Bu tokat gibi çarpıcı "ant"ı ilk Diyarbakır'da duydum. Kendi nasılsa tahliye edilmiş, ama arkadaşları, yoldaşları kara ünlü Diyarbakır Hapishanesinde kalmış bir Kürt gözlerini gözlerime dikip, "yumuşak" G'yi "sert" G'ye dönüştürüp konuşmuştu:
- Ağabey, onları unutursam cigerim gurusun…
Ondan ödünç alıp ben kullanıyorum…
Silivri'de, Sincan'da, Kandıra'da, bir "yurdum hapishanesi"nde volta atan Osman Kavala'yı, Ahmet Altan'ı, Selahattin Demirtaş'ı, Selçuk Mızraklı'yı, Selçuk Kozağaçlı'yı, Bircan Yorulmaz'ı, Gültan Kışanak'ı, tümünün adlarını buraya sığdıramayacağım özgürlük, demokrasi ve hukuk devleti savunucularını, çoğunun adını bile bilmediğim Kürt ve Türk, kadın ve erkek haberci meslektaşlarımı bir an, bir saniye…
- Unutursam cigerim kurusun.
Onları utanç verici gerekçelerle zindana tıkan, mahkûm eden, tutukluluğu ceza infazına dönüştüren AKP – MHP iktidarının "hukuk cinayeti"nden başka bir tanımı olmayan "suçları"nı inatla suratlarına vurmayı ihmal eder, gitgide azgınlaşan hukuk cinayetlerinin kendime de uzanacağından ürküp…
- Susarsam cigerim kurusun.
Biliyorum gündem çok yüklü.
Biliyorum Boğaziçi Üniversitesinde başlarının gölgesini önlerine düşürmeyen, "aşağı bakmayı" duraksamadan reddeden kadın ve erkek öğrencilerin, akademisyenlerin direnişi sürüyor…
Biliyorum, AKP Reisi'nin iktidarını sona erdirebilecek "kilit siyasal güç" olarak gördüğü HDP'yi "kapatmadan bitirme" hesapları fezlekelerle tırmandıkça tırmanıyor.
Biliyorum, siyasal varlığını ancak AKP'ye koltuk değneği ("suç ortağı" diye de okuyabilirsiniz) olarak sürdürebileceğini iyi kavramış MHP Başbuğu'unun neredeyse her gün HDP'ye saldırıp, "Mutlaka kapatılmalıdır" fetvasını aralıksız yineleyip; AKP Reisi izin vermediği , yeşil ışık yakmadığı için Siyasi Partiler Yasası'na göre kendi başına kapatma davası için Yargıtay'a başvuramayışındaki siyasal çürümüşlük sürüp gidiyor.
Biliyorum, işsizlik kol geziyor, pahalılık almış başını gidiyor.
Biliyorum, silah sanayiinde dünyada önemsenen bir güce dönüşmek iktidar için bir "övünme vesilesi" olmuş; bu utanca sevinip ortak olmamızı, ekonomik başarı olarak görüp alkış tutmamızı istiyorlar.
Biliyorum, siyasal İslam olanca sinsiliği ile her gün yeni bir mevzi kazanacağı adımlar atıyor…
Biliyorum gündem çok yüklü…
Mesleğimiz gündemden kopmamayı, gündemi ıskalamamayı, gündemi göz ardı etmemeyi gerektiriyor.
İyi, güzel, amenna, peki…
Ama gündem hükmünü yürütürken kimi arkadaşım, kimi tanıdığım, kiminin bir hukuk cinayetinin kurbanı olduğunu bildiğim kadın ve erkekler bir zindan hücresinde, daracık avlusunda volta atıyorlar.
Gündem yüklü diye onları unutmak, zulmedenlere suçlarını, zulme karşı çıkanlara ödevlerini hatırlatmaktan geri kalmak bence bir suç olur.
O yüzden, bir daha, bir daha, bir daha…
Unutursam da, susarsam da ciğerim kurusun...
Ama bu Tırmık yukarıdaki cümleyle değil, bir soruyla bitecek:
Yazıya "Unutursak da, susarsak da ciğerimiz kurusun" diyerek nokta koysam olur mu?