Altı yaşında...
"Elif açlıktan hayatını kaybediyor."
84 yaşında...
"Emekli korgeneral Vural Avar hasta ve tutuklu, hapisanede hayatını kaybediyor."
On binlerce çoçuğun yatağa aç girdiği, okul çantasına ancak kuru bir ekmek koyabildiği Türkiye'de altı yaşındaki Elif'in açlıktan hayatını kaybetmesi...
"Ekonomiyi yönetenlere bir tokattır, onları çoktan utandırması gereken bir tokat."
Çok sayıda emekli general ve amiralin, 80'li yaşlara basmış olmalarına ve sağlık sorunlarıyla baş edememelerine karşın, onların salıverilmesine ilişkin Adli Tıp'tan hâlâ karar çıkmaması...
"Adalete bir tokattır."
O tokatlar aramızdan ayrılanları geri getirmiyor.
İster ekonomiye, ister adalete, ister sağlığa, ister eğitime, nereye atılırsa atılsın, o tokatlar gerçekte...
"Vicdanlara atılıyor."
Vicdanlara atılan tokatlar bile, işe yaramıyor, çünkü hiçbir şey değişmiyor.
Ancak, çok şeyi değiştirecek, Türkiye'nin kaderini değiştirecek bir tokat var:
"İstanbul HDP İl Eş Başkanı Ferhat Encü'ye polisin attığı tokat..."
İstanbul Kadıköy'de barışçıl bir eylem sırasında yaşanıyor bu tokat olayı.
Tokat vahim, siyasi olarak bir başka vahim olay daha var.
HDP Eş Başkanı Pervin Buldan o sırada HDP Kadıköy ilçe binasında. Polis onun dışarıya çıkmasına izin vermiyor.
Diğer Eş Başkan Mithat Sancar o sırada HDP Kadıköy ilçe binasının dışında. Polis onun da, ilçe binasına girmesine izin vermiyor.
Buldan ve Sancar Türkiye'nin üçüncü büyük partisinin Eş Başkanları ve milletvekili. Ama, birinin dışarı çıkmasına, diğerinin içeri girmesine izin verilmiyor.
"Tokat" ve devamındaki binaya giriş - çıkış yasağı konuşulurken, Anayasa Mahkemesi'nden (AYM) bir karar geliyor.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı 10 Ocak günü AYM'ye çağrılarak, HDP'nin kapatılmasıyla ilgili davada sözlü görüşünü açıklaması isteniyor.
Başsavcı oraya gitmeden önce AYM'den bir talepte bulunuyor:
"HDP'nin terör örgütüyle organik bağı dava sürecinde de devam ediyor. Hazine yardımı bulunan hesapları ivedilikle bloke edilsin."
Polisler HDP İstanbul İl Eş Başkanına tokat atarken...
HDP'yi kapatma davası AYM'de yakında görülecekken...
Cumhuriyet Başsavcısı HDP'nin aldığı Hazine yardımı hesapları bloke edilsin derken...
İktidar ortakları AKP ve MHP meydanlarda HDP'yi 'teröristlerle işbirliği yapmakla' suçlarken...
AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin dört, beş gün önce bir TV kanalında:
"Başörtüsü ile ilgili anayasa düzenlemesinde Meclis'te bulunan partilere yılbaşından sonra bir tur ziyaret daha yapacağız.
HDP'ye tekrar gideceğiz."
Kapatmaya ve Hazine yardımını bloke etmeye çalıştığın, il başkanını tokatladığın, partinin Eş Başkanlarının kendi parti binalarına girişini ve çıkışını engellediğin HDP'ye yeniden gitmek!..
Nasıl yani?..
Hiçbir kuralın, ilkenin kalmadığı zamanlar...
Türbanla ilgili yeni anayasa düzenlemesinde çok kritik üç sözcük var.
Düzenlemenin birinci maddesi şöyle diyor:
"Hiçbir kadın, dini inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetlerden dolayı, kamu ve özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan yoksun bırakılamaz."
Masum görünen bu cümledeki can alıcı üç sözcük şu:
'Tercih ettiği kıyafetlerden' dolayı...
O 'tercih ettiği kıyafet' baş örtüsünü, türbanı aşarsa..
"Kara çarşaf... Burka... Peçe ya da benzeri bir örtüye dönüşürse..."
Çeşitli kamu kurumlarında Arap ülkelerini andıran, çağ dışı giysiler görebilir miyiz?..
"- Peçeli yargıç...
- Kara çarşaflı doktor...
- Burkalı vali" gibi!..
Her anlama çekilebilecek garip, beklenmeyen sonuçlara yol açabilecek bu esnek maddeye "evet" demeye hazırlanan İYİ Parti'nin dikkat etmesi gerekiyor.
AKP'li vekiller türbanla ilgili anayasal düzenleme için HDP'yi ziyarete geldiklerinden nasıl bir tavır görecekler.
HDP Iğdır milletvekili Habip Eksik'in polis tekmesiyle ayağı kırılmışken...
Ferhat Encü'ye tokat atılmışken..
Bu şiddet vakaları ile birlikte, HDP'nin başına çorap örülmesini gündeme getirecekler mi?...
Yoksa, tokat olayı sonrasında Selahattin Demirtaş'ın sözünü mü hatırlatacaklar?..
Demirtaş ne diyor?.. Bakın:
"Ferhat Encü'ye atılan bu tokadı Kürtler kesinlikle unutmayacak.
Siz daha tokat görmemişsiniz. Sandığı bekleyin, göstereceğiz."
Yalçın Doğan kimdir? Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |