaya geçermiş. Eh, kan tahlillerim de fena çıkmadı. Özetle, Cumhuriyet'in 100. kuruluş yıldönümünü de göreceğim neredeyse kesinleşti.
Pazar günü öğleden sonra İnsan Hakları Derneği'ndeki çalıştay süresince zaman zaman ağrı çektim. Fakat sonuna kadar kalamasam bile üç saat oturup kıymetli anarko marksist görüşlerimi oradakilerin üstlerine boca ettim.
"İHD kendini sorguluyor" çalıştayı olduğu için şimdilik fazla bilgi veremeyeceğim ama yüzlerce üyesi olan İHD'den katılımın oldukça düşük olması herkes gibi benim de canımı sıktı. Kendimi "Belki de yöneticiler iyi duyuramadılar" diye teselli etmeye çalıştım. Ne var ki galiba bütün yükü üzerinde taşıyan Şube Sekreteri Hatice Kalpaklı'yı düşününce bu olasılık da biraz zayıf kaldı.
İnsan Hakları Derneği'nin 2021 yılı İnsan Hakları İhlalleri Raporu'nu okumak için tıklayın.
Cihangir'in ünlü Kaktüs'ünde bir avanta içki daveti aldığımda halsizliğimden dolayı gitmeyecektim. Fakat partinin adının "Oktoberfest" olduğunu duyunca ne menem şeydir diye merak ettim ve hasta hasta gittim. İyi ki de gitmişim.
Kaktüs'ün esas patronu Sevda Bulca'nın düzenlediği gecede "Uninvited Jazz Band" adlı son derece parlak bir "sokak çalgıcıları grubu" vardı. Daha entelektüel deyişiyle "dixieland jazz". O kadar keyifliydiler ki bana hiç yüz vermedikleri halde kenardan dahil olmaya çalıştım. Gecenin en ünlüleri ben ve yazar Seray Şahiner'dik. Nişantaşı, Bomonti ve Moda'dan gelenleri tanımıyorum.
Saat 03.00'lere kadar sürmüş ama ben maalesef 11.00 olmadan ağrılarım dolayısıyla eve dönmüştüm bile.
70 plus’lar olarak Cihangir Sağlık Ocağı doktorları Hatıra Topaklı ve Hakan Hekimoğlu’nun himmetleriyle hem ben, hem de Şahika Yüksel hafta içinde grip aşısı olduk. Daha önce yediğimiz uzak doğu yemeğinin parasını Prof.Dr Yüksel ödedi. Komşu olduğumuz için…
Benim de tuzum var
1972'den beri Akal Atilla ve Zeynep Oral'la başlayıp şimdi Filiz Aygündüz'e ulaşan Milliyet Sanat dergisinde ben de bir süre yayın yönetmeliği yaptım. Şimdi T24'te yazan Mehmet Y. Yılmaz'ın çağrısıyla derginin başına geçer geçmez kapağa Tarkan'ın fotoğrafını koymamın "belli" çevrelerde yarattığı infiâli hiç unutmam. Hepsi geçmişte kaldı.
Milliyet Sanat'ın 50'inci yıl kutlama sayısının Kültür Bakanı Nuri Ersoy'un bir yazısıyla başlaması biraz şanssızlıktı ama boşverin zaten medyanın başına gelmeyen mi kaldı. Milliyet Sanat inşallah 100 yaşını da kutlar.
* Yeniden TV’den Ayşegül Doğan soruyor; DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren ve TGS İstanbul Şube Başkanı Banu Tuna, “sansür yasasına” neden karşı çıktıklarını anlatıyor.
* Basın Meslek Örgütleri'nden çağrı: İktidar seçim öncesi sansürü ağırlaştırmak için hazırladığı tasarıyı geri çeksin
* Müzisyen Onur Şener'in öldürülmesi, dergi çalışanına tutuklama ve çeşitli konser engelleri Susma Platformu'nda.
*Türkiye'deki Çerkeslerin gazetesi Jineps'in yeni sayısı için tıklayın. Sakın Suat Derviş'i atlamayın.
Amatör organizasyonlar yarışıyor
Önce 59'uncu yılını kutlayan Antalya Altın Portakal Festivali'yle başlayayım. Halk TV'nin canlı yayını başlayınca gözlerime inanamadım. Törene giriş, Antalya Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in oğlu, gelini ve de kendisiyle başladı. Onur Ödülleri'ni alan sanatçılara belli ki nereden girip nereden çıkacakları bile söylenmemişti. Velhasıl, Bakan'ıyla, Belediye Başkanı'yla, Valisi'yle her şey tam bir hercümerçti. Daha fazla söylenip başımı derde sokmamak için susuyorum.
Fakat başta yapımcı ve Gezi tutuklusu ve de oğlum Hüseyin'in sınıf arkadaşı Çiğdem Mater'e atıfta bulunulduğu için Festival'e şükran borçlu olduğumu da ekleyeyim.
Belki de bir magazinci olarak ciddiye alınıp çağrılmadığım için haksızlık ediyor olabilirim. Magazin Gazetecileri Derneği'nin 26'ıncı Altın Objektif Ödülleri, YouTube'dan izleyebildiğim kadarıyla Antalya'dan beterdi. Sorulan sorular, sahnede sıralanmalar, güya komiklikler gerçekten biraz moral bozucuydu. Eminim bu işi Kaktüs ya da 22'nin önünde bekleyen paparazzi gençlere verselerdi daha başarılı bir organizasyon çıkarabilirlerdi. Herkese ödül vermek zorunluymuş gibi onlarca ödül verildi. Sayı 10'dan azsa tekzip göndersinler, vallahi yayınlarım.
Bilin bakalım kim?
Epey bir zamandır haberler ve bazı haber programları söz konusu olunca Halk TV, KRT, Fox gibi kanalları izliyorum. Maalesef bunları da günde 60-70 dakikadan fazla izlemek mümkün değil. Neyse konuyu dağıtmadan bilmecemi sorayım. Aşağıdaki sözler sizlere hangi 'anchor person'ı hatırlatıyor?
"Horoz yumurtası", "Patron sizsiniz", "Bu yüce devlet ve millet", "Stendhal", "Kafanızı ütülemeyeyim", "Büyük ülke, büyük millet"...
HomeRoom'da bir öğleden sonra
Hep yazdığım gibi içki içilmeyen ve bol bol ev yapımı pizza yenilen HomeRoom, Cihangirli oyuncu, gazeteci ve de entel tayfanın toplanma yeri.
Herkesten daha zengin olduğu iddiasıyla sürekli asık suratla dolaşan patron Emre Erdem'e rağmen yine de oraya gidiyoruz. Bu ara bir fire verdik. Zeynel Lüle, Tele1'in Ankara Temsilciliği'ne atandığı için artık gelemiyor.
Bu yazıyı yazmak için perşembe öğleden sonra editörüm Melis Karaca'yla orada buluştuğumuzda yine bayağı az ve orta ünlülerle doluydu. Ben hasta olduğum için bu hafta T24'e gidemedim, T24 bana geldi.
- Evet, haklısınız. Herhalde siyasal iklime uysun diye neredeyse bütün kanallarda iki eşli-iki evli adamlar ve sürekli işkence çekip ağlayan kadınlar var. Bunun en son örneği bu kadar özgürlükçü olmasam RTÜK tarafından uyarılmasını bile isteyebileceğim, Gülseren Budayıcıoğlu'nun kotardığı dizilerden biri: Yalı Çapkını. Psikiyatrist hanımefendi, eğer doğruysa, "gerçekleri göstermek" ve" onun üzerine mücadeleyi inşa etmek" gibi savunmalara girmeseydi inanın bulaşmayacaktım.
- Aşağıda göreceğiniz fotoğraf, eski gazeteci yeni podcastçı Eray Özer tarafından haberim olmadan çekilmiş. Ne kadar anarko marksist olduğumu kanıtlamak için yayınlıyorum. Tabii küçük bir ekle. Eray Özer'in bilmediği, böyle bir moda taa 1960'lardan beri var. Onu da yanına ekliyorum.
Anadolu'nun kadın aşıkları
HomeRoom'dan arkadaşım Engin Ağır'ın yaratıcılarından biri olduğu kadın solistlerden oluşan yeni bir albüm çıktı. Bence tek eksiği içinde bir tane Kürtçe şarkının olmamasıydı. Yoksa dört dörtlük.
Bu haftaki müzik önerimiz yukarıda okuduğunuz Kadın Aşıklar albümünden bir parça. Peyda: Taşın düştüğü yer.
Tuğrul Eryılmaz kimdir? Tuğrul Eryılmaz, kendisini "sadece gazeteci" olarak tanımlıyor. Dünyayı etkileyen 1968 rüzgârı sırasında üniversiteye gitti. 1969 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni (Mülkiye) bitirdi. Bir süre Londra'da öğrenim gördükten sonra Türkiye'ye döndü. Mülkiye'de yüksek lisans eğitiminin ardından Ankara'da TRT Haber Merkezi'nde gazeteciliğe başladı. Bir dönem Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nda iletişim dersleri verdi. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından üniversiteden ayrıldı. İstanbul'da haftalık Nokta, Yeni Gündem, Tempo ve Sokak dergileriyle Cumhuriyet ve Yeni Asır İstanbul gazetelerinde çalıştı. Ankara, Bahçeşehir, Bilgi, İzmir Ekonomi ve Kadir Has üniversitelerinin iletişim fakültelerinde gazetecilik dersleri verdi. 1996’daki kuruluşundan 2013 yılına dek yaklaşık 16 yıl Radikal İki’nin yayın yönetmenliğini yaptı. “Gazeteci olarak yaptıklarımın çok azından pişmanım. Neyse, ‘önemli’ bir köşe yazarıymışım gibi sizlerin sütunlarından çalmayayım. Bize güvenerek yazı gönderen herkese bol minnettarlık ve sevgiyle…” satırlarıyla Radikal İki'ye veda etti. Özgür Gündem Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği'nden yargılanan gazeteciler arasında yer aldı; bu nedenle açılan davada 1 yıl 3 ay hapis ve 6 bin lira para cezasına çarptırıldı. Sinema ve dizilerde senaryo ve kurgu danışmanlığı da yapan Eryılmaz, IPS İletişim Vakfı kurucusu ve Yönetim Kurulu üyesi. Rolling Stones ve Marianne Faithfull hayranı. Asya'nın dedesi. |